Karşılıksız Gözeten, Merhamet Eden Allah’ın adıyla,
Yenilgiden sonra Bizan’ın Pers İmparatorluğuna karşı zaferinin haberi
1) Elif, Lâm, Mim.
2) Rumlar yenildiler.
3) Bölgeye yakın bir yerde. Onlar yenilgilerinden sonra galip gelecekler.
4) Birkaç yıl içinde. Bundan önce de sonra da emir Allah’ındır. O gün iman edenler sevinecekler.
5) Allah’ın yardımıyla. İstediğine ve dileyene yardım eder. O, azizdir, Merhamet Eden’dir.
6) (Bu), Allah’ın vaadidir. Allah vaadine ihtilaf etmez. Fakat insanların çoğu bilmezler.
İnsanların çoğu hakikatten gafildir
7) Onlar dünya hayatının (sadece) dış yüzünü bilirler, Ahiret’ten ise gafildirler.
8) Kendi içlerinde Allah’ın gökleri, yeri ve onların arasındakileri bir gaye ile belirli bir süreye kadar yarattığını hiç düşünmezler mi? Muhakkak ki insanların çoğu Rablerine kavuşmayı tanımazdan gelirler.
9) Onlar yeryüzünde dolaşıp kendilerinden öncekilerin akıbetleri nasıl olmuş görmediler mi? Onlar kendilerinden kuvvet bakımından daha güçlüydüler; toprağı sürerlerdi ve bunların imar ettiklerinden daha çok imar etmişlerdi. Resulleri de onlara açık delillerle gelmişti. Allah onlara zulmetmiş değildi, onlar kendi kendilerine zulmediyorlardı.
10) Sonra kötülük yapanların akıbeti fena oldu. Allah’ın ayetlerini yalanladılar ve onları alay konusu edindiler.
11) Allah yaratılışı başlatır, sonra onu tekrarlar, sonra O’na döndürülürsünüz.
12) Saat’in çattığı gün suçlular ümitsiz kalırlar.
13) Ortak koştuklarından kendileri için şefaatçiler olmaz ve ortak koştuklarını tanımazdan gelirler.
14) Saat’in çattığı gün, ayrılacakları gündür.
15) Ancak iman eden ve salih işler yapanlar bir bahçe içinde neşelenirler.
16) Küfürde direnenler ve ayetlerimizi ve Ahiret’e kavuşmayı yalanlayanlar, işte bunlar azap içinde hazır bulundurulurlar.
Allah’ın varlığının delilleri
17) Haydi akşama girdiğinizde ve sabaha çıktığınızda Allah’ı tesbih edin.
18) Göklerde ve yerde hamd O’na aittir. Günün sonunda da, gündüz vakti de.
19) Ölüden diriyi çıkarır, diriden (de) ölüyü çıkarır ve yeryüzünü ölümünden sonra diriltir. Siz de işte böyle çıkarılacaksınız.
20) Sizi topraktan yaratması, sonra da beşer olup yayılmanız Allah’ın delillerindendir.
21) Onda huzur bulmanız için kendi nefislerinizden sizin için eşler yaratması ve aranızda bir sevgi ve merhamet kılması da O’nun delillerindendir. Muhakkak ki bunda, düşünen bir toplum için deliller vardır.
22) Göklerin ve yerin yaratılışı, dillerinizin ve renklerinizin farklı olması da O’nun delillerindendir. Muhakkak ki bunda, bilenler için deliller vardır.
23) Geceleyin uyumanız, gündüz de O’nun lütfunu aramanız da O’nun delillerindendir. Muhakkak ki bunda, dinleyen bir toplum için deliller vardır.
24) Korku ve ümit olması için size şimşeği göstermesi ve ölümünden sonra yeryüzünü onunla diriltmesi için gökten su indirmesi de O’nun delillerindendir. Muhakkak ki bunda, akleden bir toplum için deliller vardır.
25) Göğün ve yerin emriyle ayakta durması da O’nun delillerindendir. Sizi yerden bir çağrıyla çağırdığı zaman da çıkıverirsiniz.
26) Göklerde ve yerde kim varsa O’nundur. Hepsi O’na adanmıştır.
