Karşılıksız Gözeten, Merhamet Eden Allah’ın adıyla,
Savaşa maddi-manevi hazırlık
1) Sana savaş vergilerinden sorarlar. De ki: “Savaş vergileri Allah ve resul içindir.” O halde Allah hakkında bilinç sahibi olun ve aranızı düzeltin. Eğer müminseniz Allah’a ve resulüne itaat edin.
2) Müminler öyle kimselerdir ki Allah anıldığında kalpleri ürperir ve O’nun ayetleri kendilerine okunduğunda imanları artar. Onlar Rablerine tevekkül ederler.
3) Onlar salâti ayakta tutar ve kendilerini rızıklandırdıklarımızdan (Allah yolunda) harcarlar.
4) İşte onlar gerçek müminlerdir. Onlar için Rableri katında mertebeler, bağışlanma ve bolca rızık vardır.
5) Rabbin seni hakikat uğruna evinden çıkarmıştı ve müminlerden bir grup (bu konuda) isteksizdi.
6) Gerçek ortaya çıktıktan sonra sanki göz göre göre ölüme sürükleniyorlarmış gibi seninle tartışıyorlardı.
7) Allah, iki topluluktan birini (yenmeyi) size vadetmişti. Siz de güçsüz olanını temenni ediyordunuz. Allah ise sözleriyle hakkı yerine getirmeyi ve kâfirlerin ardının kesilmesini istiyordu.
8) Suçlular istemese de bu, hakkın gerçekleşmesi ve batılın ortadan kalkması içindi.
9) Rabbinizden yardım istediğinizde size icabet etmişti: “Ben size art arda gelen meleklerden biniyle yardım ediyorum” (demişti).
10) Allah, bunu size bir müjde ve onunla kalplerinizin yatışmasından başka bir şey için yapmadı. Allah’ın katından başkasında yardım yoktur. Muhakkak ki Allah yücedir, hikmet ve hüküm sahibidir.
11) Hani, güvende olmanız için sizi O’nun (katından) bir huzur hali bürüyordu. Sizi temizlemek, sizden şeytanın pisliğini gidermek, kalplerinizi pekiştirmek ve ayaklarınızı sağlamlaştırmak için üzerinize gökten su indiriyordu.
12) Ve Rabbin meleklere: “Ben sizinle beraberim. Artık iman edenlere sebat verin. Küfürde direnenlerin kalplerine korku salacağım. O halde vurun boyunlarının üstüne ve bütün parmaklarına!” diye vahyediyordu.
13) Bu, onların Allah’a ve resulüne başkaldırmalarındandır. Kim Allah’a ve resulüne başkaldırırsa, muhakkak ki Allah’ın azabı şiddetlidir.
14) İşte şimdi tadın onu! Kâfirlere muhakkak ki ateş azabı vardır.
Müminlerin savaştan korkarak Allah’a ihanet etmemesi
15) Ey iman edenler! (Size karşı) harekete geçen küfürde direnenlerle karşılaştığınızda onlara arkanızı dönmeyin.
16) Kim o gün, savaş taktiği veya başka bir birliğe katılma amacı dışında sırtını dönüp kaçarsa, artık Allah’tan bir gazaba uğramıştır ve yeri de cehennemdir. Ne kötü bir varış yeridir!
17) Ve onları siz öldürmediniz, Allah onları öldürdü, attığın zaman sen atmadın, fakat Allah attı. Ve müminleri kendisinden güzel bir bela ile sınar. Muhakkak ki Allah işitendir, bilendir.
18) İşte durum bu. Muhakkak ki Allah kâfirlerin planını bozar.
19) Eğer açılım istiyorsanız işte size fetih geldi ve şayet (tartışmaktan) vazgeçerseniz bu sizin için daha hayırlıdır. Dönerseniz, biz de döneriz. Topluluğunuz çok olsa bile size fayda vermez. Muhakkak ki Allah, müminlerle beraberdir.
20) Ey iman edenler! Allah’a ve resulüne itaat edin. İşittiğiniz halde ondan yüz çevirmeyin.
21) İşitmedikleri halde: “İşittik!” diyenler gibi de olmayın.
22) Muhakkak ki canlıların Allah nezdinde en kötüsü akletmeyen sağır (ve) dilsizlerdir.
23) Eğer Allah onlarda bir hayır olduğunu bilseydi elbette onlara işittirirdi. Ve eğer onlara işittirseydi, elbette onlar yüz çevirerek dönerlerdi.
24) Ey iman edenler! Size hayat verecek şeylere çağırdığı zaman Allah’a ve resulüne icabet edin. Ve bilin ki Allah, kişi ile kalbi arasına girer. Muhakkak ki O’na (götürülüp) toplanacaksınız.
25) Sizden sadece zalim olanlarınıza isabet etmekle kalmayacak bir fitne hakkında bilinçlenin. Allah’ın azabının şiddetli olduğunu bilin.
26) Yeryüzünde az ve güçsüz olduğunuz zamanları hatırlayın; insanların sizi yok etmesinden korkuyordunuz. (O), sizi barındırdı, yardımı ile destekledi ve sizi temiz şeylerden rızıklandırdı. Umulur ki şükredersiniz.
27) Ey iman edenler! Allah’a ve resulüne ihanet etmeyin. Bile bile emanetlerinize de ihanet etmeyin.
28) Bilin ki mallarınız ve evlatlarınız ancak bir fitne (unsurudur). Ve muhakkak ki Allah katında büyük bir ödül vardır.
29) Ey iman edenler! Allah hakkında bilinç sahibi olursanız size ayırt etme kabiliyeti verir. Ve sizden günahlarınızı örter ve sizi bağışlar. Allah, büyük lütuf sahibidir.
Kâfirlerin Allah tarafından helakı
30) Hani küfürde direnenler seni yakalamak veya öldürmek veya sürgün etmek için sana tuzak kuruyorlardı. Onlar tuzak kurarlarken Allah da tuzak kuruyordu. Allah tuzak kuranların en hayırlısıdır.
31) Ve ayetlerimiz onlara okunduğunda: “Duyduk; şayet biz isteseydik elbette onun benzerini söylerdik. Bu, evvelkilerin masallarından başka bir şey değildir!” demişlerdi.
32) Ve: “Allah’ım! Eğer bu (kitap) senin katından (gelen) gerçek ise, üzerimize gökten taş yağdır veya acı bir azap getir!” demişlerdi.
