Karşılıksız Gözeten, Merhamet Eden Allah’ın adıyla,
Allah, halis kullarına selam gönderiyor
1) Andolsun saflar halinde dizilenlere,
2) Kötülükleri engelleyenlere,
3) Hatırlatma’yı okuyanlara.
4) Sizin ilahınız muhakkak ki birdir.
5) Göklerin, yerin ve ikisi arasındakilerin Rabbidir; doğuların da Rabbidir.
Gaybdan bilgi çalmak isteyen büyücüler
6) Biz yakın göğü yıldızlarla süsledik.
7) Ve her türlü inatçı şeytandan (onu) koruduk.
8) Yüce meclisi dinleyemezler. Her yandan indirilirler.
9) Kovulurlar. Onlar için sürekli bir azap vardır.
10) Ancak bir kapıp-kaçan müstesna. Onu da delici bir ateş izler.
11) O halde onlara: “Yaratılış bakımından onlar mı daha çetin bizim yarattıklarımız mı?” diye sor. Onları yapışkan bir balçıktan yarattık.
12) Hayır, sen hayretle karşıladın, onlar da alaya aldı.
13) Kendilerine öğüt verildiğinde öğüt almazlar.
14) Bir delil gördüklerinde de alaya alırlar.
15) Ve: “Bu, ancak apaçık bir sihirdir” derler:
16) “Biz öldüğümüzde, toprak ve kemik haline geldiğimizde mi diriltileceğiz?
17) Veya önceki atalarımız da mı?
18) De ki: “Evet. Boyun bükmüş olarak.”
19) Tek bir emirden ibarettir. O zaman bakarlar.
Suçluların Ahiret’teki hâlleri
20) Ve: “Yazıklar olsun bize! İşte bu, Din Günü!” derler.
21) İşte bu, yalanlamış olduğunuz Ayırım Günü’dür.
22) “Zalimleri, eşlerini ve kulluk etmek olduklarını toplayın
23) Allah’ın dışında. Onları cehennemin yoluna yöneltin.
24) Ve durdurun onları. Sorguya çekilecekler.
25) “Size ne oldu ki birbirinizle yardımlaşmıyorsunuz?”
26) Hayır, onlar bugün teslim olmuşlardır.
27) Kimisi diğerine döner ve birbirlerine sorarlar.
28) “Muhakkak ki siz bize sağdan geliyordunuz” derler.
29) (Diğerleri): “Hayır, zaten siz mümin kişiler değildiniz” derler:
30) “Bizim sizin üzerinizde bir yetkimiz yoktu. Bilakis, siz azgın bir topluluktunuz.
31) Artık Rabbimizin sözü üzerimize hak oldu. Muhakkak ki (azabı) tadacağız.
32) Sizi saptırdık. Muhakkak ki biz de sapmıştık.”
33) Böylece o gün azapta ortaktırlar.
34) İşte suçlulara muhakkak ki böyle yaparız.
35) Çünkü onlara: “Allah’tan başka ilah yoktur” denildiğinde büyüklenirlerdi.
36) “Biz delirmiş bir şair için ilahlarımızı terk mi edeceğiz?” derlerdi.
37) “Bilakis, o, hakkı getirmiş, elçileri de doğrulamıştı.
38) Siz muhakkak ki acıklı azabı tadacaksınız.
39) Yapmış olduklarınızdan başkasıyla cezalandırılmayacaksınız.
Allah’ın samimi kullarının Ahiret’teki hâli
40) Allah’ın samimi kulları müstesna.
41) Onlar için bilinen bir rızık vardır.
42) Çeşitli meyvelerle ağırlanırlar.
43) Nimet cennetlerinde.
44) Karşılıklı sevinç üzere (otururlar).
45) Kaynaklarından (doldurulmuş) kadehler önlerinde dolaştırılır.
46) Bembeyaz, içenlere lezzet verir.
47) Onda ne baş ağrısı, ne de sarhoşluk vardır.
