Karşılıksız Gözeten, Merhamet Eden Allah’ın adıyla,
1) Ey insanlar, sizi bir nefisten yaratan, ondan da eşini yaratan ve bu ikisinden de birçok erkekler ve kadınlar türeten Rabbiniz hakkında bilinç sahibi olun. Kendisi adına birbirinizden isteklerde bulunduğunuz Allah ve akrabalar hakkında bilinç sahibi olun. Allah, üzerinizde gözetleyicidir.
2) Yetimlere mallarını verin. Temiz olanı pis olanla değiştirmeyin. Onların mallarını kendi mallarınız üzerine (katarak) yemeyin. Muhakkak ki o, büyük bir suçtur.
3) Eğer yetimlere adaletle davranamayacağınızdan korkarsanız, o halde onların kadın olanlarından size göre (evlenmesi) uygun olanları ikişer, üçer ve dörder (dörder) evlendirin. Eğer eşit olamamaktan korkarsanız, o halde onlardan bir tanesini veya antlaşmalarınızın hükmü altında olanı evlendirin. Bu, sizin aile bütçe ve sosyal konumunuz için daha uygundur.
4) Ve (o) kadınlara emanetlerini tam tamına verin. Eğer (o emanetten) bir kısmını sizlere kendi rızalarıyla verirlerse onu afiyetle yiyin.
5) Allah’ın size geçim vesilesi olarak verdiği mallarınızı sefahatte olanlara vermeyin. Onlarla (yetimleri) rızıklandırın, giydirin ve onlara güzel sözler söyleyin.
6) Evlilik (çağına) erişinceye kadar yetimleri sınayın. Eğer onların olgunlaştıklarına kanaat getirirseniz hemen onlara mallarını verin. Onları büyütme amacıyla o (malları) israf ederek aceleyle yemeyin. Zengin olanlar bundan kaçınsınlar. Fakir olanlar ise sağduyulu olarak (ondan) yiyebilir. Onlara mallarını vereceğinizde şahit tutun. Hesap görücü olarak Allah kafidir.
Vasiyet edilmemiş miras paylaşımı
7) Ana, baba ve akrabaların geriye bıraktığından erkekler için bir pay vardır. Kadınlar için de ana, baba ve akrabaların geriye bıraktığından bir pay vardır. (Bu), az olsun çok olsun (hak sahiplerine iade edilmesi) farz kılınmış bir hissedir.
8) Paylaştırma anında (diğer) yakınlar, yetimler ve yoksullar hazır bulunursa o (maldan) onları da rızıklandırın ve onlara sağduyulu sözler söyleyin.
9) Arkalarında bıraktıkları zayıf çocuklardan dolayı endişe duyanlar dikkat etsinler! Böylece Allah hakkında bilinç sahibi olsunlar ve doğru söz söylesinler.
10) Muhakkak ki yetimlerin mallarını haksızlıkla yiyenler karınlarına ateş yemiş olurlar. Onlar ateşe gireceklerdir.
11) Allah çocuklarınız hakkında size şöyle tavsiye eder: Erkeklerin payı iki kız çocuğu kadardır. Eğer kızlar ikiden fazla ise o halde onlara düşen üçte ikidir. Bıraktığı sadece tek kız çocuğu ise o halde (mirasın) yarısı onundur. Çocukları olanların anne ve babasına (düşen pay) her biri için mirasın altıda biridir. Çocukları olmayan ve mirasçıları anne ve babası olanlardan (kalan mirasın) üçte biri anneye aittir. Fakat kardeşleri varsa, anneye yine altıda bir düşer. (Bu taksim) belirlenmiş miras vasiyeti ve borçların ödenmesinden (geriye kalan miktar) sonrası içindir. Anneleriniz, babalarınız ve çocuklarınızdan hangilerinin size (Ahiret’te) fayda bakımından daha yakın olacağını bilemezsiniz. (Bunlar) Allah’ın farzlarıdır. Muhakkak ki Allah bilendir, hikmet ve hüküm sahibidir.
12) Ve eşlerinizin bıraktıklarının yarısı size aittir. Ama kadınlarınızın çocukları varsa, bıraktıkları (mirasın) dörtte biri sizindir. (Bu taksim) belirlenmiş miras vasiyeti ve borçların ödenmesinden (geriye kalan miktar) sonrası içindir. Eğer çocuğunuz yoksa sizin geriye bıraktığınız (mirasın) dörtte biri kadınlarınızındır. Eğer çocuğunuz varsa bıraktığınız (mirasın) sekizde biri onlarındır. (Bu taksim) belirlenmiş miras vasiyeti ve borçların ödenmesinden (geriye kalan miktar) sonrası içindir. Eğer miras bırakan erkek veya kadının anne-babası ve çocuğu olmayıp erkek veya kız kardeşi varsa, herbiri için altıda bir (pay) vardır. Ama (kardeş sayısı) fazla ise o zaman üçte biri (aralarında) paylaşırlar. (Bu taksim) belirlenmiş miras vasiyeti ve borçların ödenmesinden (geriye kalan miktar) sonrası içindir ki kimseye zarar verilmesin. (Bu taksimler) Allah tarafından vasiyettir. Allah bilendir, yumuşak muamele edendir.
13) Bunlar Allah’ın sınırlarıdır. Kim Allah’a ve resulüne itaat ederse, onu altlarından ırmaklar akan cennetlere girdirir. İşte bu büyük bir kurtuluştur.
14) Ve kim Allah’a ve resulüne isyan eder ve O’nun sınırlarını aşarsa, onu, içinde kalıcı olacağı ateşe girdirir. Alçaltıcı hesap onun içindir.
Zina eden evlilere uygulanacak ceza
15) Kadınlarınızdan fuhuş yapanlara karşı içinizden dört şahit getirin. Eğer şahitlik ederlerse, onlara ölüm gelinceye kadar veya Allah (onlara) bir (çıkış) yolu kılıncaya kadar onları evlerde tutun.
16) İçinizden o (fuhşu) yapan her iki tarafa da bu ceza verilsin. Eğer pişman ve ıslah olurlarsa bundan vazgeçin. Muhakkak ki Allah pişmanlıkları kabul edendir, Merhamet Eden’dir.
17) Allah’ın kabul ettiği pişmanlık, cahillikle kötülük yapıp ardından pişman olanların pişmanlığıdır. Onların pişmanlıklarının kabulü Allah’a aittir. Allah bilendir, hikmet ve hüküm sahibidir.
18) Sürekli kötülük işleyip ölüm vakti kendilerinde gelince: “Şimdi pişman oldum” diyenlerin pişmanlığı da, kâfir olarak ölenlerin pişmanlığı da geçerli değildir. Onlar için acılı bir azap hazırladık.
Kadınları zorlayarak veya onlara fuhuş iftirası atarak mallarını almaya çalışmak
19) Ey iman edenler, kadınların onayı olmadan onların mirasçısı olmanız helâl değildir. Açık bir fuhuş ile gelmedikleri sürece kendilerine verdiğiniz mehirden bir pay almak için de onları sıkıştırmayın. Onlara sağduyulu davranın. Onlardan hoşlanmıyorsanız, belki hoşlanmadığınız şeyde Allah çok hayır kılmıştır.
20) Eğer bir eşin yerine başka bir eş almak istiyorsanız, diğerine (kantar) kantar mal vermiş olsanız bile ondan bir şeyi geri almayın. O (malları) iftira atarak ve (bu şekilde) açıkça günah işleyerek mi geri alacaksınız?
21) Birbirinizle kaynaşmışken ve onlar sizden kesin bir söz almışken o (malları) nasıl geri alırsınız?
22) Ve babalarınızın evlenmiş olduğu kadınlarla evlenmeyin. Geçmişte olanlar hariç. Muhakkak ki o bir fuhuştur ve gazaba uğrattıran, kötü bir yoldur.
Helâl olan evlilikler
23) Size şunlar haram kılınmıştır: Anneleriniz, kızlarınız, halalarınız, teyzeleriniz, erkek kardeşlerinizin kızları, kız kardeşlerinizin kızları, süt anneleriniz, süt kız kardeşleriniz, eşlerinizin anneleri, himayenizde olan kadınlardan olan gözettiğiniz kızlar -eğer (annelerini nüfusunuza) dahil etmediyseniz o halde (kızlarını kendinize nikahlamanızda) sizin için bir sakınca yoktur-, (öz) oğullarınızın eşleri ve iki kız kardeşle ardınca toplanmanız. Geçmişte olanlar müstesna. Allah bağışlayandır, Merhamet Eden’dir.
24) Antlaşma ile hükmettiklerinizin dışındaki kadınlardan özgür olanları bayağılık etmeden, Allah’ın size önerdiği şekilde iyilikle mallarınız ile kendinize istemeniz size helâl kılındı. O halde onlara belirlenen miktarda mehirlerini verin. Belirlenen miktar hususunda sonrasında bir antlaşmaya (varmanız) üstünüze bir sorumluluk yüklemez. Allah bilendir, hikmet ve hüküm sahibidir.
25) Kimin mümin özgür kadınlarla evlenmeye uzun süre gücü yetmezse, o halde (kendi) antlaşma üzerine hükmettikleri mümin genç (kadınlardan birisiyle) evlensin. Allah imanınızı en iyi bilendir. Birbirinizle eşitsiniz. O halde, bağlı oldukları kişinin iznini alın ve sağduyulu (bir şekilde) bayağılık etmeden ve gizli dostluk yapmadan, özgür kadınlara verdiğiniz gibi mehirlerini verin. (Hüküm anlaşmasından kurtulup) özgürlüklerine kavuştuktan sonra fuhuş yapacak olurlarsa, onlara özgür kadınlara verilen cezanın yarısını uygulayın. Bu, günaha girmekten çekinenleriniz içindir. (Fakat) sabretmeniz sizin için daha hayırlıdır. Allah bağışlayandır, Merhamet Eden’dir.
26) Allah size bunları açıklamak, sizi sizden öncekilerin yoluna iletmek ve pişmanlıklarınızı kabul etmek ister. Allah bilendir, hikmet ve hüküm sahibidir.
27) Allah pişmanlıklarınızı kabul etmek ister, şehvetlerine uyanlar ise büyük bir sapmışlığa yönelmenizi isterler.
28) Allah (yükünüzü) hafifletmek istiyor. İnsan zayıf yaratılmıştır.
29) Ey iman edenler, karşılıklı rızaya dayanan ticaret dışında haksızlıkla birbirinizin mallarını yemeyin. Birbirinizi zapt etmeyin. Muhakkak ki Allah size Merhamet Eden’dir.
30) Kim bunu düşmanlık ve haksızlıkla yaparsa, onu ateşe sokacağız. Bu, Allah için kolaydır.
31) Eğer büyük yasaklardan sakınırsanız günahlarınızı örteriz ve sizi onurlu bir girişle kabul ederiz.