33) (Oysa) sen onların aralarındayken Allah onlara azap edecek değildir. Ve onlar bağışlanma dilerlerken de Allah onlara azap edici değildir.
34) Onlar Mescid-i Harem’den alıkoyarlarken ve onun koruyucuları değillerken Allah niçin onlara azap etmesin? Onun koruyucuları ancak bilinç sahipleridir, fakat onların çoğu bilmezler.
35) Onların Beyt’in yanındaki salâtleri gürültü ve umursamazlıktan başka bir şey değildir.
36) Küfürde direnenler, mallarını Allah yolundan alıkoymak için harcarlar. Bu harcamaları onlar için sonra pişmanlık olacak ve sonrasında yenilecekler. Ve kâfirler cehenneme toplanacaklardır.
37) Allah pis olanı temizden ayırmak ve pis olanların bir kısmını diğerinin üzerine yığarak hepsini topluca cehenneme koymak için böyle yapar. İşte onlar hüsrana uğrayanlardır.
38) Küfürde direnenlere eğer vazgeçerlerse geçmiş günahlarının bağışlanacağını söyle. Yüz çevirirlerse, daha öncekilerin kanunu uygulanacaktır.
39) Bozgunculuk bitinceye ve din tamamen Allah için oluncaya kadar onlarla savaşın. Eğer vazgeçerlerse, muhakkak ki Allah onların yaptıklarını görür.
40) Eğer yüz çevirirlerse, bilin ki Allah sizin dostunuzdur. (O) ne güzel dost ve ne güzel yardımcıdır.
Allah’ın müminlere yardımı
41) Ayırım gününde, iki topluluğun karşılaştığı gün, Allah’a ve kulumuza indirmiş olduğumuza iman ediyorsanız bilin ki ganimet olarak elde ettiğiniz şeylerin beşte biri Allah’a, resule, yakınlara, yetimlere, yoksullara ve yolda kalmışa aittir. Allah her şeye güç yetirendir.
42) Hani siz, vadinin yakın kenarında, onlar uzak kenarında, kervan ise sizden aşağı taraftaydı. Şayet sözleşmiş olsaydınız, zaman konusunda mutlaka anlaşmazlığa düşerdiniz. Fakat Allah, olacak olan bir işi gerçekleştirmek için böyle yaptı ki, helak olacak kimse açık bir delille helak olsun, yaşayan da açık bir delille yaşasın. Muhakkak ki Allah işitendir, bilendir.
43) Hani Allah sana onları hayalinde az gösteriyordu. Eğer onları çok gösterseydi mutlaka çözülürdünüz ve o konuda tartışmaya düşerdiniz. Fakat Allah selamete erdirdi. Muhakkak ki O, sinelerde olanı bilir.
44) Karşı karşıya geldiğinizde de onları gözlerinize az gösteriyor, sizi de onların gözlerinde azaltıyordu ki Allah, olacak olan işi gerçekleştirsin. Tüm işler Allah’a döndürülür.
45) Ey iman edenler! Bir toplulukla karşı karşıya geldiğinizde sebat edin ve Allah’ı çokça hatırlayın ki kurtulasınız.
Savaşta müminlerin sahip olması gereken psikolojik ve ruhsal yapı
46) Ve Allah ve resulüne itaat edin ve tartışmayın. Yoksa çözülürsünüz ve rüzgârınız gider. Sabredin. Allah sabredenlerle beraberdir.
47) Böbürlenmek, insanlara gösteriş yapmak ve Allah yolundan alıkoymak için yurtlarından çıkanlar gibi olmayın. Allah, onların yaptıklarını kuşatandır.
48) Şeytan onlara yaptıklarını süslemişti ve: “Bugün insanlardan size galip gelebilecek kimse yok. Muhakkak ki ben sizin yanınızdayım” demişti. Fakat iki topluluk görüş alanına girince iki topuğu üzerinde dönüp: “Ben sizden uzağım. Muhakkak ki sizin görmediğiniz şeyleri görüyorum. Muhakkak ki ben, Allah’tan korkuyorum. Allah, azabı şiddetli olandır” dedi.
49) Münafıklar ve kalplerinde hastalık bulunanlar: “Bunları dinleri yanıltmış” diyorlardı. Kim Allah’a tevekkül ederse, Allah yücedir, hikmet ve hüküm sahibidir.
Allah’ın, kâfirlerin karşısında olması
50) Meleklerin, küfürde direnenlerin yüzlerine ve arkalarına vurarak ve onlara: “Tadın yakıcı azabı!” (diyerek) vefat ettirdiğini bir görseydin!
51) Bu, ellerinizle yaptıklarınız sebebiyledir. Ve muhakkak ki Allah, kullarına zulmedici değildir.
52) Tıpkı Firavun’un yandaşlarının ve ondan öncekilerin durumu gibi... Onlar Allah’ın delillerini tanımazdan gelmişlerdi de Allah bunun üzerine günahlarından dolayı onları yakalamıştı. Allah güçlüdür ve azabı şiddetli olandır.
53) Bunun sebebi, bir toplumun kendinde olanı değiştirinceye kadar Allah’ın onlara nimet olarak verdiğini değiştirmeyeceğidir. Allah işitendir, bilendir.
54) Tıpkı Firavun’un yandaşları ve ondan öncekilerin durumu gibi... Rablerinin ayetlerini yalanladıklarında biz de günahlarından dolayı onları helak etmiştik ve Firavun’un yandaşlarını boğmuştuk. Onların hepsi zalimdiler.
55) Allah nezdinde canlıların en kötüsü küfürde direnenlerdir. Artık onlar iman etmezler.
56) Bunlar, içlerinden kendileriyle anlaşma yaptığın kimselerdir ki sonra her defasında antlaşmalarını bozarlar. Onlar bilinçlenmezler.
Savaş hazırlığı
57) Savaşta onları yakalarsan arkalarından gelenlere (örnek olsun diye) onları darmadağın et. Umulur ki öğüt alırlar.
58) Bir topluluğun ihanetinden korktuğun takdirde aynı şekilde onlara davran. Muhakkak ki Allah hainleri sevmez.
59) Küfürde direnenler öne geçtiklerini sanmasınlar. Onlar kaçamazlar.
60) Onlara karşı gücünüzden ne kadar yeterse kuvvet ve bağlanan atlardan hazırlayın. Böylece o(nlarla) Allah’ın düşmanlarını, sizin düşmanlarınızı ve onlardan başka sizin bilmeyip Allah’ın bildiklerini korkutursunuz. Allah yolunda ne harcarsanız size geri verilir ve haksızlığa uğratılmazsınız.