48) Yanlarında bakışlarını koruyan yaşıtlar vardır.
49) (Onlar) korunmuş yumurta gibidirler.
50) Kimisi diğerine döner ve birbirlerine sorarlar.
51) Bir sözcü: “Benim bir yakınım vardı” der:
52) “(Bana): ‘Sen gerçekten doğrulayanlardansın öyle mi?’ derdi:
53) ‘Biz toprak ve kemik olmuşken mi sorgulanacağız?’”
54) (Sözcü, kendisini dinlemekte olanlara): “Siz (onun ne durumda olduğunu) görmek (ister misiniz?” der.
55) Bunun üzerine ona baktı ve onu cehennemin ortasında gördü.
56) “Allah’a yemin olsun ki neredeyse beni de perişan edecektin” dedi:
57) “Eğer Rabbimin nimeti olmasaydı, ben de hazır bulundurulanlardan olurdum.”
58) “Nasıl, biz ölecekler değil miymişiz?
59) İlk ölümümüzden başka azaba da uğratılmayacakmışız.”
60) İşte muhakkak ki bu büyük bir başarıdır.
61) Çalışanlar da bunun benzeri için çalışmalıdır.
Cehennemdeki bereketsizlik
62) Bu şekilde ağırlanmak mı yoksa zakkum ağacı mı daha hayırlıdır?
63) Muhakkak ki biz onu zalimler için bir fitne vesilesi kıldık.
64) O, cehennemin dibinde çıkan bir ağaçtır.
65) Tomurcukları şeytanların başları gibidir.
66) Onlar elbette ki ondan yiyecekler ve içlerini ondan dolduracaklar.
67) Sonra bunun üzerine onlar için kaynar sudan bir karışım vardır.
68) Sonra dönüş yerleri elbette cehennemdir.
Atalarının yaptıklarını sorgulamayıp onların peşinden körü körüne gidenler
69) Muhakkak ki onlar atalarını sapmış halde buldular.
70) Onların izlerinde acele ettiler.
71) Andolsun ki onlardan önce, evvelkilerin de çoğu sapmıştı.
72) Ve andolsun ki onlara uyarıcılar göndermiştik.
73) Uyarılanların akıbetlerine bir bak.
74) Allah’ın samimi kulları müstesna.
Nuh’a uyanların kurtarılması
75) Andolsun ki Nuh bize seslenmişti de ne güzel icabet etmiştik.
76) Ve onu ve yakınlarını büyük bir sıkıntıdan kurtarmıştık.
77) Onun soyunu baki kıldık.
78) Ve sonrakiler için ona bir (nam) bıraktık.
79) Alemler içinde Nuh’a selam olsun.
80) İyilik yapanları işte böyle ödüllendiririz.
81) Muhakkak ki o, bizim mümin kullarımızdandı.
82) Sonra diğerlerini (suda) boğduk.
İbrahim de halkını uyarmıştı
83) İbrahim de onun fırkasındandı.
84) Hani Rabbine selim bir kalple gelmişti.
85) Hani babasına ve kavmine: “Neye kulluk ediyorsunuz?” demişti:
86) “Allah’ın dışında uydurma ilahlar mı istiyorsunuz?
87) Alemlerin Rabbini ne zannediyorsunuz?”
88) Bunun üzerine yıldızlara nazar etti.
89) “Ben hastayım” dedi.
90) Derken arkalarını dönüp ondan uzaklaştılar.
91) Bunun üzerine onların ilahlarına sokulup: “Hani yemiyor musunuz?” dedi:
92) “Size ne oluyor da konuşmuyorsunuz?”
93) Derken yanlarına gelip sağ eliyle onlara vurdu.
94) Bunun üzerine koşarak ona döndüler.
95) “Yontmakta olduğunuz şeylere mi kulluk ediyorsunuz?” dedi:
96) “(Hâlbuki) sizi de, yapmakta olduğunuz şeyleri de yaratan Allah’tır.”