32) Allah’ın bazınızı bazınıza üstün kıldığı şeyleri temenni etmeyin. Erkeklere kazandıklarından bir pay, kadınlara kazandıklarından bir pay vardır. Lütfundan (bahşetmesini) Allah’tan isteyin. Allah her şeyi bilendir.
33) Ana-baba ve akrabaların bıraktıklarının hepsi için mirasçı kıldık. Kendi ellerinizle antlaşma yaptığınız kimselere de paylarını verin. Allah her şeye şahittir.
Eşlerinde davranış bozukluğu olan erkeklere ilişkilerini düzeltmeleri için önerilen yöntem
34) Erkekler, Allah'ın bazılarına bazısına göre daha fazla (sorumluluk yüklemesi) ve mallarından onlar için harcadıklarından ötürü kadınların koruyucusudurlar. O halde salih ve (Allah'ın yasasına) boyun eğen kadınlar da Allah'ın koruduğu gizlilikleri korusunlar. Onların yapmış oldukları hatalı davranışların (neticelerinden) korkacak olursanız, (ilk önce) onlara öğüt verin, (sonra) onlardan yataklarda ayrılın ve (en sonunda da) onlardan uzaklaşın. (Tembih ettiğiniz hususlarda) size itaat ederlerse onlara karşı başka bir yol aramayın. Allah yücedir, büyüktür.
35) Eğer eşlerin birbirlerinden ayrılacaklarından korkarsanız o halde erkeğin ailesinden bir hakem, kadının ailesinden de bir hakem gönderin. Bu ikisi arayı düzeltmek isterlerse Allah onu muvaffak kılar. Allah bilendir, haberdar olandır.
36) Allah’a kulluk edin ve hiçbir şeyi O’na ortak koşmayın. Anne-babaya, yakınlara, yetimlere, yoksullara, yerli komşuya, yabancı komşuya, yabancı arkadaşa ve anlaşmayla hükmettiklerinize karşı güzel davranın. Allah, büyüklenen ve kendisiyle övünenleri sevmez.
37) Onlar cimridirler, insanlara cimriliği tavsiye ederler ve Allah’ın lütfundan kendilerine verdiğini gizlerler. Kâfirler için alçaltıcı bir azap hazırladık.
38) Onlar mallarını insanlara gösteriş için harcarlar, Allah’a ve Ahiret Günü’ne de iman etmezler. Şeytan kime yakınsa, (o) ne kötü bir yakınlıktır!
39) Allah’a ve Ahiret Günü’ne iman etselerdi ve Allah’ın onlara verdiği rızıktan infak etselerdi ne olurdu? Allah onları bilendir.
Allah’ın Ahiret’teki adaleti
40) Muhakkak ki Allah zerre ağırlığınca bile haksızlık etmez. Yapılan iyiliği kat kat arttırır ve (karşılığında) kendi katından büyük bir ödül verir.
41) Her ümmete bir şahit getirdiğimizde, seni de bunların üzerine şahit olarak getirdiğimizde halleri nice olur.
42) O gün, küfürde direnmiş ve resule isyan etmiş olanlar toprağın kendilerini yutmasını isterler. Allah’tan hiçbir hadis gizleyemezler.
Müminlerin bir araya geldiklerinde uymaları gereken kurallar
43) Ey iman edenler! Sarhoşken ne dediğinizi bilinceye kadar salâte yaklaşmayın. Yolculuktan yeni gelmiş iseniz de yıkanana kadar (salâte yaklaşmayın) -transit geçenler müstesna-. Hasta veya yolculuk üzere iseniz (de salâte gitmeyin). Sizden biriniz heladan geldiğinde ve insanlar ile temasa geçmış olacaksa (temizlenene kadar salâte gitmesin). Eğer su bulamazsanız, o halde temiz toprağa yönelin ve yüzünüzü ve ellerinizi (güzel koku ile) meshedin. Muhakkak ki Allah affedicidir, bağışlayıcıdır.
Allah’ın ayetlerini değiştirerek Allah’a ortak olunmak
44) Kendilerine Kitap’tan nasip verilenlerin sapmışlığı satın aldıklarını ve sizi yoldan çıkarmak istediklerini görmedin mi?
45) Allah düşmanlarınızı en iyi bilendir. Allah veli olarak kâfidir, Allah yardımcı olarak kâfidir.
46) Yahudilerin bir kısmı sözleri bağlamından tahrif ederler ve dillerini eğip bükerek dinle alay etmek için: “İşittik ve isyan ettik,” “İşit, sağır adam,” “Bize çobanlık et” derler. Eğer onlar “İşittik ve itaat ettik!” ve “Bizi dinle ve bizi gözet!” deselerdi onlar için hayırlı ve doğru olurdu. Fakat Allah, küfürlerinden ötürü onları lanetledi. Artık pek azı hariç iman etmezler.
47) Ey kendilerine Kitap verilenler! Birtakım yüzleri düzleyip böylelikle onları arkalarına çevirmeden veya Cumartesi Ashabını lanetlediğimiz gibi (sizi de) lanetlemeden önce sizdeki (Kitab’ı) tasdik edici olarak indirdiğimize iman edin. Allah’ın emri yerine gelecektir.
48) Muhakkak ki Allah kendisine ortak olunmasını affetmez. Bunun dışında olanlardan kimi isterse onu affeder. Kim Allah’a ortak olursa (O’na) büyük bir günahla iftira etmiş demektir.
49) Kendini temize çıkaranları görmüyor musun? Bilakis, Allah istediğini ve dileyeni temize çıkarır ve kıl kadar haksızlık etmez.
50) Bak, Allah’a yalan yere nasıl iftira ediyorlar! Bu, apaçık bir günah olarak ona yeterlidir.
51) Kendisine Kitap’tan bir nasip verilenleri görmedin mi? Onlar batıla ve sahte ilah ve inançlara inanırlar. Küfürde direnenler için de “Bunlar iman edenlerden daha doğru yoldadırlar” derler.
52) İşte bunlar Allah’ın lanet ettikleridir. Allah kimi lanetlerse artık asla onun için bir yardımcı bulamazsın.
53) Yoksa onların yönetimden bir hisseleri mi var? Öyle olsaydı insanlara bir çekirdek bile vermezlerdi.
54) Yoksa Allah’ın insanlara lütfundan verdiğini mi kıskanıyorlar? Oysa biz, İbrahim soyuna Kitap ve hikmet vermiştik. Onlara büyük bir yönetim de verdik.
55) Böylece onlardan kimi ona iman etti kimi de ondan alıkoydu. Cehennem alevi kâfidir.
56) Muhakkak ki ayetlerimizi örtenleri yakında ateşe atacağız. Derileri her yandığında ateş azabını tatmaları için onları başka derilerle değiştireceğiz. Allah azizdir, hikmet ve hüküm sahibidir.
57) İman eden ve salih işler yapanları ise içinde ebedîyen kalıcı oldukları, altlarından ırmaklar akan cennetlere girdireceğiz. Onlar için orada tertemiz birliktelikler vardır. Onları tam kararında gölgelere koyacağız.
Emanete sadakat
58) Muhakkak ki Allah, emanetleri sahiplerine geri vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğinizde adaletle hüküm vermenizi emrediyor. Allah bununla size ne de güzel öğüt veriyor! Muhakkak ki Allah işitendir, görendir.
Yetki sahiplerinin kararlarına itaat
59) Ey iman edenler, Allah’a itaat edin, resule ve sizden olan yetki sahiplerine de itaat edin. Bir şey hakkında tartıştığınızda Allah’a ve Ahiret Günü’ne iman ediyorsanız onu Allah’a ve resule götürün. Bunu yapmanız daha iyidir ve sonuç bakımından daha güzeldir.
Münafıkların kendi kendilerine yaptıkları kötülükler
60) Sana indirilene ve senden önce indirilene inandığını zanneden kimseleri görmedin mi? Sahte ilah ve inançları reddetmekle emrolundukları halde onunla hükmedilmek istiyorlar. Şeytan onları uzak bir sapmışlığa saptırmak istiyor.
61) Ve kendilerine “Allah’ın indirdiğine ve resule gelin!” denildiğinde münafıkların sed çekerek engellediklerini görürsün.
62) Elleriyle işlediklerinden dolayı başlarına bir musibet geldikten sonra nasıl oluyor da sana gelip: “Biz sadece iyilik yapmak ve uzlaşmak istemiştik!” diye Allah’a yemin ediyorlar?
63) Allah onların kalplerindekini bilir. O halde onlara aldırma, onlara öğüt ver ve benliklerine tesir edecek sözler söyle.
Allah’ın resullerine itaat
64) Biz hiçbir resulü Allah’ın izniyle kendisine itaat edilmesi dışında bir sebeple göndermedik. Onlar kendilerine haksızlık ettiklerinde sana gelip Allah’tan bağışlanma dileselerdi ve resul de onlar için mağfiret dileseydi muhakkak ki Allah’ı pişmanlıkları kabul edici, Merhamet Eden olarak bulacaklardı.
65) O halde hayır! Rabbine andolsun ki aralarındaki sınırlarda seni hakem kabul etmedikçe ve senin hükmüne içlerinde bir sıkıntı olmadan tam teslim olmadıkça iman etmiş olmazlar.
66) Eğer onlara “Bencilliğinizi yok edin!” veya “Yurtlarınızdan çıkın!” diye emretseydik, onlardan pek azı hariç bunu yapmazlardı. Eğer kendilerine verilen öğütleri yerine getirselerdi, bu, onlar için daha hayırlı ve çok daha sağlam olurdu.
67) O zaman kendilerine katımızdan büyük bir ödül verirdik
68) ve onları dosdoğru yola iletirdik.
69) Kim Allah’a ve resule itaat ederse, işte onlar Allah’ın kendilerine nimet bahşettiği nebiler, doğruyu tasdik edenler, şehitler ve salihlerle birlikte olur. Onlar ne güzel dostturlar!
70) Bu, Allah katından bir lütuftur. Bilen olarak Allah kâfidir.
Allah yolunda şehitlik
71) Ey iman edenler! Tedbirlerinizi alın ve bölük bölük veya topluca harekete geçin.
72) Muhakkak ki içinizde ağır davrananlar vardır. Size bir musibet isabet etse: “Allah beni nimetlendirdi de böylece ben de onlarla şehit olmadım” der.
73) Eğer size Allah’tan bir lütuf isabet etse, sizinle kendisi arasında hiçbir bağ yokmuş gibi: “Keşke onlarla birlikte olsaydım ve böylelikle büyük bir başarı elde etseydim” der.
74) Öyleyse dünya hayatını Ahiret karşılığında satanlar Allah yolunda savaşsın. Kim Allah yolunda savaşır da öldürülür veya galip gelirse ona büyük bir ödül vereceğiz.
75) Size ne oluyor ki Allah yolunda ve “Ey Rabbimiz, bizi halkı zalim olan bu beldeden çıkar ve katından bize bir veli gönder ve katından bize bir yardımcı gönder!” diyen zayıf düşürülmüş erkekler, kadınlar ve çocuklar adına savaşmıyorsunuz?