Barışa yanaşanlar
61) Eğer barışa yanaşırlarsa, sen de ona yanaş ve Allah’a tevekkül et. Muhakkak ki O, işitendir, bilendir.
62) Eğer seni kandırmak isterlerse Allah sana yeter. Yardımı ile seni ve müminleri destekleyen O’dur.
63) Ve onların kalplerinin arasını birleştirdi. Eğer yeryüzündeki şeylerin hepsini harcasaydın onların kalplerinin arasını birleştiremezdin. Fakat Allah onların arasını birleştirdi. Muhakkak ki O, yücedir, hikmet ve hüküm sahibidir.
64) Ey nebi! Sana ve müminlerden sana uyanlara Allah yeter.
Barışın mümkün olmadığı ve savaşın kaçınılmaz olduğu durumlarda...
65) Ey nebi! Müminleri savaşa teşvik et. Eğer sizden sabırlı yirmi kişi olursa, iki yüz kişiye galip gelir. Şayet sizden yüz kişi olursa, idrak edemeyen bir topluluk olduklarından dolayı küfürde direnenlerden bin kişiye galip gelir.
66) An itibariyle Allah sizde zayıflık olduğunu bildi ve sizden (yükü) hafifletti. O halde sizden sabırlı yüz kişi olursa, iki yüz kişiye galip gelir ve şayet sizden bin kişi olursa, Allah’ın izniyle iki bin kişiye galip gelir. Allah, sabredenlerle beraberdir.
Savaş esirleri ve ganimetleri hakkında...
67) Hiçbir nebiye yeryüzünde baskın olmadıkça esir almak (uygun) olmaz. Siz dünya malını istiyorsunuz. Ve Allah Ahiret’i istiyor. Allah yücedir, hikmet ve hüküm sahibidir.
68) Eğer Allah tarafından (hakkınızda) önceden bir yazı olmasaydı, aldıklarınızdan ötürü size büyük bir azap dokunurdu.
69) Artık ganimetleri helâl ve temiz olarak yiyin. Allah hakkında bilinç sahibi olun. Muhakkak ki Allah bağışlayandır, Merhamet Eden’dir.
70) Ey nebi! Elinizdeki esirlere: “Eğer Allah kalbinizde hayır olduğunu bilirse, size, sizden alınandan daha hayırlısını verir ve sizi bağışlar. Allah bağışlayandır, Merhamet Eden’dir” de.
71) Şayet sana hainlik etmek isterlerse (bil ki) daha önce Allah’a da ihanet etmişlerdi (de) o zaman (Allah), sana, onlara karşı imkân vermişti. Allah bilendir, hikmet ve hüküm sahibidir.
Savaş sonrası yapılan antlaşmalara riayet, müminlerin dayanışması ve hicret hakkında
72) İman edenler, hicret edenler, mallarıyla ve benlikleriyle Allah yolunda mücadele edenler, barındıranlar ve yardım edenler, işte bunlar birbirinin dostudur. İman edip hicret etmeyenler için ise onlar hicret edinceye kadar üzerinizde onlarla olan dostluğunuzun (gerektirdiği) bir şey yoktur. Ve eğer onlar sizden din konusunda yardım isterlerse, sizinle aralarında antlaşma bulunan bir topluluğun aleyhine olmaksızın, kendilerine yardım etmek sizin üzerinizedir.
73) Küfürde direnenler de birbirlerinin dostudur. Eğer siz böyle yapmazsanız yeryüzünde kargaşa ve büyük bir bozgunculuk olur.
74) İman edenler, hicret edenler, Allah yolunda mücadele edenler, barındıranlar ve yardım edenler, işte onlar gerçek müminlerdir. Onlar için bağışlanma ve bol rızık vardır.
75) Sonradan iman eden ve sizinle birlikte mücadele edenlere gelince; işte onlar sizdendir. Kan akrabaları (ise) Allah’ın Kitabı’na göre birbirlerine önceliklidir. Allah her şeyi bilendir.
Savaş sonrası yapılan bir antlaşmayı bozan müşriklere uyarı
1) Bu, Allah ve resulünden, müşriklerden antlaşma yaptıklarınıza bir uyarıdır.
2) Artık yeryüzünde dört ay (daha) dolaşın ve bilin ki siz Allah’tan kaçacak değilsiniz. Allah kâfirleri rezil eder.
3) Büyük Konferans Günü’nde Allah ve resulünden bütün insanlara bir bildiri: Allah ve resulü, müşriklerden uzaktır. Artık pişman olursanız, o pişmanlık sizin için daha hayırlıdır. Eğer yüz çevirirseniz, bilin ki Allah’tan kaçacak değilsiniz. Küfürde direnenleri acıklı bir azap ile müjdele.
4) (Ancak) müşriklerden kendileriyle antlaşma yapmış olduğunuz, sonrasında size karşı bir şeyi eksiltmemiş ve size karşı kimseye yardım etmemiş olanlar müstesna. Onların antlaşmalarını, süreleri bitinceye kadar tamamlayın. Muhakkak ki Allah, bilinç sahiplerini sever.
5) Harem aylar çıkınca müşriklere nerede rastlarsanız onları zapt edin: onları tutuklayın, kuşatın ve onları bütün gözetleme yerlerinde bekleyip gözetleyin. Bundan sonra pişman olurlar ve salâti ayakta tutup zekâtı verirlerse artık yollarını serbest bırakın. Muhakkak ki Allah bağışlayandır, Merhamet Eden’dir.
6) Eğer müşriklerden birisi senden sığınma isterse ona karşılığını ver, olur ki Allah’ın kelamını işitir. Sonra da onu güvenli olacağı yere ulaştır. Bu, onların bilmeyen bir topluluk olmaları sebebiyledir.
7) Mescid-i Harem’in yanında kendileriyle antlaşma yaptıklarınızın dışında, müşriklerin Allah ve resulü nezdinde nasıl (hakkanî) bir antlaşması olabilir? Onlar sizin için (antlaşmayı) ayakta tutarlarsa siz de onlar için (antlaşmayı) ayakta tutun. Muhakkak ki Allah, bilinç sahiplerini sever.