97) (Onlar): “Onun için bir yapı bina edin de atın onu ateşe!” dediler.
98) Böylece ona bir tuzak kurdular. Biz de onları aşağılıklar kıldık.
99) (İbrahim ise): “Ben Rabbime gidiyorum, O bana yol gösterir” dedi.
İsmail’le müjdelenen İbrahim ve onu Allah yoluna feda etmesi
100) (Bir gün İbrahim): “Rabbim, bana salihlerden (bir oğul) bağışla” (demişti).
101) Derken onu yumuşak huylu bir oğulla müjdeledik.
102) Böylece onunla beraber çalışacak olgunluğa eriştiğinde: “Ey oğulcuğum! Muhakkak ki ben seni feda ettiğimi düşlüyorum. Buna nazar et, bunda senin görüşün nedir? Ey babacığım! Sen emrolunduğunu yap. Beni Allah'ın izniyle sabredenlerden bulacaksın.”
103) Böylelikle ikisi de selamlaştıktan sonra onu yüzüstü bıraktı.
104) Ve biz ona "Ey İbrahim!" diye seslendik.
105) "Sen o rüyaya sadık kaldın. Muhakkak ki biz, iyilik yapanları işte böyle ödüllendiririz.
106) Muhakkak ki bu apaçık bir imtihandı”
107) Bu büyük fedakârlığına karşı ona bir bedel verdik.
108) Ve sonradan gelenlere bunun anısını bıraktık.
109) İbrahim’e selam olsun.
110) İyilik yapanları işte böyle ödüllendiririz.
111) Muhakkak ki o, bizim mümin kullarımızdandı.
İbrahim’e İshak’ın bağışlanması
112) Ve onu, salihlerden bir nebi olarak İshak ile müjdeledik.
113) Ona da İshak’a da bereketler verdik. Onların soyundan iyilik yapanlar da var, nefsine açıkça zulmedenler de.
Musa ve Harun da Allah’ın elçilerindendi
114) Andolsun ki Musa ve Harun’a da nimetler verdik.
115) İkisini ve kavimlerini büyük bir sıkıntıdan kurtardık.
116) Ve onlara yardım ettik. Böylece galip gelenler oldular.
117) Ve ikisine de apaçık anlaşılan Kitab’ı verdik.
118) Onları dosdoğru yola ilettik.
119) Ve sonradan gelenlere onların anısını bıraktık.
120) Musa ve Harun’a selam olsun.
121) İyilik yapanları işte böyle ödüllendiririz.
122) Muhakkak ki onlar, bizim mümin kullarımızdandı.
İlyas’ın Baal adında bir puta tapan halkı uyarışı
123) Ve muhakkak ki İlyas da elçilerdendi.
124) Hani kavmine: “Bilinçlenmez misiniz?” demişti:
125) “En güzel yaratanı bırakıp Baal’e mi yalvarırsınız?
126) Allah sizin ve evvelki atalarınızın Rabbidir.”
127) Nihayet onu yalanladılar. Bundan dolayı hazır bulundurulacaklar.
128) Allah’ın samimi kulları müstesna.
129) Ve sonradan gelenlere bunun anısını bıraktık.
130) İlyas’a selam olsun.
131) İyilik yapanları işte böyle ödüllendiririz.
132) Muhakkak ki o, bizim mümin kullarımızdandı.
Lut’a tabi olanlar da kurtarıldı
133) Ve muhakkak ki Lut da elçilerdendi.
134) Hani biz onu ve bütün ailesini topluca kurtarmıştık.
135) Geride kalanlardan olan yaşlı bir kadın hariç...
136) Sonra diğerlerini yerle bir ettik.
137) Muhakkak ki sabahları onların yanından geçmektesiniz.
138) Ve akşamları. Hâlâ akletmez misiniz?
Yunus’un peygamberliği
139) Muhakkak ki Yunus da elçilerdendi.