76) İman edenler Allah yolunda savaşırlar, küfürde direnenler ise sahte ilah ve inançlar yolunda savaşırlar. Öyleyse şeytanın dostlarına karşı savaşın. Şeytanın tuzağı zayıftır.
77) Kendilerine “Ellerinizi (savaştan) çekin (ve sadece) salâti ayakta tutmak ve zekâtı vermek (ile yetinin)” denilenleri görmedin mi? Kendilerine savaşmaları öngörülünce içlerinden bir topluluk sanki Allah’tan korkar gibi ve hatta daha da fazla insanlardan korktular ve “Rabbimiz, niçin bize savaşı öngördün, bize (onu) yakın bir süreye kadar erteleseydin olmaz mıydı?” dediler. De ki: “Dünya menfaati kısadır, Ahiret ise bilinç sahipleri için daha hayırlıdır. Ve size, hurma çekirdeğinin lifi kadar bile haksızlık yapılmayacak.”
78) Nerde olursanız olun ve (isterseniz) yüksek burçlarda olun, ölüm size ulaşacaktır. Kendilerine bir iyilik dokunsa “Bu, Allah katındandır” derler. Kendilerine bir kötülük dokunsa “Bu senin katındandır” derler. De ki: “Hepsi Allah katındandır.” Bu insanlara ne oluyor ki neredeyse hiç sözden anlamıyorlar.
79) Sana iyilikten ne isabet ederse o, Allah’tandır. Kötülükten ne isabet ederse de o, kendindendir. Seni insanlara bir resul olarak gönderdik. Şahit olarak Allah yeter.
80) Kim resule itaat ederse Allah’a itaat etmiş olur. Kim yüz çevirirse, biz seni onlara koruyucu olarak göndermedik.
81) Ve “İtaat ediyoruz!” derler. Sonrasında senin yanından ayrıldıklarında onlardan bir grup geceleyin senin söylediğinden başka bir şey tasarlarlar. Allah onların geceleyin tasarladıklarını yazıyor. O halde onlara aldırma ve Allah’a güven. Vekil olarak Allah kâfidir.
82) Kur’an’ı hâlâ incelemiyorlar mı? Eğer Allah’tan başkasının katından olsaydı, onun içinde birçok çelişki bulurlardı.
83) Kendilerine bir emniyet veya korku haberi gelse onu yayarlar. Eğer onu resule veya kendilerinden olan yetki sahiplerine iletselerdi, onun iç yüzünü araştıranlar onu bilirlerdi. Eğer Allah’ın lütfu ve rahmeti üzerinize olmasaydı, mutlaka pek azınız hariç şeytana uyardınız.
84) O halde Allah yolunda savaş. Kendi nefsinden başkası ile sorumlu tutulmazsın. Müminleri teşvik et. Umulur ki Allah küfürde direnenlerin gücünü giderir. Allah’ın gücü daha şiddetli, cezası daha şiddetlidir.
85) Kim bir iyiliğe aracılık ederse o (iyilikten) payı vardır ve kim bir günaha aracılık ederse o (günahta) sorumluluğu vardır. Allah her şeyi kontrolünde tutandır.
86) Ve bir selam ile selamlandığınız takdirde siz ondan daha güzeli ile selamlayın veya onu (aynıyla) iade edin. Allah her şeyi hesaba katandır.
87) Allah, O’ndan başka ilah yoktur. Sizi muhakkak ki içinde şüphe kalmayacak Kıyamet Günü’nde toplayacaktır. Kimdir sözü Allah’ınkinden daha doğru olan?
Savaş halinde iken münafıklara karşı alınacak önlemler
88) Size ne oluyor ki münafıklar hakkında iki grup oldunuz? Yaptıklarından ötürü Allah onları baş aşağı etti. Allah’tan sapanları hidayete erdirmek mi istiyorsunuz? Kim Allah’tan saparsa artık onun için bir yol bulamazsın.
89) Dilerler ki kendileri gibi siz de küfre girin, ta ki (onlarla) aynı olasınız. O halde Allah yolunda hicret edinceye kadar onları veli edinmeyin. Yüz çevirirlerse, onları nerede bulursanız yakalayın, zapt edin ve onları veli veya yardımcı edinmeyin.
90) Kendinizle aralarında sözleşme bulunan bir topluma sığınmış olanlar veya sizinle savaşmaktan ve kendi toplumları ile savaşmaktan göğüsleri daralmış olarak size gelenler müstesna. Allah isteseydi elbette ki onları size musallat ederdi ve size karşı savaşırlardı. O halde eğer sizden uzak durur, sizinle savaşmaz ve sizinle barış isterlerse, Allah size onlar üzerine (gitmeniz) için bir yol kılmamıştır.
91) Sizden veya kendi toplumlarından (kendilerine gelebilecek bir zarardan) emin olmak isteyen başkalarını da bulacaksınız. Fitneye her çağrıldıklarında ona dalarlar. Eğer sizden uzak durmaz, size barışla gelmez ve sizden ellerini çekmezlerse, artık onları nerede bulursanız yakalayın ve zapt edin. İşte böylelerine karşı size apaçık bir yetki verdik.
Bir müminin başka bir mümini istemeden veya kasten zapt etmesi
92) Bir mümin, diğer bir mümini -yanlışlık eseri dışında- zapt edemez. Bir mümini yanlışlıkla zapt eden, boyunduruk altında olan bir kişiyi serbest bıraksın ve bağışlamadıkları takdirde ailesine diyetini versin. Eğer (zapt edilen) o mümin size düşman bir toplumdan ise, boyunduruk halde olan bir kişiyi serbest bıraksın. Eğer sizinle anlaşmalı bir toplumdan ise, o halde (zapt ettiği kişinin) ailesine diyetini versin ve boyunduruk halde olan bir kişiyi serbest bıraksın. Her kim bunu bulamazsa, Allah tarafından bağışlanmak için birbirini takip eden iki ay boyunca siyam etsin. Allah bilendir, hikmet ve hüküm sahibidir.
93) Ve kim bir mümini kasten zapt ederse, o halde kazancı cehennemde kalıcı olmaktır. Allah ona gazap etmiş, lanet etmiş ve onun için büyük bir azap hazırlamıştır.
Allah yolunda hicret ederek mücadelede bulunmanın fazileti
94) Ey iman edenler, Allah yolunda sefere çıktığınızda iyice araştırın ve sizlere barış teklif edene dünya menfaatini arzulayarak “Sen mümin değilsin” demeyin. Allah katında ganimet çoktur. Daha öncesinde siz de öyleydiniz ve Allah size lutfetti. O halde iyice araştırın. Muhakkak ki Allah yaptıklarınızdan haberdardır.
95) -Bir zorluk durumu hariç- müminlerden oturanlar, Allah yolunda canlarıyla ve mallarıyla cihad edenlerle aynı seviyede değildir. Allah, canlarıyla ve mallarıyla cihad edenleri oturanlardan üstün kılmıştır. (Bununla birlikte) Allah hepsine iyilikler vadetmiştir (fakat) Allah mücadele edenleri büyük bir ödül ile oturanlara üstün kılmıştır,
96) (ve onlara) kendi katından dereceler, bir bağışlanma ve bir rahmet (vadetmiştir). Muhakkak ki Allah bağışlayandır, Merhamet Eden’dir.
97) Muhakkak ki melekler kendi nefislerine zulmedenleri vefat ettirirken: “Siz ne haldeydiniz?” derler. (Onlar): “Biz yeryüzünde güçsüz kimselerdik” derler. (Melekler): “Allah’ın arzı hicret etmeniz için yeterince geniş değil miydi?” derler. İşte bunların varış yeri cehennemdir. (Orası) ne kötü bir varış yeridir!
98) Ancak erkeklerden, kadınlardan ve çocuklardan hiçbir çareye güç yetiremeyenler ve bir (çıkış) yolu bulamayanlar müstesna.
99) İşte onları Allah’ın affetmesi umulur. Allah affedicidir, bağışlayandır.
100) Kim Allah yolunda hicret ederse yeryüzünde sığınılacak çok yer ve bolluk bulur. Ve kim Allah ve resulüne hicret etme amacıyla evinden çıkar ve kendisine ölüm yetişirse onun ödülü Allah’a aittir. Allah bağışlayandır, Merhamet Eden’dir.
Tehlike durumunda salât nasıl uygulanmalı
101) Yeryüzünde sefere çıktığınızda kâfirlerin size zarar vermesinden korkarsanız salâtlerinizden vazgeçmenizde bir mahzur yoktur. Küfürde direnenler sizin için apaçık bir düşmandır.
102) Salâti ayakta tutmak için onların içinde olduğunda, onlardan bir grup tetikte kalsınlar ve silahlarını alsınlar. Onlar kabullendikten sonra arkanızda olsunlar. Sonra salâtte bulunmamış diğer grup gelsin ve seninle salât etsin. Korunma tedbirlerini ve silahlarını da alsınlar. Küfürde direnenler, silahlarınızdan ve mühimmatınızdan gafil olmanızı isterler ki tek bir hamlede size saldırsınlar. Yağmur sebebiyle size bir zorluk geldiyse veya hasta olduysanız silahlarınızı bırakmanızda sizin için bir mahzur yoktur. Muhakkak ki Allah, kâfirler için alçaltıcı bir azap hazırladı.
103) Salâtinizi gerçekleştirirken Allah’ı gerek ayakta, gerek oturarak, gerekse yan yatarak anın. Güvende olduğunuzda da salâti ayakta tutun. Muhakkak ki salât belirli vakitlerde müminlere öngörülmüştür.
104) Ve o (düşman) topluluğunu takipte gevşeklik göstermeyin. Siz acı çekiyorsanız onlar da acı çekiyorlar. Fakat siz onların Allah’tan ümit etmedikleri şeyleri ümit ediyorsunuz. Allah bilendir, hikmet ve hüküm sahibidir.
İnananlara ihanet edenlere destek olmanın yanlışlığı hakkında
105) Muhakkak ki biz sana Kitab’ı insanlar arasında Allah’ın gösterdiği şekilde hükmedesin diye mutlak bir gaye ile indirdik. İhanet edenlere taraftar olma.
106) Ve Allah’tan bağışlanma dile. Muhakkak ki Allah bağışlayandır, Merhamet Eden’dir.
107) Ve kendi nefislerine ihanet edenleri savunma. Muhakkak ki Allah ihanette ısrar eden günahkâr kimseyi sevmez.
108) (Onlar) insanlardan gizlerler ama Allah’tan gizleyemezler. O’nun razı olmadığı sözleri yapılandırırken O onlarla beraberdir. Allah onların yaptıklarını kuşatır.
109) Hadi siz dünya hayatında onları savundunuz; öyleyse Kıyamet Günü Allah’a karşı onları kim savunacak veya kim onlara vekil olacak?