Müşriklerin bozguncu olmaları
8) Nasıl (anlaşma olabilir ki)? Eğer onlar size üstün gelselerdi hakkınızda ne aile bağlarını ve ne de korunma (hakkını) gözetirlerdi. Ağızlarıyla sizi razı ederler, kalpleri ise direnir. Onların çoğu fasıktır.
9) Allah’ın ayetlerini az bir kazanç karşılığında sattılar ve O’nun yolundan alıkoydular. Yapmakta oldukları şey ne kötüdür!
10) Bir mümin hakkında ne aile bağlarını ve ne de korunma (hakkını) gözetirler. İşte onlar haddi aşanlardır.
11) Eğer onlar pişman olur, salâti ayakta tutar ve zekâtı verirlerse, artık onlar dinde sizin kardeşlerinizdir. Bilen bir topluluğa ayetlerimizi açıklıyoruz.
Antlaşmayı bozan müşriklerle yeniden savaşılması
12) Eğer sözleştikten sonra sözleşmelerini bozarlar ve dininizle alay ederlerse, önderlerini zapt edin, çünkü onların antlaşmaları yoktur. Umulur ki vazgeçerler.
13) Yeminlerini bozan, resulü (yurdundan) çıkarmaya yeltenen, size karşı ilk harekete geçenler ile savaşmayacak mısınız? Onlardan çekiniyor musunuz? Eğer müminseniz, kendisinden çekinilmeye layık olan Allah’tır.
14) Onlarla savaşın ki Allah sizin ellerinizle onlara azap etsin, onları rezil etsin, size onlara karşı yardım etsin ve müminler topluluğunun göğsünü şifaya kavuştursun
15) ve kalplerindeki öfkeyi gidersin. Allah, dileyenin pişmanlığını kabul eder. Allah bilendir, hikmet ve hüküm sahibidir.
16) Yoksa siz, Allah’ın, sizden mücadele edenleri ve Allah’tan, resulünden ve müminlerden başkalarını dost edinmeyenleri bilmeden bırakılacağınızı mı hesap ettiniz? Allah, yaptıklarınızdan haberdardır.
Müşriklerin hürmet mabetlerini ziyaret edememesi
17) Müşrikler, kendi kâfirliklerine bizzat şahit olup dururken Allah’ın mescidlerini (gerek) imar etmeleri (gerekse) ziyaret etmeleri (söz konusu) olamaz. Onların amelleri heba olmuştur ve bu yüzden ateşin içinde kalıcıdırlar.
18) Allah’ın saygı mabetlerini Allah’a ve Ahiret Günü’ne iman eden, salâti ayakta tutan, zekâtı veren ve Allah’tan başkasından çekinmeyenler imar eder. İşte bunların hidayete erenlerden olması umulur.
19) Siz Mescid-i Harem’e haccı ve ziyareti sulandıranlarla, Allah’a ve Ahiret Günü’ne inanan ve Allah yolunda mücadele eden kişiyi (bir mi) tutuyorsunuz? (Onlar) Allah nezdinde aynı seviyede olamaz. Allah zalim toplumu hidayete erdirmez.
20) İman edenler, hicret edenler ve Allah yolunda malları ve benlikleri ile mücadele edenlerin dereceleri Allah nezdinde pek büyüktür. İşte onlar kurtuluşa erenlerdir.
21) Rableri onları, kendi katından bir rahmet, bir rıza ve kendilerine içinde tükenmez nimetlerin bulunduğu cennetlerle müjdelemektedir.
22) Onlar orada kalıcıdırlar. Muhakkak ki Allah katında büyük bir ödül vardır.
İnsanı Allah yolunda mücadeleden alıkoyabilecek şeyler
23) Ey iman edenler! Eğer ana-babalarınız ve kardeşleriniz küfrü imana karşı severlerse onları veli edinmeyin. Ve kim onları veli edinirse, işte onlar zalimlerdir.
24) De ki: “Eğer ana-babalarınız, evlatlarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, aşiretiniz, biriktirdiğiniz mallar, bozulacağından çekindiğiniz bir alış-veriş, hoşlandığınız meskenler Allah ve resulünden ve O’nun yolunda mücadele etmekten size daha sevimli ise artık Allah emrini getirinceye kadar bekleyin. Allah, fasıklar topluluğunu hidayete erdirmez.
25) Andolsun ki Allah size birçok beldede ve Huneyn Günü’nde yardım etti. Fakat çokluğunuz sizi böbürlendirdiği halde sizden bir şey gideremedi. Yeryüzü genişliğine rağmen size dar geldi. Sonrasında gerisin geri döndünüz.
26) Sonra Allah, resulünün ve müminlerin üzerine bir huzur indirdi. Ve sizin kendisini görmediğiniz ordular indirdi ve küfürde direnenlere azap etti. İşte bu, kâfirlerin cezasıdır.
27) Nitekim Allah bunun ardından dileyen kişinin pişmanlığını kabul eder. Allah bağışlayandır, Merhamet Eden’dir.
28) Ey iman edenler! Müşrikler sadece bir pisliktir. Bu yıldan sonra Mescid-i Harem’e yaklaşmasınlar. Eğer yoksulluktan korkarsanız, Allah isterse sizi lütfundan zengin edecektir. Muhakkak ki Allah bilendir, hikmet ve hüküm sahibidir.
Segar, “cizye” denilen alışılagelmiş vergiyi yürürlükten kaldırmaktadır
29) Kitap verilenlerden Allah’a ve Ahiret Günü’ne iman etmeyenler, Allah ve resulünün haram kıldığı şeyleri haram saymayanlar ve Hak Din’i din edinmeyenlerle küçülerek kendi elleriyle cezalarını verene kadar savaşın.
Ehli Kitap içinde Allah’tan başka ilahlar uyduranlar ve insanları sömürenler
30) Yahudiler “Üzeyir Allah’ın oğludur” dediler ve Hristiyanlar: “Mesih Allah’ın oğludur” dediler. Onların ağızlarıyla söylediği bu sözler, daha önce küfürde direnenler (arasın)dan Allah’ın kendileri için öldüğünü söyleyenlerin sözlerine benziyor. Nasıl da uyduruyorlar!
31) Hahamlarını ve ruhbanlarını, Allah’ın dışında rabler edindiler ve Meryemoğlu İsa Mesih’i de... (Hâlbuki) tek bir ilaha kul olmalarından başka bir şeyle emrolunmadılar. O’ndan başka ilah yoktur. O, onların ortak koşmalarından münezzehtir.