27) Yaratmayı başlatan ve sonra onu tekrar eden O’dur. Bu, O’nun için kolaydır. Göklerde ve yerdeki en yüce örnek O’nundur. O, azizdir, hikmet ve hüküm sahibidir.
Allah’ın ortağı yoktur
28) Allah size kendinizden örnek veriyor. Sizi rızıklandırdığımız şeylerde, antlaşmalı olarak hükmettiklerinizden sizinle eşit olup birbirinizden korktuğunuz gibi onlardan da korktuğunuz ortaklarınız var mı? Akleden bir topluluk için ayetlerimizi işte böyle açıklıyoruz.
29) Hayır, zulmedenler bilgisizce kendi arzularına uydular. Allah’ın saptırdığı kişiye kim hidayet edebilir? Onların yardımcıları da yoktur.
30) Yüzünü dine Muvahhit olarak sabitle, nitekim Allah insanı bu fıtrat üzere yaratmıştır. Allah’ın yaratmasında bir değişiklik olmaz. İşte bu dosdoğru dindir. Fakat insanların çoğu bilmezler.
31) O’na yönelin ve O’na karşı bilinç sahibi olun. Salâti ayakta tutun. Müşriklerden olmayın.
32) Onlar dinlerini parçalayarak bölük bölük oldular. Her bir grup kendinde olanla sevinip (durmaktadır).
33) İnsanlara bir sıkıntı dokunduğunda Rablerine yönelip yalvarırlar. Sonra onlara kendinden bir rahmet tattırdığında onlardan bir grup Rablerine ortak koşarlar
34) kendilerine verdiklerimize nankörlük etmek için. Faydalanadurun! Yakında bileceksiniz.
35) Yoksa biz onlara bir delil indirdik de, o mu onlara, onunla ortak koşmalarını söylüyor?
36) İnsanlara rahmetimizden tattırdığımızda onunla sevinirler. Kendilerine kendi elleriyle yaptıklarından ötürü bir kötülük dokunduğunda da ümitsizliğe düşerler.
37) Allah’ın istediğine ve dileyene rızkı yaydığını ve ölçülediğini görmediler mi? Muhakkak ki bunda iman eden bir toplum için ibretler vardır.
38) Yakına, yoksula ve yolda kalmışa hakkını ver. Bu, Allah’ın yüzünü isteyenler için daha hayırlıdır. İşte onlar kurtuluşa erenlerdir.
39) İnsanların malları artsın diye faizden verdikleriniz Allah katında artmaz. Allah’ın yüzünü isteyerek verdiğiniz zekâta gelince, işte (yatırımlarını) katlayanlar onlardır.
40) Allah; sizi yaratan, sonra rızıklandıran, sonra öldüren, sonra da (tekrar) diriltendir. Ortak koştuklarınızdan bunlardan herhangi birini yapabilecek var mıdır? O, onların ortak koşmalarından münezzeh ve yücedir.
41) İnsanların kendi elleriyle yaptıklarından ötürü karada ve denizde bozulmalar zuhur etti. (Allah), yaptıklarından bir kısmını onlara tattırıyor. Umulur ki (yaptıklarından) dönerler.
42) De ki: “Yeryüzünde dolaşın da öncekilerin akıbeti nasıl olmuş görün! Onların çoğu müşriklerdi.”
43) Allah katından, dönüşü olmayan bir gün gelmeden önce sen benliğini bu dosdoğru dinde sabitle. O gün bölük bölük olurlar.
44) Kim küfre girerse, küfrü kendi aleyhinedir. Kim salih işler yaparsa da kendine yatırım yapar.
45) Bu, (Allah’ın), iman eden ve salih işler yapanları lütfundan ödüllendirmesi içindir. O, kâfirleri sevmez.
Allah’ın varlığına başka deliller
46) Rüzgârları müjdeleyici olarak göndermesi, size rahmetinden tattırması, emriyle gemileri akıtması ve lütfundan aramanız O’nun delillerindendir.
47) Andolsun ki senden önce de resulleri halklarına gönderdik de onlara açık delillerle geldiler. Böylece suçlulardan intikam aldık. İman edenlere yardım, üzerimize bir görevdi.