Allah’ın bağışlayacağı ve bağışlamayacağı günahlar
110) Kim bir kötülük işler veya kendi nefsine zulmeder ve sonrasında Allah’tan bağışlanma dilerse, Allah bağışlayıcı ve Merhamet Eden’dir.
111) Ve kim günah kazanırsa, onu ancak kendisine kazanmış olur. Allah bilendir, hikmet ve hüküm sahibidir.
112) Ve kim bir hata işler veya günah kazanır ve sonra onu bir suçsuzun üzerine atarsa, muhakkak ki apaçık bir iftira ve günah yüklenmiş olur.
113) Eğer senin üzerinde Allah’ın lütfu ve rahmeti olmasaydı onlardan bir grup mutlaka seni saptırmaya yelteneceklerdi. Onlar, kendilerinden başkasını saptıramaz ve sana da hiçbir şeyle zarar veremezler. Allah sana Kitab’ı ve hikmeti indirdi ve sana bilmediğin şeyleri öğretti. Allah’ın senin üzerindeki lütfu çok büyüktür.
114) Onların gizli toplantılarının çoğunda hayır yoktur. Ancak sadakayı veya sağduyuyu veya insanlar arasında uzlaştırıcı olmayı emredenleri müstesna. Kim Allah rızasını arayarak bunları yaparsa yakında ona büyük bir ödül vereceğiz.
115) Ve kim kendisine hidayet apaçık belli olduktan sonra resule karşı gelir ve müminlerin yolundan farklı bir yola uyarsa onu döndüğü yola çeviririz ve cehenneme sokarız. (Orası) ne kötü bir varış yeridir!
116) Muhakkak ki Allah kendisine ortak olunmasını affetmez. İstediği ve dileyen kimse için bunun dışındaki şeyleri bağışlar. Kim Allah’a ortak olmuşsa, muhakkak ki o, uzak bir sapmışlıktadır.
117) Onlar O’ndan başka sadece dişileri arzularlar ve sadece inatçı şeytanı arzularlar.
118) Allah ona lanet etti. O: “Mutlaka senin kullarından bir pay edineceğim” dedi:
119) “Onları saptıracağım, onları ümitlendireceğim ve onlara emredeceğim. Böylece hayvanların kulaklarını yaracaklar ve bu şekilde Allah’ın yarattığını değiştirecekler.” Allah dışında şeytanı kendine dost edinen, apaçık bir hüsrana uğramıştır.
120) Onlara vaadeder ve onlara ümit verir. Fakat şeytanın verdiği ümit, bir aldanıştan başkası değildir.
121) Onların barınacakları yer cehennemdir. Oradan kaçacak bir yer bulamazlar.
122) İman eden ve salih işler yapanları ebediyyen kalacakları altlarından ırmaklar akan cennetlere girdireceğiz. Allah’ın vaadi gerçektir. Allah’tan daha doğru sözlü kim olabilir?
123) Bu ne sizin umduklarınıza ne de Ehli Kitab’ın umduklarına göredir. Kim bir kötülük işlerse onunla cezalandırılır ve kendisine Allah’ın dışında ne bir veli ve ne de yardımcı bulabilir.
124) İman etmiş bir kimse olarak erkeklerden veya kadınlardan kim salih işler yaparsa, işte bunlar cennetlere girecekler ve tomurcuk kadar haksızlığa uğratılmayacaklardır.
125) Dinen benliğini Allah’a teslim etmiş, iyilik yapanlardan olmuş, Muvahhit olan İbrahim’in inanç ve hayat tarzına uymuş kimselerden daha iyisi kimdir? Allah İbrahim’i dost edinmişti.
126) Göklerde ve yerde ne varsa Allah’ındır. Allah her şeyi kuşatandır.
Yetimlere kalan miras
127) Senden kadınlar hakkında fetva istiyorlar. De ki: “Fetvayı Allah verir!” Kitap’ta onları kendinize nikâhlamak istediğiniz halde kendilerine öngörüleni vermediğiniz kadınlarınızın yetimleri ile aciz çocukları (hakkında yapmanız gerekenler) ve yetimlere adaletle davranışı ayakta tutmanız size okunuyor. Yaptığınız her iyiliği Allah bilir.
Eşler arasındaki bazı anlaşmazlıkların çözümü
128) Eğer bir kadın kocasının huysuzluğundan veya kendisinden yüz çevirmesinden korkarsa aralarında düzeltme amaçlı uzlaşma yapılmasında bir mahzur yoktur. Uzlaşma daha hayırlıdır. Nefisler bencilliğe eğilimlidir. Eğer güzel davranır ve bilinçli olursanız muhakkak ki Allah yaptıklarınızdan haberdardır.
129) Ne kadar isterseniz isteyin kadınlar arasında adaletli olmaya güç yetiremezsiniz. O halde ne büsbütün meyledin ne de boşluktaymış gibi bırakın. Eğer arayı düzeltir ve bilinçli olursanız, o takdirde mutlaka Allah bağışlayandır, Merhamet Eden’dir.
130) Eğer ayrılırlarsa Allah bol (nimetiyle) her birisini zengin kılar. Allah lütfu geniş olandır, hikmet ve hüküm sahibidir.
Allah için adaletli şahitlik
131) Göklerde ve yerde olanlar Allah’ındır. Andolsun ki size ve sizden önce Kitap verilenlere Allah hakkında bilinçli olmalarını tavsiye ettik. Küfre girseniz bile göklerde ve yerde olanlar Allah’ındır. Allah, bir şeye ihtiyacı olmayandır, hamde layık olandır.
132) Göklerde ve yerde olanlar Allah’ındır. Vekil olarak Allah yeter.
133) Ey insanlar! Eğer (Allah) isterse sizi giderir ve (yerinize) başkalarını getirir. Allah buna güç yetirendir.
134) Kim dünya nimetini isterse (bilsin ki) dünya ve Ahiret nimeti Allah katındadır. Allah işitendir, görendir.
135) Ey iman edenler! Kendiniz, anne-babanız ve yakınlarınız aleyhine bile olsa Allah için şahitlik ederek adaleti koruyun. İster zengin olsun ister fakir olsun Allah o ikisine (sizden) daha yakındır. O halde adaletli olmak için arzularınıza uymayın. Eğer (gerçeği) saptırırsanız veya yüz çevirirseniz, muhakkak ki Allah yaptıklarınızdan haberdardır.
136) Ey iman edenler. Allah’a, resulüne, resulüne indirdiği Kitab’a ve daha önceden indirilen Kitab’a iman edin. Kim Allah’ı, resullerini, meleklerini, kitaplarını ve Ahiret Günü’nü tanımazdan gelirse uzak bir sapmışlığa sapmıştır.
Münafıklar ve kâfirler hakkında müminlere tembihler
137) Muhakkak ki iman ettikten sonra küfre giren, sonra (yine) iman eden ve küfre girip küfürlerini arttıranlar var ya, Allah onları ne bağışlar ne de doğru yola iletir.
138) Münafıklara, kendileri için acılı bir azap olduğunu müjdele.
139) Müminler dışında kâfirleri veli edinenler, onların yanında izzet mi arıyorlar? Hâlbuki izzet tümüyle Allah’a aittir.
140) Size Kitap’ta, onların Allah’ın ayetlerini tanımazdan gelmeleri ve onlarla alay etmeleri halinde sözü değiştirinceye kadar onlarla beraber oturmamanız indirilmişti. Yoksa onlar gibi olursunuz. Muhakkak ki Allah, münafıkların ve kâfirlerin hepsini cehennemde toplayacaktır.
141) Gözleri üstünüzde olanlar Allah katından bir açılış gerçekleştiğinde: “Biz sizinle beraber değil miydik?” derler. O (galibiyetten) kâfirlerin bir nasibi olsa: “Size üstünlük sağlayıp sizi müminlerden korumadık mı?” derler. Artık Allah Kıyamet Günü aranızda hükmedecektir. Allah, kâfirlere, müminlere karşı asla yol açacak değildir.
142) Muhakkak ki münafıklar Allah’a hile yaparlar. (Hâlbuki) O, onlara hile yapandır. Onlar salâti ayakta tutmaya üşenerek kalkarlar. İnsanlara gösteriş yaparlar ve Allah’ı pek az anarlar.
143) Arada bocalayıp dururlar; ne bunlarla ne de onlarla olurlar. Kim Allah’tan saparsa, onun için bir yol bulamazsın.
144) Ey iman edenler, müminler dışında kâfirleri veli edinmeyin. Kendi (aleyhinize) Allah’a açık bir delil mi vermek istiyorsunuz?
145) Muhakkak ki münafıklar ateşin en aşağı katındadır. Onlar için asla bir yardımcı bulamazsın.
146) Pişman olanlar, düzelenler, Allah’a sarılanlar ve dinlerini Allah için halis kılanlar müstesna. İşte bunlar müminlerle beraberdirler. Allah yakında müminlere büyük bir ödül verecektir.
147) Eğer şükreder ve iman ederseniz Allah size azap etmez. Allah şükürlere karşılık verendir, bilendir.
148) Allah, haksızlığa uğrayanın (duyurması) haricinde kötü bir sözün yayılmasını sevmez. Allah işitendir, bilendir.
149) Hayrı açığa vurur veya gizlerseniz veya kötülüğü affederseniz, Allah affedicidir, güç yetirendir.
150) Allah’ı ve resullerini tanımazdan gelenler, Allah ile resullerinin arasını ayırmak isteyenler, “Bazısına iman ederiz, bazısını tanımayız” diyenler ve bunların arasında bir yol tutmak isteyenler var ya,
151) işte kâfir olanlar tam tamına onlardır. Kâfirlere alçaltıcı bir azap hazırladık.
152) Allah’a ve resullerine iman edenler ve onlardan hiçbiri arasında ayırım yapmayanlara (gelince); işte onlara yakında ödülleri verilecektir. Allah bağışlayandır, Merhamet Eden’dir.
Ehli Kitap’tan bir kısım Yahudiler üzerine inen lanetin sebepleri
153) Ehli Kitap senden kendileri için gökten bir kitap indirmeni istiyor. Musa’dan daha büyüğünü istemişler ve “Bize Allah’ı açıkça göster!” demişlerdi. Bunun üzerine zulümlerinden ötürü onları yıldırım çarptı. Sonrasında kendilerine apaçık deliller gelmesinin ardından buzağıyı (rab) edindiler. Buna rağmen affettik ve Musa’ya apaçık bir yetki verdik.
154) Ve verdikleri söz sebebiyle onlar için Tur’u yükselttik ve onlara “Kapıdan hürmet göstererek girin!” dedik. Ve onlara: “Cumartesi (yasağını) çiğnemeyin” dedik ve onlardan sağlam bir söz aldık.