32) Allah’ın nurunu ağızlarıyla söndürmek istiyorlar. (Hâlbuki) kâfirler hoşlanmasa da, Allah, nurunu tamamlamaktan başkasını istemez.
33) Müşrikler hoşlanmasa da, resulünü, Hak Din’i bütün dinlere üstün kılmak amacıyla hidayetle gönderen O’dur.
34) Ey iman edenler! Hahamlardan ve ruhbanlardan çoğu, insanların mallarını hile ile yiyorlar ve Allah yolundan alıkoyuyorlar. Altın ve gümüşü hazineleştiren ve Allah yolunda harcamayanlar... Artık onları acıklı bir azapla müjdele.
35) O gün (bunlar) cehennem ateşinde kızdırılacak da onların alınları, yanları ve sırtları bunlarla dağlanacak. İşte bu, kendileriniz için hazineleştirdiğiniz şeylerdir. Artık hazineleştirdiğiniz şeyleri tadın!
Harem aylarda müminlerin kendilerine savaş açan müşriklerle savaşması
36) Muhakkak ki Allah’ın gökleri ve yeri yarattığı gündeki kitabında ayların sayısı on ikidir. Bunun dördü Allah nezdinde haramdır. İşte geçerli din budur. Artık o (aylarda) nefislerinize zulmetmeyin. (Fakat) sizinle topluca savaştıkları gibi müşriklerle topluca savaşın. Muhakkak ki Allah bilinç sahipleriyle beraberdir.
37) (Harem ayları) ertelemek, küfürde ileri gitmektir. Küfürde direnenler onunla saptırılırlar. Adedin uyması için bir yıl haram sayıp bir yıl helâl saymak kaydıyla Allah’ın haram kıldığını helâlleştirirler. Kötü amelleri onlara süslendi. Allah kâfirler topluluğunu hidayete erdirmez.
38) Ey iman edenler! Ne oldu ki size “Allah yolunda ilerleyin!” denildiğinde yere çakılıp kaldınız? Yoksa dünya hayatını Ahiret’e mi tercih ettiniz? (Hâlbuki) Ahiret’e göre dünya hayatının geçimi pek azdır.
39) Harekete geçmezseniz sizi acıklı bir azapla cezalandıracak ve yerinize başka bir toplum geçirecek. Siz O’na zarar veremezsiniz. Allah her şeye güç yetirendir.
40) Siz ona yardım etmezseniz Allah ona yardım etmiştir. Hani küfürde direnenler onu iki kişiden ikincisi olarak çıkarmıştı. Mağarada arkadaşına: “Üzülme, muhakkak ki Allah bizimledir” demişti. Bunun üzerine Allah ona bir huzur indirmiş ve onu görmediğiniz bir ordu ile desteklemişti. Küfürde direnenlerin sözünü de alçaltmıştı. Allah’ın sözü üstündür. Allah yücedir, hikmet ve hüküm sahibidir.
41) (Gerek) hafif (gerek) ağır olarak harekete geçin. Mallarınız ve benliklerinizle Allah yolunda cihad edin. Eğer bilirseniz, bu sizin için daha hayırlıdır.
İhtiyaç üzere çağrıldıklarında savaşa katılmayan münafıklar
42) Eğer yakın bir dünya menfaati ve kolay bir yolculuk olsaydı elbette sana tabi olurlardı, fakat meşakkat onlara fazla geldi. “Eğer gücümüz yetseydi muhakkak sizinle beraber çıkardık” diye yemin edecekler. Kendilerini helak ediyorlar. Allah onların gerçekten yalancılar olduğunu biliyor.
43) Allah seni affetsin! Doğru sözlüler sana belirinceye ve yalancıları bilinceye kadar niçin onlara izin verdin?
44) Allah’a ve Ahiret Günü’ne iman edenler malları ve benlikleriyle cihad etme (hususunda) senden izin istemezler. Allah bilinç sahiplerini bilir.
45) Senden ancak Allah’a ve Ahiret Günü’ne iman etmeyen ve kalpleri şüpheye düşüp o şüphelerinin içinde bocalayanlar izin isterler.
46) Eğer (savaşa) çıkmak isteselerdi onun için bir hazırlık yaparlardı. Fakat Allah onların davranışlarını beğenmedi ve onları geri bıraktı. Onlara: “Oturanlarla beraber oturun” denildi.
47) Eğer onlar sizinle birlikte çıksalardı, size ancak zararı arttırırlar ve aranıza sokulup sizi fitneye düşürmeye uğraşırlardı. Aranızda onlar için dinleyenler vardır. Allah zalimleri bilir.
48) Andolsun ki (bunlar) daha önce de kargaşa çıkarma peşine düşmüşler ve sana karşı işler çevirmişlerdi. Sonunda onlar istemese de hak geldi ve Allah’ın emri ortaya çıktı.
49) Onlardan “Bana izin ver ve beni kargaşaya (düşürme)” diyen de vardır. İyi bilin ki onlar zaten kargaşaya düşmüşlerdir. Muhakkak ki cehennem, kâfirleri kuşatıcıdır.
50) Sana bir iyilik isabet etse, (bu), onları üzer. Eğer sana bir musibet isabet etse: “Biz önceden işimizi almıştık” derler ve sevinerek dönüp (giderler).
51) De ki: “Allah’ın bizim için yazdığından başkası bize isabet etmez. O, bizim mevlamızdır.” Müminler Allah’a tevekkül etsinler.
52) De ki: “Bizim için iki güzelliğin birinden başkasını mı bekliyorsunuz? Biz (de) Allah’ın, kendi katından veya bizim elimizle size bir azap dokundurmasını bekliyoruz. Haydi bekleyedurun. Muhakkak ki biz de sizinle beraber bekleyenleriz.”
53) De ki: “İster gönüllü ister gönülsüz infak edin, sizden kesinlikle kabul olunmayacaktır. Muhakkak ki siz fasık bir topluluksunuz.”
54) İnfaklarının kabul edilmemesinin sebebi Allah ve resulünü tanımazdan gelmeleri, salâte üşenerek katılmaları ve gönülsüzce infak etmelerinden başka bir şey değildir.
55) Onların malları ve evlatları seni etkilemesin. Allah bununla ancak dünya hayatında onlara azap etmeyi ve canlarının kâfir olarak çıkmasını istiyor.
56) Sizden olduklarına dair Allah’a yemin ederler. (Hâlbuki) onlar sizden değillerdir. Onlar bölücü bir topluluktur.