48) Allah rüzgârları gönderir de böylece bulutu kaldırır. Ardından onu gökte istediği gibi yayar ve parça parça yapar. Nihayet arasından yağmur çıktığını görürsün. Sonunda onu kullarından istediğine ve dileyene isabet ettirdiğinde onlar sevinirler.
49) Hâlbuki öncesinde, o (yağmurun) üzerlerine indirilmesinden evvel umutsuzdular.
50) Allah’ın rahmetinin eserlerine bak; nasıl da yeryüzünü ölümünden sonra diriltiyor! Muhakkak ki bu şekilde ölüleri diriltecektir. O, her şeye güç yetirendir.
51) Andolsun ki (sert) bir rüzgâr göndersek de onu(n ekinini) sararmış görseler, ardından hemen nankörlüğe başlarlar.
52) Sen elbette ki ölüye işittiremezsin, arkalarını dönüp giden sağırlara da çağrıyı işittiremezsin.
53) Sen körleri sapmışlıklarından (çıkarıp) hidayete erdirici değilsin. Sen ancak delillerimize iman edenlere işittirebilirsin. Onlar teslim olanlardır.
54) Allah sizi zayıf olarak yarattı. O zayıflığın sonrasında bir kuvvet verdi. O kuvvetten sonra bir zayıflık ve ihtiyarlık verdi. İstediğini yaratır. O, bilendir, güç yetirendir.
55) Saat’in çattığı gün suçlular bir saat dışında kalmadıklarına yemin ederler. İşte onlar böyle saptırılıyorlardı.
56) Kendilerine ilim ve iman verilenler ise: “Andolsun ki Allah’ın Kitabı’na göre Diriliş Günü’ne kadar kaldınız. İşte bu, Diriliş Günü’dür. Fakat siz bilmiyordunuz.
57) O gün zulmedenlerin mazeretleri fayda vermeyecek, onlara düzeltme fırsatı da verilmeyecek.
58) Andolsun ki biz bu okuma metninde insanlara her türlü örneği verdik. Onlara bir delil getirsen, küfürde direnenler: “Siz ancak batıl kişilersiniz” derler.
59) Allah bilmeyenlerin kalplerini böyle mühürler!
60) Artık sabret. Allah’ın vaadi gerçektir. Yakînen iman etmeyenler seni gevşetmesinler.
Karşılıksız Gözeten, Merhamet Eden Allah’ın adıyla,
Her şeyi yaratan Allah’ın gönderdiği Kitap yerine boş hadisleri tercih edenler
1) Elif, Lâm, Mim.
2) Bunlar hüküm veren Kitab’ın delilleridir.
3) İyilik yapanlar için hidayet ve rahmettir.
4) Onlar salâti ayakta tutarlar, zekâtı verirler ve Ahiret’e yakînen iman ederler.
5) İşte onlar Rablerinden bir hidayet üzeredirler ve işte onlardır kurtuluşa erişecek olanlar.
6) İnsanlardan bazıları bilgisizce Allah yolundan saptırmak ve onu alay konusu edinmek için boş hadisleri satın alırlar. Onlar için alçaltıcı bir azap vardır.
7) Kendisine ayetlerimiz okunduğu zaman sanki onu işitmemiş, sanki kulaklarında ağırlık varmış gibi büyüklenerek (sırtını) döner. Onu acıklı bir azap ile müjdele.
Dinde hüküm veren sadece Yaratıcı Allah’tır
8) İman edenler ve salih işler yapanlar için nimetlerle dolu cennetler vardır.
9) İçlerinde kalıcıdırlar. Allah’ın vaadi gerçektir. O, azizdir, hikmet ve hüküm sahibidir.
10) Gökleri görebileceğiniz direkler olmadan yarattı ve sizi sarsar diye yeryüzüne denge unsurları attı ve orada her çeşit canlıdan yaydı. Gökten su indirdik de orada her verimli çiftten bitirdik.
11) Bu, Allah’ın yaratmasıdır. O halde gösterin bana O’nun dışındakiler ne yaratmıştır! Hayır, zalimler apaçık bir sapmışlık içindeler.
Lokman, oğluna dinde Allah’ın hükümlerine ortak olmamasını emrediyor
12) Andolsun ki Lokman’a “Allah’a şükret” diye hikmet verdik. Muhakkak ki şükreden kendisi için şükreder. Ve kim nankörlük ederse, muhakkak ki Allah, bir şeye ihtiyacı olmayandır, hamd edilendir.