140) Hani dolu bir gemiye kaçmıştı.
141) Nihayetinde kuraya katılmış ve kaybedenlerden olmuştu.
142) Kendisini kınarken balık onu yutuvermişti.
143) Eğer (Allah’ı) tesbih edenlerden olmasaydı
144) (insanların) diriltilecekleri güne kadar onun içinde kalırdı.
145) Derken onu hasta bir hâlde, çıplak bir yere attık.
146) Ve onun için orada geniş yapraklı bir ağaç bitirdik.
147) Ve onu yüz bin veya daha fazla olan (bir topluluğa) gönderdik.
148) Bunun üzerine iman ettiler, biz de onları belli bir süreye kadar geçindirdik.
Muhammed peygamberin büyücüleri uyarışı
149) Haydi onlara sor: “Kızlar Rabbinin, oğullar onların mı?”
150) Yoksa biz melekleri dişi olarak yarattık da onlar şahit mi?
151) İyi bilin ki onlar, uydurdukları (yalandan dolayı) derler ki:
152) “Allah doğurdu!” (Fakat) onlar elbette ki yalancıdırlar.
153) Erkeklere (nazaran) kızları mı tercih etti?
154) Size ne oluyor, nasıl hükmediyorsunuz?
155) Hâla öğüt almaz mısınız?
156) Yoksa apaçık bir deliliniz mi var?
157) Eğer doğru sözlülerseniz getirin kitabınızı!
158) (Bir de) O’nunla cinler arasında soy (bağı) kıldılar. (Hâlbuki) cinler (bile) onların kesinlikle hazır bulundurulacaklarını bilmişlerdir.
159) Allah, onların yakıştırmalarından münezzehtir.
160) Allah’ın samimi kulları müstesna.
161) Artık siz ve kulluk ettikleriniz
162) O’na karşı (kimseyi) fitneye sürükleyemezseniz.
163) Ancak cehennemde yanacaklar hariç.
Melekler ancak Allah’ın hizmetçileridir
164) (Melekler ise): “Bizden hiçbir (fert) yoktur ki onun için bilinmiş bir mevkî olmasın.
165) Ve biz, elbette saf halinde dizilenleriz.
166) Ve biz, elbette tesbih edenleriz” (derler).
Muhammed’e büyücülere tebliğden vazgeçmesi emrediliyor
167) O (büyücüler her ne kadar yalandan şöyle) deseler de:
168) “Eğer yanımızda öncekilerden bir öğüt olsaydı
169) biz Allah’ın samimi kullarından olurduk,”
170) (öğüt gelince) onu görmezden geldiler. Yakında bilecekler.
171) Andolsun ki gönderilen kullarımıza (şu) sözümüz geçmiştir:
172) “Muhakkak ki onlara yardım edilecektir
173) ve elbetteki galip gelecek olanlar bizim ordumuzdur.”
174) Artık sen bir süreye kadar onlardan yüz çevir
175) ve onları seyret. Yakında görecekler.
176) Azabımızın acele gelmesini mi istiyorlar?
177) (Fakat azap) onların sahasına inince (bu konuda) uyarılmışların sabahı ne kötü olur!
178) Sen bir süreye kadar onlardan yüz çevir
179) ve onları seyret. Yakında görecekler.
180) İzzet sahibi olan Rabbin, onların yakıştırmalarından münezzehtir.
181) Gönderilmiş (elçilere) selam olsun.
182) Hamd alemlerin Rabbinedir.
Karşılıksız Gözeten, Merhamet Eden Allah’ın adıyla,
Müşriklerin Kur’an’ı kabul etmeme bahaneleri
1) Ṣad. Zikir sahibi Kur’an’a andolsun.
2) Gerçek şu ki, küfürde direnenler kibir ve ayrılık içindeler.
3) Kendilerinden önce nice nesilleri helak ettik. Kurtuluş zamanı değilken nasıl da feryat ettiler!