57) Eğer onlar bir sığınak, mağaralar veya girilebilecek bir yer bulsalardı mutlaka oraya koşarlardı.
58) Onlardan, seni sadakalar konusunda eleştirenler vardır. Kendilerine ondan verilse hoşnut olurlar, verilmese öfkelenirler.
59) Eğer onlar Allah ve resulünün kendilerine verdiğinden hoşnut olsalardı: “Bize Allah yeter. Allah bize lütfundan verecek, resulü de. Biz yalnız Allah’a rağbet edenleriz” derlerdi.
60) Sadakalar Allah’tan bir farz olarak ancak fakirlere, yoksullara, bu konu üzerinde çalışanlara, kalpleri birleştirilecek olanlara, boyundurukta olanlara, borçlulara, Allah yolunda olanlara ve yolda kalmışlara aittir. Allah bilendir, hikmet ve hüküm sahibidir.
61) Nebiye eziyet edenlerden: “O bir kulaktır ” diyen kimseler vardır. De ki: “O, sizin için bir hayır kulağıdır; Allah’a iman eder, müminlere güvenir. Sizden iman edenleriniz için bir rahmettir.” Allah’ın resulüne eza edenlere acıklı bir azap vardır.
62) Sizi hoşnut etmek için Allah’a yemin ederler. Eğer mümin iseler, Allah ve resulünü razı etmeleri daha doğrudur.
63) Bilmiyorlar mı, kim Allah ve resulüne karşı haddi aşarsa onun için muhakkak ki içinde kalıcı olacağı cehennem ateşi vardır. Bu, büyük bir rezilliktir.
64) Münafıklar, kalplerinde olanları kendilerine haber verecek bir surenin indirilmesinden çekiniyorlar. De ki: “Alay ededurun! Allah çekindiğinizi açığa çıkaracak.”
65) Eğer onlara (alaylarının nedenini) sorarsan mutlaka: “Biz dalmıştık ve eğleniyorduk” diyecekler. De ki: “Siz Allah’la, ayetleriyle ve resulüyle mi alay eder oldunuz?”
66) Özür dilemeyin! Siz, iman ettikten sonra kâfir oldunuz. Eğer içinizden bir grubu affetsek bile günahkâr olduklarından ötürü diğer gruba azap edeceğiz.
67) Münafık erkekler ve münafık kadınlar birbirlerindendir. Sınır tanımazlığı emrederler, sağduyuyu yasaklarlar ve ellerini sıkarlar. Onlar Allah’ı unuttular; (O da) onları unuttu. Muhakkak ki münafıklar fasıktırlar.
68) Allah, erkek münafıklara, kadın münafıklara ve kâfirlere içinde kalıcı olacakları cehennemi vadetti. O, onlara yeter. Allah onları lanetlemiştir. Onlar için tükenmez bir azap vardır.
69) Sizden öncekiler gibisiniz! (Onlar) sizden kuvvet bakımından daha şiddetli, mal ve evlat bakımından daha fazlaydılar. Sizden öncekilerin, paylarına düşenden faydalandığı gibi siz de payınıza düşenden öylece faydalandınız. (Kendilerini) kaptıranlar gibi siz de (kendinizi) kaptırdınız. Onların amelleri dünyada ve Ahiret’te boşa gitmiştir. Onlar hüsrana uğrayanlardır.
70) Onlara, kendilerinden öncekilerin, Nuh, Ad, Semud kavim(ler)inin, İbrahim kavminin, Medyen halkının ve alt-üst olmuşların haberi gelmedi mi? Onlara resulleri deliller getirmişti. O halde Allah onlara zulmetmedi. Fakat onlar kendilerine zulmettiler.
Müminlerin diğer müminlere ve antlaşmalarını bozan münafık ve kâfirlere karşı tavırları
71) Mümin erkekler ve mümin kadınlar birbirlerinin dostlarıdır. Sağduyuyu emreder ve sınır tanımazlığı yasaklarlar. Salâti ayakta tutarlar ve zekâtı verirler. Allah ve resulüne itaat ederler. İşte onlara Allah merhamet edecektir. Allah yücedir, hikmet ve hüküm sahibidir.
72) Allah, mümin erkeklere ve mümin kadınlara içinde kalıcı olacakları, altlarından ırmaklar akan cennetler ve Adn cennetlerinde tertemiz meskenler ve bunların en büyüğü; Allah’tan bir rıza vadetti. Büyük kurtuluş işte budur!
73) Ey nebi! Kâfirler ve münafıklarla cihad et ve onlara karşı çetin ol. Onların yeri cehennemdir. Ne kötü bir varış yeridir!
74) Söylemediklerine dair Allah’a yemin ediyorlar. Fakat andolsun ki küfür sözünü söylediler. Teslim olduktan sonra kâfir oldular. Erişemeyecekleri bir şeye yeltendiler. Allah ve resulü, lütfundan onları zenginleştirdi diye intikam almaya kalkıştılar. Pişman olurlarsa onlar için hayırlı olur. Şayet yüz çevirirlerse Allah onları dünyada ve Ahiret’te acıklı bir azapla azaplandırır. Onların yeryüzünde bir dostu ve yardımcısı yoktur.
75) Ve içlerinden (bazıları): “Allah bize lütfundan verirse, mutlaka sadaka veririz ve elbette salihlerden oluruz” diye Allah’a söz verdiler.
76) Fakat (Allah) onlara kendi lütfundan verince onunla cimrilik edip döndüler. Onlar yüz çevirenlerdir.
77) O da, Allah’a verdikleri söze muhalefet ettikleri ve yalan söyledikleri için kendisiyle karşılaşacakları güne kadar kalplerine ikiyüzlülüğü yerleşik kıldı.
78) Bilmezler mi ki Allah onların sırlarını ve gizli toplantılarını bilir? Muhakkak ki Allah, bilinemeyenleri bilendir.
79) Sadakalar konusunda müminlerden gönüllüleri ve gayretlerinden başkasını bulamayanları çekiştirip onlarla alay edenler var ya; (gerçekte) Allah onları alay konusu etmiştir ve onlar için acıklı bir azap vardır.
80) Onlar için bağışlanma dile veya bağışlanma dileme. Onlar için yetmiş kez bağışlanma dilesen de artık Allah onları bağışlamayacaktır. Bu, onların Allah ve resulünü tanımazdan gelmelerinden ötürüdür. Allah, fasıklar topluluğunu hidayete erdirmez.