155) Bu (lanet), onların sözlerini bozdukları, Allah’ın ayetlerini örttükleri, haksız yere resulleri zapt ettikleri ve “Kalplerimiz kılıflıdır” demelerinden ötürüdür. Bilakis! Küfürlerinden ötürü Allah onların kalplerini mühürlemiştir. Artık pek azı hariç iman etmezler.
156) Ve (bu lanet) küfre sapmaları ve Meryem’e attıkları büyük iftiradan dolayıdır.
157) Ve (bu lanet) “Muhakkak ki Allah’ın resulü Meryemoğlu İsa Mesih’i biz öldürdük ” demelerinden ötürüdür. Hâlbuki onu öldürmediler de asmadılar da. Fakat onlar öyle teşbih ettiler. Muhakkak ki onun hakkında ayrılığa düşenler kesinlikle onda tereddüt içindedirler. Onun hakkında kendi zanlarından öte bir bilgi sahibi değildirler. Onu kesin olarak öldürmediler.
158) Bilakis! Allah onu kendisine yükseltti. Allah azizdir, hikmet ve hüküm sahibidir.
159) Ehli Kitap’tan hiç kimse yoktur ki ona ölümünden önce iman etmiş olmasın. Kıyamet Günü, o onlar için şehit olacaktır.
160) Böylelikle Yahudilerin yaptıkları zulümler ve birçok kişiyi Allah yolundan ayırmaları sebebiyle, kendilerine daha önceden helâl olan temiz şeyleri onlara haram kıldık.
161) Ve (bu lanet, bir de) yasaklanmış oldukları halde faiz almaları ve insanların mallarını hile ile yemeleri sebebiyledir. Onlardan kâfir olanlar için acıklı bir azap hazırladık.
162) Fakat onlardan ilimde derinleşmiş olanlara, müminlere, sana ve senden önce indirilene iman edenlere, salâti ayakta tutup zekâtı verenlere, Allah’a ve Ahiret Günü’ne iman edenlere büyük bir ödül vereceğiz.
Kur’an ayetleri, geçmiş peygambere gönderilen hakikatler gibi gerçek vahiylerdir
163) Muhakkak ki Biz sana, Nuh’a ve ondan sonraki nebilere vahyettiğimiz gibi vahyettik. İbrahim’e, İsmail’e, İshak’a, Yakub’a ve torunlarına, İsa’ya, Yunus’a, Harun’a ve Süleyman’a da vahyettik. Ve Davut’a Zebur ’u verdik.
164) Ve daha önce sana bahsettiğimiz resullere ve bahsetmediğimiz resullere de (vahyettik). Ve Allah, Musa ile kelimelerle konuştu.
165) Müjdeciler ve uyarıcılar olarak gönderilmiş resuller ki onlardan sonra insanların Allah’a karşı bahaneleri kalmasın... Allah azizdir, hikmet ve hüküm sahibidir.
166) Fakat Allah, sana indirdiğini kendi ilmiyle indirdiğine şahitlik eder. Melekleri de (buna) şahitlik ederler. Şahit olarak Allah yeterlidir.
167) Küfürde direnenler ve Allah’ın yolundan alıkoyanlar, uzak bir sapmışlığa sapmışlardır.
168) Muhakkak ki Allah, küfürde direnenleri ve zulmedenleri ne bağışlar ne de bir yola iletir
169) cehennem yolu dışında. Orada ebediyen kalıcıdırlar. Bu, Allah için kolaydır.
170) Ey insanlar! Resul size Rabbinizden mutlak bir gaye için geldi. Öyleyse kendi iyiliğiniz için iman edin. Eğer tanımazdan gelirseniz, (bilin ki) göklerde ve yerde ne varsa Allah’ındır. Allah bilendir, hikmet ve hüküm sahibidir.
Kur’an, Mesih’in dünyaya gelip ete kemiğe bürünmüş Allah olduğu inancını reddediyor
171) Ey Ehli Kitap! Dininizde sınırı aşmayın ve Allah hakkında doğru olandan başkasını söylemeyin. Meryem oğlu İsa Mesih ancak Allah’ın resulü, O’nun Meryem’e bıraktığı Kelimesi ve O’ndan bir ruhtur. O halde “Üçtür” demeyin. Bu, sizin için daha iyidir. Allah sadece tek bir ilahtır. O, kendisinin bir çocuk olmasından münezzehtir. Göklerde ve yerde ne varsa O’nundur. Vekil olarak Allah yeter.
172) Mesih, Allah’a kul olmaktan çekinmez, Allah’a yakın olan melekler de. Kim Allah’a kul olmaktan çekinir ve büyüklenirse, (bilsin ki) Allah hepsini huzurunda toplayacak.
173) İman edenler ve salih işler yapanlara da ödüllerini verecek ve onlara lütfundan daha da fazla verecektir. (Kulluktan) çekinen ve büyüklenen kimselere (gelince); onlar için acılı bir azap vardır ve onlar Allah’ın dışında ne bir veli, ne de yardımcı bulabilirler.
174) Ey insanlar, Rabbinizden size bir delil gelmiştir. Size apaçık bir ışık indirdik.
175) Böylece Allah’a iman edenleri ve O’na sarılanları, (Allah) kendinden bir rahmetin ve lütfun içine koyacak ve onları kendisine ulaştıran dosdoğru yola iletecektir.
Miras paylaşımı hakkında
176) Senden fetva istiyorlar. De ki: “Allah size eşsiz ve çocuksuz olan kişilerin (mirası) hakkında fetva veriyor. Ölenin çocuğu yoksa ve bir kız kardeşi varsa, o takdirde kalan malın yarısı onundur. Eğer ölen (aynı durumdaki) kız kardeşse ve çocuğu yoksa, erkek kardeş ona varis olur. Eğer (ölen erkeğin) iki kız kardeşi varsa mirasın üçte ikisi onlarındır. Eğer (ölenin) hem erkek hem kız kardeşleri varsa, o halde erkeğe düşen iki kız kardeşe düşen pay kadardır. Allah açıklıyor ki sapmayasınız. Muhakkak ki Allah her şeyi bilendir
Karşılıksız Gözeten, Merhamet Eden Allah’ın adıyla,
Hayvan yeme konusunda yasaklı olunmasına rağmen bazı şartlarda verilen avlanma izni
1) Ey iman edenler! Antlaşmaları yerine getirin. İhramda iken avlanmayı helâl saymaksızın, size okunacaklar dışındaki bilinmeyen nimetler size helâl kılındı. Allah ne isterse ona hükmeder.
2) Ey iman edenler! Allah’ın sembollerine, Harem Şehir’e, hediyelere, kilitlere ve Rablerinin lutüf ve rızasını isteyerek Beyt-ül Harem’e gelenlere saygısızlık etmeyin. Sizin için helâl olduğunda avlanabilirsiniz. Sizi Mescid-i Harem’den alıkoyduklarından ötürü bir kavme beslediğiniz kin, sizi saptırmasın. Erdemlilik ve bilinç sahipliği üzerine yardımlaşın. Günah ve düşmanlık üzerine yardımlaşmayın. Allah’a karşı bilinç sahibi olun. Muhakkak ki Allah azabı şiddetli olandır.
3) Ölü, kan, domuz eti ve Allah’tan başkasına sunulmuş olan (yiyecek), boğulmuş olarak, dövülmüş olarak, yüksek yerden düşmüş olarak, boynuzlanmış olarak bulduğunuz hayvanlar ve yırtıcı hayvanlar tarafından yenmiş -yetişip sizin canını aldıklarınız hariç-, sunaklara bağışlanıp kumar okları ile dağıtılan (yiyecekler) size haram kılınmıştır. İşte bunlar fasıklıktır. Bugün küfürde direnenler sizin dininizden umut kesmişlerdir. Artık onlardan çekinmeyin, benden çekinin. Bugün dininizi kemale erdirdim ve üzerinizdeki nimetimi tamamladım. Sizin için teslimiyet dininden razı oldum. Böylelikle kim, günaha meyletmeden açlık hususunda zorda kalırsa, o halde Allah bağışlayandır, Merhamet Eden’dir.
4) Sana kendilerine neyin helâl kılındığını soruyorlar? De ki: “Temiz olan şeyler ve Allah’ın size öğrettiğiyle yetiştirdiğiniz avcı köpeklerin tuttukları size helâl kılındı.” O halde onların sizin için tuttuklarından yiyin ve üzerine de Allah’ın ismini anın. Allah’a karşı bilinç sahibi olun. Muhakkak ki Allah hesabı çabuk görendir.
Ehli Kitap ile dostluk kurma ve onların kadınları ile nikah izni
5) Bugün size temiz şeyler helâl kılındı. Ehli Kitab’ın yemekleri size, sizin yemekleriniz de onlara helâl kılındı. Müminlerden özgür olan kadınlar ve sizden önce kendilerine Kitap verilenlerden özgür olan kadınlar, bayağılık etmeden, gizli dostluk yapmadan mehirlerini verdiğiniz takdirde sizlere helâldir. Kim imanı örterse, yaptıkları boşa gitmiştir. O, Ahiret’te hüsrana uğrayanlardandır.
Dayanışma toplantılarından önce temizlenme emri ve toplantıdan muaf olma durumları
6) Ey iman edenler! Salâte kalktığınızda yüzünüzü ve dirseklere kadar ellerinizi yıkayın ve (güzel koku ile) meshedin. Başlarınızı ve topuklara kadar ayaklarınızı da. Yolculuktan yeni gelmiş iseniz (salâte katılmak için) yıkanın. Hasta veya yolculuk üzere iseniz veya biriniz heladan geldiğinde ve insanlar ile temasa geçmiş olacaksa ve bu haldeyken su bulamamışsa temiz toprağa yönelin ve yüzünüzü ve ellerinizi (temiz koku ile) mehsedin. Allah size güçlük çıkartmak istemez fakat sizi temizlemek ve üzerinizdeki nimetini tamamlamak ister. Umulur ki şükredersiniz.
Adaletli olma
7) Allah’ın üzerinizdeki nimetini ve “İşittik ve itaat ettik” dediğinizde onunla sizi kendisine bağladığı sözleşmenizi hatırlayın. Allah hakkında bilinç sahibi olun. O, göğüslerde olanı bilir.
8) Ey iman edenler, Allah için adaleti ayakta tutan şahitler olun. Bir topluluğa karşı hissettiğiniz kin sizi adaletsizliğe sevk etmesin. Adaletli olun! Bu, bilinçliliğe en yakın olandır. Allah hakkında bilinç sahibi olun. Muhakkak ki Allah, yaptıklarınızdan haberdardır.
9) Allah, iman eden ve salih işler yapanlara, kendileri için bir bağışlanma ve büyük bir ödül vaad etmiştir.
10) Ayetlerimizi örten ve yalanlayanlara (gelince); işte onlar cehennem halkıdır.
11) Ey iman edenler, Allah’ın üzerinizdeki nimetini hatırlayın. Hani bir topluluk size el uzatmaya kalkmıştı da onların ellerini sizden çekmişti. Allah hakkında bilinç sahibi olun. Müminler sadece Allah’a tevekkül etsinler.