4) İçlerinden kendilerine bir uyarıcı gelmesini hayretle karşıladılar ve (o) kâfirler: “Bu, yalancı bir sihirbazdır” dediler:
5) “İlahları tek ilah mı yaptı? Gerçekten bu çok tuhaf.”
6) Onlardan önde gelenler: “Yürüyün, ilahlarınıza bağlılıkta sabırlı olun. (Sizden) istenen şey işte budur!” diye atıldılar:
7) “Biz böyle bir şeyi başka bir inanç ve hayat tarzında işitmedik. Muhakkak ki bu ancak bir uydurma!
8) Zikir aramızda ona mı indirildi?” Hayır, onlar (aslında) benim hatırlatmama karşı şüphe içindeler. Gerçek şu ki, onlar daha azabı tatmadılar.
9) Yoksa izzet ve bahşetmesi bol Rabbinin rahmet hazineleri onların yanında mı?
10) Yoksa göklerin, yerin ve ikisinin arasındakilerin hükümranlığı onlara mı ait? Öyleyse sebeplerini (bulsunlar da göğe) çıksınlar.
Allah önceden de peygamberlerin yalanlandığını hatırlatıyor
11) Onlar ancak bölük bölük yenilmiş bir ordudur.
12) Onlardan önce Nuh halkı, Ad (halkı) ve piramitler sahibi Firavun’da yalanlamıştı.
13) Semud (halkı), Lut kavmi ve Eyke halkı da. Onlar (çeşitli) gruplardı.
14) Muhakkak ki elçileri yalanladılar, bunun üzerine sonlarını hakettiler.
15) Onlar, gecikmesi olmayan tek bir patlamadan başkasını gözetlemiyorlar.
16) (Adeta): “Rabbimiz, Hesap Günü gelmeden payımızı çabuk ver” diyorlar.
Allah, Davut peygambere hakimiyet bahşetmişti
17) Sen onların söylediklerine sabret ve güç sahibi olan kulumuz Davut’u hatırla. O, (Allah’a) yönelen biriydi.
18) Muhakkak ki biz dağları (ona) boyun eğdirdik. Onunla birlikte akşam-sabah (Allah’ı) tesbih ederlerdi.
19) Toplanmış kuşları da. Hepsi ona yönelirlerdi.
20) Saltanatını kuvvetlendirdik. Ona hikmet ve üstün bir hitap (kabiliyeti) de verdik.
21) Sana o çekişenlerin haberi geldi mi? Hani mihraba tırmanmışlardı.
22) Davut’a varınca onlardan korkmuştu da onlar: “Korkma, biz iki davacıyız. Birimiz ötekine haksızlık etti. Şu halde sen aramızda adaletle hükmet, haksızlık yapma ve bizi yolun ortasına ilet” dediler.
23) “Bu benim kardeşimdir. Onun doksan dokuz koyunu ve benim de bir koyunum var. Böyleyken “Onu bana ver!” dedi ve konuşmada bana üstün geldi.
24) (Davut): “Andolsun ki senin koyununu kendi koyunlarına (katmayı) istemekle sana zulmetmiş. Muhakkak ki ortakların çoğu birbirine eziyet eder; iman eden ve salih işler yapanlar müstesna. (Fakat) bunlar pek azdır” dedi. (Sonrasında) Davut kendisini imtihan ettiğimizi sandı ve boyun eğip kapanarak Rabbinden bağışlanma diledi.
25) Böylece onun bu (davranışını) bağışladık. Muhakkak ki onun, katımızda bir yakınlığı ve varılacak güzel bir makamı vardır.
26) “Ey Davut, seni yeryüzünde halife kıldık, o halde insanlar arasında hak ile hükmet. Hevese uyma, yoksa seni Allah yolundan saptırır. Allah yolundan sapanlara, hesap gününü unutmalarından ötürü şiddetli bir azap vardır.”