81) Geride kalanlar Allah’ın resulüne karşı gelerek oldukları yerde kalmakla sevindiler. Mallarıyla ve benlikleriyle Allah yolunda cihad etmeyi hoş görmediler ve: “Bu sıcakta harekete geçmeyin!” dediler. De ki: “Cehennem ateşi daha şiddetlidir!” Bir idrak edebilselerdi!
82) O halde kazandıklarına karşılık az gülsünler, çok ağlasınlar.
83) Eğer Allah seni onlardan bir grup ile karşılaştırır da (savaşa) çıkmak için senden izin isterlerse de ki: “Benimle asla çıkamayacaksınız ve benimle beraber düşmanla savaşamayacaksınız. Baştan oturmaya razı olan sizdiniz, o halde geride kalanlarla birlikte oturadurun!”
84) Onlardan ölen birisi için dayanışmada bulunma ve kabrinin başında durma. Çünkü onlar Allah’ı ve resulünü tanımazdan gelmiş ve fasık olarak ölmüşlerdir.
85) Onların malları ve evlatları seni etkilemesin. Muhakkak ki Allah, dünyada onlara bununla azap etmeyi ve canlarının da kâfir olarak çıkmasını istiyor.
86) “Allah’a iman edin ve resulü ile birlikte cihad edin” diye bir sure indirilse, onlardan varlıklı olanlar senden izin ister ve: “Bizi bırak da oturanlarla birlikte kalalım” derler.
87) Geride kalanlarla beraber olmaya razı oldular. Kalpleri üzerine mühür vurulmuştur, artık idrak etmezler.
Savaşa katılamama özürleri kabul edilenler ve edilmeyenler
88) Fakat resul ve onunla birlikte iman edenler malları ve benlikleriyle cihad ettiler. İyilikler onlaradır ve onlar kurtuluşa erenlerdir.
89) Allah onlara içinde kalıcı olacakları altlarından ırmaklar akan cennetler hazırlamıştır. Büyük kurtuluş işte budur.
90) Araplardan özür beyan edenler kendilerine izin verilsin diye geldiler, fakat Allah ve resulüne yalan söyleyenler oturmakla yetindiler. Onlardan küfürde direnenlere acıklı bir azap isabet edecek.
91) Allah ve resulüne karşı samimi oldukları sürece zayıflara, hastalara, infak edecek bir şey bulamayanlara güçlük yoktur. İyilik edenlere karşı da bir yol yoktur. Allah bağışlayandır, Merhamet Eden’dir.
92) Bir binek için sana geldiklerinde kendilerine: “Sizi üzerine bindirecek bir şey bulamıyorum” demene karşılık infak edecek bir şeyleri olmadığından ötürü üzüntüden gözlerinden yaşlar akarak dönenlere de (sorumluluk) yoktur.
93) Kendilerine karşı bir yol tutulacak kimseler, zengin oldukları halde senden izin isteyenler ve geride kalanlarla olmaya razı olanlardır. Allah kalplerinin üzerini mühürledi. Artık onlar bilmezler.
94) Yanlarına döndüğünüzde sizden özür dileyecekler. De ki: “Özür dilemeyin. Size kesinlikle inanmayacağız. Allah, sizin haberlerinizi bize bildirdi. Allah ve resulü yaptığınızı görecektir. Sonra gaybı da, tanık olunanı da bilene döndürüleceksiniz. (O), ne yaptığınızı size bildirecektir.
95) Yanlarına vardığınızda kendilerine ilişmemeniz için Allah’a yemin edeceklerdir. Artık onlara ilişmeyin. Onlar pisliktir. Kazandıklarının karşılığı olarak varacakları yer cehennemdir.
96) Kendilerinden hoşnut olmanız için yemin edeceklerdir. Siz onlardan hoşnut olsanız da Allah fasıklar topluluğundan hoşnut olmaz.
97) Araplar, kâfirlikte ve münafıklıkta en şiddetlidirler. Allah’ın resulüne indirdiğinin sınırlarını bilmemeye de daha yatkındırlar. Allah bilendir, hikmet ve hüküm sahibidir.
98) Araplardan öyleleri de vardır ki infak ettiğini ziyan sayar ve aksiliklerin size (vurmasını) gözetlerler. (Asıl) kötü aksilikler onlaradır! Allah işitendir, bilendir.
99) Araplardan öyleleri vardır ki Allah’a ve Ahiret Günü’ne iman eder, infak etmeyi Allah’ın huzuruna yakın olmanın ve resule destek olmanın vesilesi sayar(lar). Gerçekten bu onlar için yakınlaşma vesilesidir. Allah onları merhametine dahil edecektir. Allah bağışlayandır, Merhamet Eden’dir.
100) Göç edenler ve yardımcıların öncülerinden ve onlara iyilikle uyanlardan Allah hoşnut olmuştur, onlar da Allah’tan hoşnut olmuşlardır. Onlara, içinde kalıcı olacakları altlarından ırmaklar akan cennetler hazırlamıştır. Büyük kurtuluş işte budur.
101) Gerek çevrenizdeki gerek şehirli Araplardan münafık olanlar, münafıklığa alışmışlardır. Onları sen bilmezsin, biz biliriz. Onlara iki kere azap edeceğiz. Sonra büyük bir azaba geri gönderilecekler.
Suçunu itiraf edenlerin affı
102) İyiyi sonraki kötü işle karıştıranlardan bir kısmı da günahlarını itiraf ettiler. Umulur ki Allah onların pişmanlıklarını kabul eder. Allah bağışlayandır, Merhamet Eden’dir.
103) Mallarından sadaka al, ta ki onunla onları temizle, arındır. Onlara destek ol. Senin desteğin onlar için huzur niteliğindedir. Allah işitendir, bilendir.
104) Bilmiyorlar mı ki kullarının pişmanlıklarını kabul eden ve sadakalarını alan Allah’tır. Muhakkak ki Allah pişmanlıkları kabul edendir, Merhamet Eden’dir.
105) De ki: “Çalışın! Allah, resulü ve müminler çalışmalarınızı görecektir. Gaybı ve tanık olunanı bilene döndürüleceksiniz. O size yapageldiklerinizi haber verecek.”
106) Bir kısmı da Allah’ın emrine kalmıştır: İsterse onlara azap eder, isterse pişmanlıklarını kabul eder. Allah bilendir, hikmet ve hüküm sahibidir.