Ehli Kitap’tan sözlerini bozan ve unutan topluluklar hakkında ayetler
12) Andolsun ki Allah İsrailoğullarından kesin söz almıştı. Onlardan on iki başkan görevlendirmişti. Ve Allah (onlara): “Salâti ayakta tutarsanız, zekâtı verirseniz, resullerime iman eder ve onlara saygı gösterirseniz, Allah’a güzel bir borç verirseniz mutlaka kötülüklerinizi örterim ve sizi altından ırmaklar akan cennetlere koyarım. Artık bundan sonra kim küfre girerse doğru yoldan sapmış olur” dedi.
13) Sözleşmelerini bozmaları sebebiyle onları lanetledik ve kalplerini katılaştırdık. Onlar kelimeyi bağlamından tahrif ederler. Kendilerine hatırlatılan şeyin bir kısmını da unuttular. Pek azı hariç olmak üzere onlardan devamlı hainliğe maruz kalırsın. Onları affet ve aldırma. Muhakkak ki Allah iyilik yapanları sever.
14) “Biz Hristiyanız” diyenlerden de söz almıştık. (Onlar da) kendilerine hatırlatılan şeyden nasiplenmeyi unuttular. Bu sebeple aralarına Kıyamet Günü’ne kadar düşmanlık ve kin saldık. Allah yakında onlara yaptıklarını haber verecek.
Ehli Kitab’a Kur’an’ı kabul etmeleri için davet
15) Ey Ehli Kitap! Kitap’tan gizlemiş olduğunuz şeylerin çoğunu size açıklamak ve bir çoğunu da affetmek (amacıyla) resulümüz size gelmiştir. Size Allah’tan bir nur ve apaçık bir Kitap gelmiştir.
16) Allah, o (Kitap) ile rızasını gözeteni selamet yollarına hidayet eder, onları kendi izniyle karanlıklardan aydınlığa çıkarır ve onları doğru yola iletir.
17) Andolsun ki “Muhakkak ki Allah, Meryemoğlu Mesih’tir” diyenler kâfir olmuşlardır. De ki: “Şayet (O), Meryemoğlu Mesih’i, annesini ve yeryüzünde bulunanların hepsini helak etmek istese Allah’a karşı kimin hükümranlığı yeter?” Göklerin, yerin ve bu ikisi arasında bulunanların hükümranlığı Allah’a aittir. İstediğini yaratır. Allah her şeye güç yetirendir.
18) Yahudiler ve Hristiyanlar “Biz Allah’ın oğullarıyız ve O’nun sevdikleriyiz” dediler. De ki: “O halde günahlarınızdan ötürü niçin size azap ediyor?” Bilakis, siz (O’nun) yarattığından bir beşersiniz. İstediğini ve dileyeni bağışlar, dileyene de azap eder. Göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunanların hükümranlığı Allah’ındır. Varış O’nadır.
19) Ey Ehli Kitap! “Bize müjdeleyici ve hatırlatıcı gelmedi” dersiniz diye resullerin arasının kesildiği bir dönemde size açıklama yapan bir resulümüz geldi. Böylece size müjdeleyici ve hatırlatıcı gelmiş bulunmaktadır. Allah her şeye kadirdir.
Musa kavminin kırk yıl cezalandırılışı
20) Hani Musa, halkına: “Allah’ın üzerinizdeki nimetini, içinizde nebiler kıldığını, sizi hükümdar kıldığını ve alemlerden kimseye verilmeyeni size verdiğini hatırlayın” demişti.
21) “Ey halkım! Allah’ın sizin için takdir ettiği kutsal yere gidin ve geriye dönmeyin. Yoksa hüsrana uğrayanlardan olursunuz!”
22) (Onlar): “Ey Musa! Orada çetin bir topluluk var. Onlar oradan çıkıncaya kadar biz oraya kesinlikle girmeyiz. Şayet oradan çıkarlarsa, o takdirde mutlaka gireriz” dediler.
23) Korkanlar içinden Allah’ın kendilerine nimet verdiği iki adam: “Onların üzerine kapıdan girin. Oradan girerseniz muhakkak ki sizler galipsiniz. Müminseniz Allah’a tevekkül edin” dediler.
24) (Onlar): “Ey Musa! Onlar orada olduğu sürece bizler oraya kesinlikle giremeyiz. Sen ve Rabbin gidin ve savaşın, biz burada oturacağız” dediler.
25) Musa: “Ey Rabbim! Ben kesinlikle kendimden ve kardeşimden başkasına hükmedemiyorum. Artık bu fasıklar topluluğu ile bizim aramızı ayır” dedi.
26) (Allah): “Muhakkak ki orası onlara kırk sene yasaklanmıştır. Yeryüzünde şaşkın şaşkın dolaşacaklar. Artık sen o fasıklar topluluğuna üzülme” dedi.
Ademoğullarının ilk defa cinayete yanaşmayışı
27) Onlara Adem’in iki oğlunun haberini gerçekle oku. Her ikisi de yakınlaştırıcı birer adak sunmuşlardı. Birinden kabul edilmiş, diğerinden kabul edilmemişti. (Kabul edilmeyen): “Seni öldüreceğim” demişti. (Ötekisi de): “Allah sadece bilinç sahiplerinden kabul eder” demişti:
28) “Sen, beni öldürmek için elini bana uzatacak olsan bile ben seni öldürmek için elimi sana uzatmam. Muhakkak ki ben alemlerin Rabbi Allah’tan korkarım.
29) Ben, benim günahımı ve kendi günahını yüklenip ateş halkından olmanı isterim. Zalimlerin cezası budur.”
30) Derken nefsi onu kardeşini öldürmeye zorladı. Böylece onu öldürdü ve hüsrana uğrayanlardan oldu.
31) Sonra da Allah ona kardeşinin cesedini nasıl gömeceğini göstermek için yeri eşeleyen bir karga gönderdi. “Yazıklar olsun bana! Kardeşimin cesedini gömmekte aciz mi kaldım. Şu karga kadar bile olamadım” diyerek pişman oldu.
İsrailoğullarının cezada aşırıya kaçması
32) Bundan dolayı Kitap’ta İsraioğullarına: “Kim cinayet işlememiş veya yeryüzünde bozgunculuk yapmamış bir nefsi öldürürse bütün insanlığı öldürmüş gibidir ve kim onu yaşatırsa, bütün insanlığı yaşatmış gibi olur” diye yazdık. Andolsun ki onlara resullerimiz delillerle geldiler. Sonrasında onların çoğu yeryüzünde aşırıya kaçtılar:
33) “Allah ve resulü ile harp edenlerin ve yeryüzünde bozgunculuk etmeye çalışanların cezası, öldürülmeleri veya asılmaları veya ellerinin ve ayaklarının çapraz kesilmesi veya bulundukları yerden sürülmeleridir. Bu, onların dünyadaki rezilliğidir ve Ahiret’te de onlar için büyük bir azap vardır.
34) Ancak sizin onlara güç yetirmenizden önce tövbe edenler hariç. Bilin ki Allah bağışlayandır, Merhamet Eden’dir.”
35) Ey iman edenler! Allah hakkında bilinç sahibi olun ve O’na ulaştıracak vesileyi arayın. Onun yolunda cihad edin. Umulur ki mutluluğa erersiniz.
36) Küfürde direnenler yeryüzünde olan her şey ve onunla birlikte bir misli daha onların olsa ve Kıyamet Günü’nün azabına karşılık fidye verecek olsalar, onlardan kabul edilmez. Onlar için acıklı bir azap vardır.
37) Ateşten çıkmak isteseler de ondan çıkacak değillerdir. Onlar için sürekli bir azap vardır.
Halkın malını hırsızlık ve sahtekârlıkla ele geçirenlerin mal varlıklarına el konulması
38) Hırsız erkek ve hırsız kadının yaptıklarına caydırıcı bir örnek olması için Allah’tan bir ceza olarak yollarını bozun. Allah azizdir, hikmet ve hüküm sahibidir.
39) Artık kim zulmünden sonra pişman olursa ve ıslah olursa, Allah pişmanlığını kabul eder. Allah bağışlayandır, Merhamet Eden’dir.
40) Göklerin ve yerin hükümdarlığının Allah’a ait olduğunu bilmiyor musun? Dileyene azap eder, istediğini ve dileyeni de bağışlar. Allah her şeye güç yetirendir.
Ehli Kitap içindeki bazı münafıkların bozguncu kişilikleri
41) Ey resul! Ağızlarıyla “İman ettik” dedikleri halde kalpleriyle iman etmeyenlerin küfürdeki gayretleri seni üzmesin. Yahudilerden bir kısmı var ki yalana kulak veriyor ve seninle hiç karşılaşmamış bir topluluğu dinliyor. Kelimeyi bağlamından tahrif ediyorlar ve: “Size bu verilirse alın, verilmezse sakının” diyorlar. Allah kimin fitneye düşmesini isterse sen Allah’tan o (isteğe) mani olacak kuvvette değilsin. Onlar Allah’ın kalplerini temizlemeyi istemediği kişilerdir. Onlar için dünyada rezillik ve Ahiret’te de büyük bir azap vardır.
42) Onlar yalana kulak verir, yasa dışı yoldan yerler. Eğer sana gelirlerse ister aralarında hüküm ver ister onlardan yüz çevir. Eğer yüz çevirirsen, (bil ki) sana zarar veremezler. Eğer aralarında hüküm vereceksen adaletle hüküm ver. Muhakkak ki Allah adil olanları sever.
Hükmedici olarak Tevrat, İncil ve Kur’an
43) İçinde Allah’ın hükmü olan Tevrat yanlarında olduğu halde nasıl da sana hüküm verdirtip sonra da yüz çeviriyorlar? İşte onlar mümin değiller.
44) Muhakkak ki içinde hidayet ve nur olan Tevrat’ı biz indirdik. Teslim olmuş nebiler Yahudilere onunla hükmediyorlardı. Rabbiyyun ve hahamlar da Allah’ın Kitabı’ndan muhafaza ettikleri ile (hüküm verirler) ve onun üzerine tanık olurlardı. (Onlara): “Artık insanlardan korkmayın, benden korkun ve ayetlerimi az bir pahaya satmayın! Kim Allah’ın indirdiğiyle hükmetmezse kâfirlerden olmuştur” (demiştik).
45) O (Tevrat’ta) onlara, cana can, göze göz, buruna burun, kulağa kulak, dişe diş ve yaralamalara kısas öngörüldü. O halde kim iyilik olarak bağışlarsa artık o (bağışlama) kendi (günahları) için kefaret olur. Kim Allah’ın indirdiğiyle hükmetmezse, işte onlar zalimlerdir.