27) Biz göğü, yeri ve ikisinin arasındakileri batıl olarak yaratmadık. Bu, küfürde direnenlerin zannıdır. Küfürde direnenlere (girecekleri) ateşten dolayı yazıklar olsun.
28) Yoksa iman eden ve salih işler yapanları yeryüzünde bozgunculuk yapanlarla (bir) mi tutacağız? Ya da bilinç sahiplerini yoldan çıkanlarla mı (bir) tutacağız?
29) Sana indirdiğimiz bu kitap mübarektir; akıl sahipleri ayetlerini incelesinler ve öğüt alsınlar.
Süleyman’a da saltanat bahşedilmişti
30) Davut’a Süleyman’ı bağışladık. Ne güzel bir kuldu! (Daima Allah’a) yönelirdi.
31) Hani bir akşam üstü ona çalımlı atlar sunulmuştu.
32) (Süleyman): “Ben, hayır sevgisini Rabbimi anmamdan dolayı benimsedim” dedi. (Atlar) perdenin (arkasına) götürüldüğünde,
33) “Onları bana geri getirin” dedi. Ardından bacaklarını ve boyunlarını sıvazlamaya başladı.
34) Andolsun ki Süleyman’ı sınadık. Ve hükümranlığına bencillik saldık. Sonra (Rabbine) yöneldi.
35) “Rabbim, beni bağışla. Bana benden sonra kimsenin ulaşamayacağı bir yönetim bağışla. Muhakkak ki sen bahşedensin” dedi.
36) Bunun üzerine rüzgârı ona boyun eğdirdik. Emriyle istediği yere hafif hafif akardı.
37) Ve şeytanlardan bina ustalarını ve dalgıçları da.
38) Ve zincirlerle birbirine bağlanmış diğerlerini de.
39) İşte bu bizim lütfumuzdur. Artık sen hesaplamaksızın ister ver, ister tut.
40) Şüphesiz katımızda bir yakınlığı ve varılacak güzel bir yeri vardır onun.
Eyüp peygamber hastalıkla sınanmıştı
41) Kulumuz Eyüp’ü de an. Hani Rabbine: “Şeytan bana bir yorgunluk ve azap dokundurdu” diye seslenmişti.
42) (Biz de ona) “(Haydi) yola çık! İşte yıkanacak ve içilecek serin (su)” (diye vahyetmiştik).
43) Ona tarafımızdan bir rahmet ve akıl sahiplerine bir hatırlatma olmak üzere ailesini ve onlarla birlikte bir o kadarını bağışladık.
44) “Karışıklığa hükmet, onu dağıt. Günaha girme.” Gerçekten onu sabırlı bulduk. Ne güzel bir kuldu! (Daima Allah’a) yönelirdi.
45) Kuvvet ve basiret sahibi kullarımız İbrahim’i, İshak’ı ve Yakup’u da hatırla.
46) Muhakkak ki onları samimiyetle (Ahiret) yurdunu andıkları için dupduru kıldık.
47) Ve muhakkak ki onlar bizim katımızda, hayırlılardan seçilmiş kimselerdi.
48) İsmail’i, İshak’ı ve Zülkifl’i de hatırla. Hepsi hayırlılardandı.
Kur’an müminleri cennete davet eden bir hatırlatmadır
49) Bu bir hatırlatmadır. Bilinç sahipleri için güzel bir gelecek
50) ve kapıları kendilerine açılmış Adn cennetleri (vardır).
51) Orada yaslanmış halde pek çok meyve ve içecek isterler.
52) Yanlarında bakışlarını koruyan yaşıtlar vardır.
53) Hesap günü için size vaadedilen budur.
54) Bu, tükenmesi olmayan rızkımızdır.
Azgınlar için ölüm ötesi hayatta cehennem azabı vardır
55) Bu böyledir... Ve muhakkak ki azgınlar için ise kötü bir gelecek vardır:
56) Cehennem! Oraya ulaştırılacaklar. Ne kötü bir döşektir!