Af dilemeyip müminler topluluğundan çıkanların oluşturduğu yeni oluşum
107) Zarar vermek, küfrü (yaymak), müminler arasını bölmek, Allah ve resulüne karşı savaşmış kişileri ağırlamak için kendilerine bir mescid edinenler; “Biz en güzeli dışında bir şey istemiyoruz!” diye yemin edeceklerdir. Allah onların kesinlikle yalancı olduklarına şahitlik etmektedir.
108) Orada asla durma. Sana hak olan mescid, daha ilk günden bilinç üzere kurulmuş olanıdır. Orada arınmak isteyen erler vardır. Allah arınanları sever.
109) Binasını Allah hakkında bilinç ve rıza üzerine kuran mı hayırlıdır yoksa binasını kaymakta olan uçurumun kenarına kurup onunla birlikte cehennem ateşine yuvarlanan mı? Allah, zalimler topluluğunu hidayete erdirmez.
110) Kalpleri parçalanmadıkça inşa ettikleri bina, kalplerinde bir şüphe olmaktan öte gidemez. Allah bilendir, hikmet ve hüküm sahibidir.
Allah için mücadele edenlere cennet, etmeyenlere cehennem garantisi
111) Muhakkak ki Allah müminlerden benliklerini ve mallarını cennet karşılığında satın almıştır. Allah yolunda savaşırlar, öldürürler ve ölürler. Bu, Tevrat’ta, İncil’de ve Kur’an’da üstlendiği gerçek sözdür. Allah’tan başka kim sözünde daha iyi durabilir? O halde O'nunla yapmış olduğunuz bu alışverişinizden ötürü sevinin. Büyük kurtuluş işte budur.
112) Pişman olanlar, kul olanlar, hamd edenler, (Allah yolunda) seyahat edenler, (Allah’ın emirlerine) boyun eğenler ve hürmet edenler, sağduyuyu emredenler, sınır tanımazlıktan men edenler ve Allah’ın (koyduğu) sınırları koruyanlar; işte (böyle) müminleri müjdele.
113) Nebinin ve iman edenlerin, cehennem ahalisi oldukları kesinleştikten sonra akrabaları bile olsalar müşrikler için bağışlanma dilemeleri söz konusu olamaz.
114) İbrahim’in babası için bağışlanma dilemesi, ancak ona ettiği vaadi gerçekleştirmek içindi. Kendisine onun Allah düşmanı olduğu belli olunca ondan uzak durdu. İbrahim çok yumuşak huyluydu.
115) Allah bir topluluğa hidayet ettikten sonra bilinçlenecekleri şeyleri onlara açıklayıncaya kadar onları sapmışlığa sürmez. Allah her şeyi bilendir.
116) Göklerin ve yerin hakimiyeti Allah’ındır. Diriltir ve öldürür. Sizin için Allah’ın dışında bir dost ve yardımcı yoktur.
117) Andolsun ki Allah, nebinin, göç edenlerin ve yardım edenlerin pişmanlığını kabul etti. Onlardan bir kısmının kalbi kaymak üzereyken ona zorluk zamanında uydular. Sonra onların pişmanlıklarını kabul etti. Allah kolaylık sağlayandır, Merhamet Eden’dir.
118) Geri bırakılan üç kişinin de... Yeryüzü tüm genişliğine rağmen onlara dar gelmişti. Allah’tan başka iltica edilecek bir yer olmadığını anlamışlardı. Sonra Allah onların pişmanlıklarını kabul etti. Allah pişmanlıkları kabul edendir, Merhamet Eden’dir.
119) Ey iman edenler! Allah hakkında bilinç sahibi olun ve doğrularla beraber olun.
120) Gerek şehirli gerek çevrenizdeki Araplar, resullerine ters düşmemeliler. Kendi benliklerini onunkine tercih etmemeliler. Zira Allah yolunda uğrayacakları hiçbir susuzluk, yorgunluk ve açlık, kâfirleri öfkelendirecek bir adım ve düşmana karşı kazandıkları bir başarı yoktur ki kendileri için bir amel olarak yazılmasın. Allah, iyilik yapanların ödülünü zayi etmez.
121) Az olsun çok olsun infak ettikleri hiçbir harcama, aştıkları hiçbir vadi yoktur ki kendilerine ödül olarak yazılmasın. Allah, yapmış olduklarından dolayı onlara pek güzel davranacaktır.
122) Müminlerin tamamının sefere çıkması (doğru) olmaz. Onların her topluluğundan bir grubun, dini idrak etmek ve geri döndüklerinde sefere çıkanları sakınmaları hususunda uyarmak için geri kalması gerekmez mi? Umulur ki böylece sakınırlar.
123) Ey iman edenler! Yakınınızda olan kâfirlerle savaşın ki sizde çetinlik olduğunu görsünler. Bilin ki Allah bilinçli olanlarla beraberdir.
Dokuzuncu surenin 19 kodlama sistemine işareti
124) Bir sure indirildiğinde onlardan kimi: “Şimdi bu sure hanginizin imanını arttırdı?” derler. Fakat o, iman edenlerin imanını arttırır ve birbirlerini böylelikle müjdelerler.
125) Kalplerinde hastalık olanların pisliğine pislik katar da kâfir olarak ölürler.
126) Her yıl bir veya iki kere sınandıklarını görmüyorlar mı? Sonra yine pişman olmuyorlar ve öğüt almıyorlar.
127) Ne zaman bir sure indirilse bazıları bazılarına: “Sizden biri gördü mü?” diye dikkat çekerler sonra da uzaklaşırlar. Akıl etmeyen bir topluluk oldukları için de Allah onların kalplerini çevirmiştir.
Aşağıdaki iki cümlenin Kur'an ayetleri olup olmadığı hakkında tarih boyunca tartışılmıştır:
128) İşte size içinizden bir resul geldi. Sizi sıkıntıya sokan her şey, ona ağır gelir. O, üstünüze titrer, müminlere karşı rauftur, rahimdir.
129) Fakat döner, yüz çevirirlerse hemen de ki: Allah yeter bana, yoktur O’ndan başka ilah, O’na dayandım ve O’dur büyük arşın sahibi.
Copyright © 2021- ESHATOLOJİK Kur'an ÇEVİRİSİ / AÇIKLAMALI KUR'AN TERCÜMESİ - TÜM HAKLARI SAKLIDIR
We use cookies to analyze website traffic and optimize your website experience. By accepting our use of cookies, your data will be aggregated with all other user data.