13) Hani Lokman oğluna: “Ey oğulcuğum, Allah’a ortak olma! (Allah’a) ortaklık, en büyük zulümdür” diyerek öğüt vermişti.
14) İnsana ana-babaya (iyi davranmasını) tavsiye ettik. Annesi onu zayıflık üstüne zayıflıkla taşımıştır. (Çocuğun annesine) bağımlılığı iki yıl içinde olur. Anne ve babana şükret. Dönüş banadır.
15) Eğer bana, hakkında ilmin olmayan bir şeyi şirk koşman konusunda seninle mücadele ederlerse o ikisine itaat etme. (Fakat) onlara dünya (işlerinde) sağduyuyla destek ol ve bana yönelen kimsenin yoluna uy. Sonra dönüşünüz banadır. Yapmakta olduklarınızı size haber vereceğim.
16) (Lokman): “Ey oğulcuğum, bir hardal tanesi ağırlığında bile olsa ve (bu), bir kayanın içinde veya göklerde ya da yerin içinde olsa, Allah onu getirir. Allah en geniş lütuf sahibidir, her şeyden haberdardır.
17) Ey oğulcuğum, salâti ayakta tut, sağduyuyu emret, sınır tanımazlığı yasakla. Sana isabet edene karşı sabırlı ol. Bunlar azmedilmesi gereken işlerdendir.
18) Ve insanlara karşı yanağını çevirme ve yeryüzünde böbürlenerek yürüme. Muhakkak ki Allah kendini beğenip kibirlenenleri sevmez.
19) Yürüyüşünde dengeli ol, sesini de kıs. Çünkü seslerin en çirkini merkebin sesidir.
Allah’ın ayetlerine karşı hadislerle mücadele edenler
20) Allah’ın, göklerde bulunanları ve yerde bulunanları size boyun eğdirdiğini, üzerinizdeki nimetlerini açık ve gizli olarak tamamladığını görmediniz mi? İnsanlardan bazıları Allah hakkında, bilgisizce, yol gösterici ve aydınlatıcı bir kitabı olmaksızın mücadele ederler.
21) Kendilerine: “Allah’ın indirdiğine uyun” denildiğinde: “Hayır, biz atalarımızı üzerinde bulduğumuz (yola) uyarız” derler. Şeytan onları ateş azabına çağırmış olsa da mı?
22) Kim benliğini, iyilik eden biri olarak Allah’a teslim ederse sapasağlam bir kulpa yapışmıştır. İşlerin sonu Allah’a varır.
23) Kim küfre girerse, onun küfrü seni üzmesin. Dönüşleri bizedir. Yaptıklarını onlara haber vereceğiz. Allah, sinelerde olanı bilendir.
24) Onları biraz geçindirir sonra da ağır bir azaba mecbur ederiz.
25) Onlara: “Gökleri ve yeri kim yarattı?” diye sorduğunda elbette ki: “Allah” derler. “Hamd Allah’adır” de. Hayır, onların çoğu bilmiyorlar.
26) Göklerde ve yerde ne varsa Allah’ındır. Muhakkak ki Allah, bir şeye ihtiyacı olmayandır, hamd edilendir.
27) Eğer yeryüzündeki ağaçlar kalem, deniz de ardından yedi deniz eklenerek (mürekkep) olsa Allah’ın kelimeleri (yazmakla) tükenmez. Allah azizdir, hikmet ve hüküm sahibidir.
28) Sizin (tümünüzün) yaratılmanız ve diriltilmeniz, bir tek nefsinki gibidir. Muhakkak ki Allah işitendir, bilendir.
29) Allah’ın geceyi gündüze kattığını, gündüzü de geceye kattığını, güneşi ve ayı boyun eğdirdiğini görmüyor musun? Hepsi belirlenmiş bir süreye kadar akıp gitmektedir. Muhakkak ki Allah yaptıklarınızdan haberdardır.
30) İşte böyle; Allah hakikatin ta kendisidir. Muhakkak ki O’nun dışında yalvardıkları batıldır. Muhakkak ki Allah yücedir, büyüktür.