46) O (nebilerin) izleri üzerine Tevrat’tan önlerinde bulunanı doğrulayıcı olarak Meryemoğlu İsa’yı gönderdik. Ve ona hidayet ve nur olan, Tevrat’tan önlerinde bulunanı doğrulayıcı, bilinç sahiplerine hidayet ve öğüt olarak İncil’i verdik.
47) İncil halkı Allah’ın onda indirdiği ile hükmetsinler. Kim Allah’ın indirdiği ile hükmetmezse, işte onlar fasıklardır.
Ehli Kitap’tan kendi kitaplarındaki hükümleri bile kabul etmeyen topluluklar hakkında
48) Kitap’tan önlerinde bulunanı doğrulayıcı ve onu koruyucu olarak sana Kitab’ı bir gaye ile indirdik. Artık onların aralarında Allah’ın indirdiği ile hükmet ve sana gelen gerçeği bırakıp onların arzularına uyma. Sizden her biriniz için bir kanun ve yöntem belirledik. Eğer Allah isteseydi sizi (hemen) tek bir ümmet yapardı, fakat bu, verdiklerinde sizi sınaması içindir. O halde hayırlarda yarışın. Hepinizin dönüşü Allah’adır. Hakkında ayrılığa düştüğünüz şeyleri size bildirecektir.
49) Onların aralarında Allah’ın indirdiği ile hükmet ve onların arzularına uyma. Allah’ın sana indirdiğinin bir kısmından sakın seni şaşırtmasınlar. Bundan sonra yüz çevirirlerse bil ki Allah, bazı günahlarından dolayı onlara bir musibeti tattırmak istemektedir. Muhakkkak ki insanlardan çoğu fasıktır.
50) Onlar cehalet devrinin hükümlerini mi istiyorlar? Kesin inanan bir kavim için hükmü Allah’tan daha güzel olan kimdir?
51) Ey iman edenler! Yahudi ve Hristiyanları veli edinmeyin. Onların bazıları bazısının velisidir. Sizden kim onları veli edinirse, o onlardandır. Allah zalim kavmi hidayete erdirmez.
52) Kalplerinde hastalık bulunanların: “Bize bir felaket isabet etmesinden korkuyoruz” diyerek onların içinde koşuştuklarını görürsün. Umulur ki Allah, katından bir açılış veya emir getirir de böylece onlar da içlerinde gizledikleri şeye pişman olurlar.
53) O zaman iman edenler: “Sizinle beraber olduklarına dair, var güçleriyle Allah’a yemin edenler bunlar mı?” diyecekler. Onların amelleri boşa gitmiştir. Böylelikle hüsrana uğrayanlar olmuşlardır.
54) Ey iman edenler! Sizden kim dininden dönerse, Allah (onun yerine öyle) bir toplum getirir ki (Allah) onları sever, onlar da O’nu severler. Müminlere karşı alçak gönüllü, kâfirlere karşı ise izzetlidirler. Allah yolunda cihad ederler ve kınayanın kınamasından çekinmezler. İşte bu, Allah’ın lütfudur. Onu istediğine ve dileyene verir. Allah lütfu geniş olandır, bilendir.
55) Sizin veliniz ancak Allah, resulü ve salâti ayakta tutup zekâtı veren ve (Allah’ın emirlerine) boyun eğen müminlerdir.
56) Kim Allah’ı, resulünü ve müminleri veli edinirse, (bilsin ki) Allah’ın yandaşları galip gelenlerdir.
57) Ey iman edenler, sizden önce kendilerine Kitap verilenlerden dininizi alay ve oyun konusu edinenleri ve kâfirleri kendinize veli edinmeyin. Eğer mümin iseniz Allah hakkında bilinç sahibi olun.
58) Salâte çağrıldığınızda onu alay ve oyun konusu edinirler. Bu onların akletmeyen bir toplum olmaları sebebiyledir.
59) De ki: “Ey Ehli Kitap! Sadece Allah’a, bize indirilene ve daha önce indirilene iman ettiğimiz ve sizin çoğunuzun fasık olması sebebiyle mi bize kin duyuyorsunuz?”
Ehli Kitap arasında lanetlenenler
60) De ki: “Allah katında kesinleşmiş bir ceza olarak bundan daha kötüsünü size haber vereyim mi? Allah’ın kendisine lanet ettiği, ona karşı öfke duyduğu ve onlardan maymunlar ve domuzlar yaptığı ve sahte ilah ve inançların kulu olduğu kimselerdir ki, işte bunlar mekanı en kötü olanlar ve doğru yoldan en çok sapanlardır.
61) Onlar size geldiklerinde “İman ettik!” demişlerdi. Hâlbuki küfürle girip yine onunla çıkmışlardı. Allah, gizledikleri şeyi daha iyi bilmektedir.
62) Onlardan çoğunun günahta, düşmanlıkta ve yasa dışı yoldan yemede yarıştığını görürsün. Yapmakta oldukları ne kötüdür!
63) Rabbiyyun ve hahamların, onları günah olan sözlerinden ve yasa dışı yoldan yemelerinden men etmeleri gerekmez miydi? Yapmakta oldukları ne kötüdür!
64) Yahudiler: “Allah’ın eli bağlıdır” dediler. Söylediklerinden dolayı onların elleri bağlandı ve lanetlendiler. Bilakis, O’nun iki eli de açık olup istediği gibi sarf eder. Rabbinden sana indirilen şey, onlardan çoğunun azgınlığını ve küfrünü arttırır. Aralarına Kıyamet Günü’ne kadar sürekli kin ve düşmanlık saldık. Ne zaman savaş için ateş yaksalar Allah onu söndürmüştür. Onlar yeryüzünde bozgunculuk yapmak için çaba sarfederler. Allah bozguncuları sevmez.
65) Eğer Ehli Kitap iman etseler ve bilinç sahibi olsalardı muhakkak ki onların günahlarını örterdik ve onları nimeti bol cennetlere sokardık.
66) Eğer Ehli Kitap, Tevrat’ı, İncil’i ve Rablerinden kendilerine indirileni ayakta tutsalardı üstlerinden ve ayaklarının altından yerlerdi. Onlardan bir kısmı aşırıya kaçmayan bir toplumdur. Fakat çoğunun yaptıkları şey kötüdür.
67) Ey Resul! Sana indirileni tebliğ et. Eğer bunu yapmazsan o (sana indirilenin) elçiliğini yapmamış olursun. Allah seni insanlardan koruyacak. Allah kâfir toplumu hidayete erdirmez.
68) De ki: “Ey Ehli Kitap! Tevrat’ı, İncil’i ve Rabbinizden size indirileni uygulamadıkça (sabit) bir şey üzere değilsiniz.” Sana Rabbinden indirilen onların çoğunun azgınlığını ve küfrünü arttırır. Artık sen kâfir bir kavim için tasalanma.
Erdemli bir hayat sürenler Ahiret’te üzülmeyeceklerdir
69) Muhakkak ki iman edenlerden, Yahudilerden, Sabiîlerden ve Hristiyanlardan kim Allah'a ve Ahiret Günü'ne iman eder ve iyi amellerde bulunursa onlar için korku yoktur ve onlar üzülmeyeceklerdir.
Ehli Kitab’ın hata ettiği hususlar
70) Andolsun ki biz İsrailoğullarından bir misak aldık ve onlara resuller gönderdik. Onlara ne zaman nefislerinin hoşlanmadıkları ile (emreden) bir resul gönderildiyse bir kısmını yalanladılar bir kısmını da zapt ettiler.
71) Ve yaptıklarının bir fitne olmadığını sandılar, kör ve sağır (kesildiler). Sonra Allah onların pişmanlıklarını kabul etti. Sonrasında onlardan birçoğu yine kör ve sağır (kesildi). Allah onların yaptıklarını görmektedir.
72) Andolsun ki “Allah Meryemoğlu Mesih’tir” diyenler kâfir olmuşlardır. Oysa Mesih: “Ey İsrailoğulları! Benim ve sizin Rabbiniz olan Allah’a kul olun! Kim Allah’a ortak koşarsa Allah ona cenneti haram etmiştir ve varacağı yer ateştir. Zalimlerin yardımcısı yoktur” demişti.
73) Andolsun ki “Allah, üçün üçüncüsüdür!” diyenler kâfir olmuşlardır. Oysa bir tek ilahtan başka ilah yoktur. Eğer söylediklerinden vazgeçmezlerse, onlardan küfürde direnenlerine acıklı bir azap dokunacaktır.
74) Hâlâ Allah’a pişmanlıklarını sunup O’ndan bağışlanma dilemiyorlar mı? Allah bağışlayandır, Merhamet Eden’dir.
75) Meryemoğlu Mesih bir resulden başkası değildir. Ondan önce de nice resuller geldi geçti. Ve O’nun annesi dosdoğrudur. İkisi de yemek yerlerdi. Onlara ayetleri nasıl açıkladığımızı gör. Nasıl da uyduruyorlar!
76) De ki: “Allah’ın dışında size ne bir zarar ve ne de fayda vermeye gücü yetmeyenlere mi kul oluyorsunuz?” Allah en iyi işitendir, en iyi bilendir.
77) De ki “Ey Ehli Kitap! Dininizde haksız yere haddi aşmayın ve önceden hem sapmış hem de birçoklarını saptırmış ve (böylece) doğru yoldan kaymış bir toplumun arzularına uymayın.”
78) İsrailoğullarından küfürde direnenler, Davut ve Meryemoğlu İsa’nın diliyle lanetlendiler. Bu, onların isyan etmeleri ve haddi aşmalarındandır.
79) Bu yaptıkları sınır tanımazlıktan birbirlerini men etmezlerdi. Yapmakta oldukları ne kötüydü!
80) Onlardan çoğunun, küfürde direnenleri veli edindiklerini görürsün. Nefislerinin onlara önerdiği şey ne kötüdür. Allah onlara öfkelenmiştir. O (kâfirler) azapta kalıcıdırlar.
81) Eğer Allah’a, nebilerine ve kendilerine indirilene iman etselerdi onları kendilerine veli edinmezlerdi. Fakat onların çoğu fasıktır.
Hristiyanların müminlere olan yakınlığı
82) İman edenlere karşı düşmanlıkta insanların en şiddetlisi olarak Yahudileri ve Allah’a ortak olanları bulursun. Ve o (insanlardan) sevgi bakımından iman edenlere en yakın olarak “Biz Hristiyanız!” diyenleri bulursun. Bu, o (Hristiyanlar) arasında keşişler ve rahiplerin bulunmasından dolayıdır. Onlar büyüklenmezler.
83) Resule indirileni işittikleri zaman gerçeği tanımalarından ötürü gözlerinin yaşardığını görürsün. “Rabbimiz, iman ettik, artık bizi şahitlerle beraber yaz” derler:
84) “Rabbimizin bizi salihler arasına katmasını umup dururken niçin Allah’a ve bize gelen gerçeğe iman etmeyelim?”
85) Böylece Allah, söylediklerine karşılık, onlara içlerinde kalıcı olacakları altlarından ırmaklar akan cennetler verdi. İşte bu, iyilik yapanların ödülüdür.