57) Bu böyledir... Tatsınlar onu! Kaynar su ve irin.
58) Onun şeklinden başka benzerleri de vardır.
59) (Azgınların elebaşlarına): “Bunlar sizinle beraber (cehenneme) atılan bir güruh” (denir). (Elebaşları da kendilerine uyan azgınlara): “Onlar hoş gelmediler. Muhakkak ki onlar ateşte yanacaklar” (diye seslenir).
60) (Onlar da elebaşlarına): “Bilakis! (Asıl) siz hoş gelmediniz. Bu (azabı) bize siz sundunuz. Ne kötü bir yer!” (derler).
61) (Sonra): “Ey Rabbimiz!” derler: “Kim bunu bize sunduysa onun ateşteki azabını bir kat daha arttır”
62) Ve derler: “Bize ne oluyor ki kendilerini kötülerden saydığımız kişileri göremiyoruz.”
63) Onları alay konusu edinirdik. Yoksa onlardan gözler mi kaydı?
64) İşte ateş ehlinin bu (şekilde birbirleriyle) tartışması muhakkak ki haktır.
Peygamber sadece bir uyarıcıdır
65) De ki: “Ben ancak bir uyarıcıyım. Tek ve egemen olan Allah’tan başka ilah yoktur.
66) Göklerin, yerin ve ikisi arasındakilerin Rabbidir, azizdir ve bağışlayandır.
67) De ki: “Bu, büyük bir haberdir.
68) Siz ise ondan yüz çeviriyorsunuz.
69) Yüce meclis tartışırken benim (haklarında) bir bilgim yoktu.
70) Bana ancak apaçık bir uyarıcı olduğum vahyolunmakta.”
İblis kibrinden dolayı bile bile kâfirlerden olmuştu
71) Hani Rabbin meleklere: “Ben balçıktan bir beşer yaratacağım” demişti:
72) “Onu düzenleyip, ona ruhumdan üflediğim zaman ona hürmet edin!”
73) Bunun üzerine bütün melekler topluca hürmet ettiler,
74) İblis hariç. Büyüklendi ve kâfirlerden oldu.
75) (Allah): “Ey İblis! Kendi ellerimle yarattığıma hürmet etmekten seni alıkoyan nedir? Büyüklük mü (tasladın) yoksa üstünlerden mi oldun?” dedi.
76) (İblis): “Ben ondan daha hayırlıyım. Beni ateşten yarattın, onu ise balçıktan yarattın” dedi.
77) (Allah): “Çık oradan. Artık sen kovuldun!” dedi:
78) “Ve muhakkak ki Din Günü’ne kadar lanet senin üzerinedir.”
79) (İblis): “Rabbim, öyleyse diriltilecekleri güne kadar beni beklet!” dedi.
80) (Allah): “O halde sen bekletilenlerdensin” dedi:
81) “Bilinen vaktin gününe kadar.”
82) (İblis): “Rabbim, izzetine andolsun ki ben onların tümünü mutlaka azdıracağım” dedi.
83) “Onlardan samimi olan kulların müstesna.”
84) (Allah): “Bu, gerçektir, ben de gerçeği söylüyorum” dedi:
85) “Andolsun ki cehennemi senden ve onlardan sana uyanların tümüyle dolduracağım.”
Peygamber, misyonu adına hiçbir ücret istemediğini ilan ediyor
86) De ki: “Buna karşılık sizden bir ücret istemiyorum, kendiliğimden yükümlülük de getirmiyorum.
87) Muhakkak ki bu, alemler için bir hatırlatmadır.
88) Andolsun ki bir süre sonra onun haberini öğreneceksiniz.”
Copyright © 2021- ESHATOLOJİK Kur'an ÇEVİRİSİ / AÇIKLAMALI KUR'AN TERCÜMESİ - TÜM HAKLARI SAKLIDIR
We use cookies to analyze website traffic and optimize your website experience. By accepting our use of cookies, your data will be aggregated with all other user data.