86) Ayetlerimizi örten ve yalanlayanlara gelince, işte onlar cehennem halkıdır.
İman edenlerin dikkat etmeleri gereken bazı hususlar
87) Ey iman edenler! Allah’ın size helâl kıldığı temiz şeyleri haram etmeyin ve haddi aşmayın. Allah haddi aşanları sevmez.
88) Allah’ın size temiz ve helâl kıldığı rızıklardan yiyin ve kendisine iman ettiğiniz Allah hakkında bilinç sahibi olun.
89) Allah yeminlerinizdeki boş sözlerden ötürü sizi sorumlu tutmaz. Fakat anlaşma yaptığınızdaki yeminlerden sizi sorumlu tutar. Onun kefareti kendi ailenize yedirdiklerinizin ortalamasından on yoksulu yedirmek veya onları giydirmek veya boyundurukta olan birini özgürlüğe kavuşturmaktır. Kim bu (imkânı) bulamazsa üç gün siyam etsin. İşte bu, yeminlerinizi bozduğunuz zaman onların kefaretidir. Yeminlerinizi koruyun. Allah, ayetlerini işte böyle açıklıyor. Umulur ki şükredersiniz.
90) Ey iman edenler! ‘Şarap ve kumar,’ (oyun) taşları ve okları ancak şeytanın işinden bir pisliktir. O halde bundan kaçının. Umulur ki mutluluğa erersiniz.
91) Şeytan, ‘Şarap ve kumar’ ile aranıza düşmanlık ve kin sokmak ve sizi Allah’ı hatırlamaktan ve salâtten alıkoymak ister. Artık vazgeçtiniz mi?
92) Allah’a ve resule itaat edin ve sakının. Eğer yüz çevirirseniz bilin ki resulümüze düşen açıkça bildirmektir.
Allah’ın dinine dahil olup iyi davranışlarda bulunanların bütün geçmiş günahları bağışlanacaktır
93) İman eden ve salih işler yapanlara, bilinçli ve imanlı olmayıp salih işler yapmazken tattıkları (lezzetler) için, sonradan bilinçlenip iman etmeleri ve sonradan bilinçlenip iyilik yapmaları sebebiyle sorumluluk yoktur. Allah iyilik yapanları sever.
İhramda iken avlanma yasağı
94) Ey iman edenler! Allah sizi, ellerinizin ve mızraklarınızın erişeceği bir avlanma ile dener ki bu şekilde Allah, hiç beklenmediğinde kimin kendisinden sakındığını belli etsin. O halde kim haddi aşarsa bundan sonra onun için acıklı bir azap vardır.
95) Ey iman edenler! İhramda iken av hayvanı öldürmeyin. Sizden kim onu bilerek öldürürse, cezası, aranızdan iki adil kişinin o hayvanın öldürülmesine bedel olarak hükmedeceği bir hediyeyi Kabe’ye göndermesi veya yoksullara vermesi ya da buna denk bir siyam etmesidir ki işlediğinin vebalini tatsın. Allah geçmiştekileri affetti. Kim tekrarlarsa Allah ondan öç alır. Allah azizdir, öç alıcıdır.
96) Deniz avı ve onun yiyeceğinden geçim amaçlı rızıklanmanız size ve yeryüzünde yolculuk yapanlara helâl kılındı. Kara avı ihramda olduğunuz sürece size haram kılınmıştır. O’na doğru varıp toplanacağınız Allah hakkında bilinç sahibi olun.
97) Allah, Harem Beyt olan Kabe’yi, Harem Şehri, hediyeleri ve kilitleri, insanlar için ayağa kalkış sebebi kıldı. İşte bu, göklerde ve yerde olan her şeyi bilen Allah’ı bilmeniz içindir. Allah her şeyi bilir.
98) Allah’ın cezasının şiddetli olduğunu ve Allah’ın bağışlayıcı ve Merhamet Eden olduğunu bilin!
99) Resulün üzerine düşen bildirmekten başka bir şey değildir. Allah, açığa vurduklarınızı ve gizlediklerinizi bilir.
İnsanlar için pis olan gıdaların etrafta yaygın olarak tüketilmesi onların iyi olduğu anlamına gelmez
100) De ki: “Pis olan şeylerin bolluğu senin hoşuna gitse bile pis şeyler ve temiz şeyler bir değildir. Ey akıl sahipleri, Allah hakkında bilinç sahibi olun. Umulur ki kurtuluşa erersiniz.
101) Ey iman edenler, size (sonradan) açıklandığında size kötülük yaptıracak şeyler hakkında soruşturmayın. Kur’an indirilirken ondan sorarsanız size açıklanır. Allah onu affetti. Allah bağışlayıcıdır, yumuşak muamele edendir.
102) Sizden önceki bir toplum da o(nları) sormuştu. Sonrasında onu örttüler.
103) Allah, bahire, saibe, vasile ve ham’dan bir şey belirlememiştir. Fakat küfürde direnenler yalan yere Allah’a iftira ediyorlar. Onların çoğu akletmezler.
104) Onlara “Allah’ın indirdiğine ve resule gelin!” dendiğinde “Atalarımızı üzerinde bulduğumuz yol bize yeter!” derler. Ya onların ataları bir şey bilmeyen ve hidayet üzere olmayan kimseler olsalar da mı?
105) Ey iman edenler, siz kendinizden sorumlusunuz. Siz hidayetteyseniz; sapan kişi size zarar veremez. Hepinizin dönüşü Allah’adır. O, yaptıklarınızı size haber verecektir.
Vasiyet şahitliği hakkında
106) Ey iman edenler! Sizden birinize ölüm hali geldiği zaman aranızdan adalet sahibi iki kişi vasiyete şahitlik etsin. Yeryüzünde yolculuktayken size ölüm musibeti isabet ederse sizden olmayan iki kişiyi şahit tutun. Eğer şüphelenirseniz salâtten sonra (herkesin önünde) Allah’ı şahit tutarak: “Akrabamız bile olsa yeminimizi bir ücret karşılığı satmayacağız ve Allah’ın şahitliğini gizlemeyeceğiz. Aksi takdirde biz günahkârlardan oluruz” diye yemin ettirin.
107) Eğer o ikisinin bir günahı gerçekleştirmek istedikleri anlaşılırsa, onlar üzerine daha layık görülen iki kişi onların yerine geçer ve: “Bizim şahitliğimiz onların şahitliğinden daha doğrudur ve biz haddi aşmadık. Aksi takdirde biz mutlaka zalimlerden oluruz” diyerek yemin ederler.
108) Bu, gerektiği gibi şahitlik yapmaları veya yeminlerinden sonra yeminlerin (Ahiret’te) reddedilmesinden korkmaları için daha uygundur. Allah hakkında bilinçli olun ve dinleyin. Allah, fasıklar kavmini hidayete erdirmez.
Ahiret’te Allah’ın İsa Mesih ve diğer resullerle yapacağı diyalogdan bir kesit
109) Allah’ın resulleri toplayıp da onlara “Size nasıl icabet edildi?” dediği gün (onlar): “Onun hakkında bilgimiz yok. Sen bilinemeyenleri en iyi bilensin” derler.
110) O zaman Allah şöyle diyecek: “Ey Meryemoğlu İsa! Senin ve annenin üzerindeki nimetimi hatırla. Seni Kutsal Ruh ile destekledim. Beşikte ve yetişkin olarak insanlarla konuşuyordun. Sana Kitab’ı, hikmeti, Tevrat’ı ve İncil’i öğrettim. Ve çamurdan bir kuş taslağı yapıyordun ve ona üflediğinde benim iznimle kuş oluyordu. Benim iznimle körü ve cüzzamlıyı iyileştiriyordun. Benim iznimle ölüleri diriltiyordun. Açık deliller getirdiğinde ise İsrailoğullarını senden savdım. O zaman onlardan küfürde direnenler ‘Bu apaçık bir sihirdir’ dediler.
111) Ve havarilere: ‘Bana ve resulüme iman edin’ diye vahyettiğim zaman, onlar: ‘İman ettik, teslim olduğumuza şahit ol’ dediler.”
112) Havariler: “Ey Meryemoğlu İsa! Rabbin gökten bize bir maide indirebilir mi?” demişlerdi. (İsa’da): “Eğer müminseniz Allah hakkında bilinç sahibi olun” demişti.
113) (Havariler): “İstiyoruz ki ondan yiyelim, kalplerimiz tatmin olsun. Senin bize doğru söylediğini bilelim ve o (doğrunun) üzerine şahitlerden olalım” dediler.
114) Meryemoğlu İsa: “Rabbimiz Allah, üzerimize gökten bir maide indir ki bizim için, öncemiz ve sonramız için bir dönüş ve katından bir delil olsun. Bizi rızıklandır. Sen rızık verenlerin en hayırlısısın” dedi.
115) Allah da: “Muhakkak ki Ben onu, sizin üzerinize indirmekteyim. Artık sizden kim tanımazdan gelirse ben onu alemlerden kimseyi azaplandırmadığım bir azapla azaplandırırım” dedi.
116) Ve Allah İsa’ya: “Ey Meryemoğlu İsa! İnsanlara sen mi ‘Beni ve annemi Allah’tan başka iki ilah edinin’ dedin?” dediğinde (İsa): “Sen münezzehsin! Hakkımda gerçek olmayan bir şeyi söylemem mümkün değildir. Eğer ben bunu söylemiş olsaydım muhakkak ki sen onu bilirdin. Sen benim benliğimde olanı bilirsin, ben senin benliğinde olanı bilemem. Sen, bilinemeyenleri en iyi bilensin” dedi:
117) “Ben onlara bana emrettiğinden başka bir şey söylemedim: ‘Benim Rabbim ve Rabbiniz olan Allah’a kulluk edin!’ Ve ben aralarında iken onlar için şehit oldum. Sen beni vefat ettirince de sen onlar üzerine gözetleyici oldun. Sen her şeye şahitsin.
118) Eğer onlara azap edecek olursan, muhakkak ki onlar senin kullarındır. Eğer onları bağışlayacak olursan, sen azizsin, hikmet ve hüküm sahibisin.”
119) Allah: “Bu, doğru sözlülere doğruluklarının fayda vereceği gündür. Onlara, altından
ırmaklar akan içinde ebedî kalacakları cennetler vardır" diyecektir. Allah onlardan razı olmuş, onlar da O'ndan razı olmuşlardır. İşte bu en büyük başarıdır.
120) Göklerin, yerin ve onlarda bulunanların hükümdarlığı Allah’a aittir. O, her şeye güç yetirendi
Copyright © 2021- ESHATOLOJİK Kur'an ÇEVİRİSİ / AÇIKLAMALI KUR'AN TERCÜMESİ - TÜM HAKLARI SAKLIDIR
We use cookies to analyze website traffic and optimize your website experience. By accepting our use of cookies, your data will be aggregated with all other user data.