31) Size delillerinden bazılarını göstermesi için gemilerin denizde Allah’ın nimetiyle aktığını görmüyor musun? Muhakkak ki bunda sabredip şükredenler için deliller vardır.
32) Kendilerini gölgeler gibi dalgalar kapladığı zaman dini yalnız Allah’a has kılarak O’na dua ederler. Karaya (çıkarıp) onları kurtarınca bir kısmı orta yolu tutar ve hain nankörlerden başkası delillerimizi inkâr etmez.
Anne ve babalar Ahiret’te kendi evladını bile kurtaramaz
33) Ey insanlar! Rabbiniz hakkında bilinç sahibi olun ve babanın evladından yana ödeme yapamayacağı, evladın da babası için bir şey veremeyeceği günden korkun. Allah’ın vaadi gerçektir. Dünya hayatı sizi aldatmasın. Aldatıcılar da sizi Allah’la aldatmasın.
34) Muhakkak ki Saat’in bilgisi Allah katındadır. Yağmuru yağdırır ve rahimlerde olanı bilir. Kimse yarın ne kazanacağını bilemez. Kimse nerede öleceğini bilemez. Muhakkak ki Allah bilendir, her şeyden haberdardır.
Karşılıksız Gözeten, Merhamet Eden Allah’ın adıyla,
Kur’an, alemlerin Rabbi Allah tarafından indirilmiştir
1) Elif, Lâm, Mim.
2) İçinde tutarsızlık olmayan bu Kitab’ın indirilişi alemlerin Rabbi tarafındandır.
3) Yoksa: “Bunu o uydurdu” mu diyorlar? Bilakis, o, senden önce kendilerine uyarıcı gelmemiş bir kavmi uyarman için Rabbinden gelen gerçektir. Umulur ki hidayete ererler.
4) Allah gökleri, yeri ve ikisinin arasındakileri altı günde yaratan ve sonra yönetime kurulandır. O’nun dışında ne bir dostunuz ne de şefaatçiniz vardır. Hâlâ öğüt almayacak mısınız?
5) Göklerden yere kadar olan (bütün) işleri idare eder. Sonra süresi sizin saymanızla bin yıl süren günde (işler) O’na çıkar.
6) İşte (O), bilinemeyeni de tanık olunanı da bilendir. Azizdir, Merhamet Eden’dir.
7) O, yarattığı her şeyi en güzel yapan, insanın yaratılışını da balçıktan başlatandır.
8) Sonra onun neslini bayağı bir suyun özünden yaptı.
9) Sonra onu biçimlendirdi ve onun içindekine kendi ruhundan üfledi. Ona işitme, görme ve gönüller verdi. Ne kadar az şükrediyorsunuz!
Ölümden sonra diriliş
10) “Toprakta kayboluşumuzdan (sonra) yeniden bir yaratılış içinde mi olacağız?” derler. Hayır, onlar Rablerine kavuşmayı tanımazdan gelenlerdir.
11) De ki: “Size vekil kılınan ölüm meleği canınızı alır sonra da Rabbinize döndürülürsünüz.”
12) Suçluları, Rablerinin huzurunda boyunlarını eğmiş olarak: “Rabbimiz, gördük ve işittik! Bizi geri gönder. Salih işler yapalım. Yakînen iman ettik” (dediklerini) bir görsen.
13) Eğer isteseydik her nefse hidayetini verirdik, fakat benden (çıkan) cehennemi cinler ve insanlarla beraber dolduracağıma dair söz, gerçektir.
14) O halde bu gününüze kavuşmayı unutmanızın karşılığını tadın! Biz de sizi unuttuk. Yaptıklarınıza karşılık ebedî azabı tadın!
Müminlerin günahkârlardan farkları
15) Ayetlerimize iman edenler; onunla öğüt verildiğinde Rablerini hamd ile tesbih ederek hürmetle kapananlar ve büyüklenmeyenlerdir.
16) Onların yanları yataklarından uzaklaşır. Rablerine saygı ve umutla dua ederler. Kendilerine verdiğimiz rızıklardan da infak ederler.
17) Hiç kimse, yaptıklarına karşılık kendisine göz aydınlığı için saklanılanı bilemez.
18) Öyleyse mümin olan fasık gibi olur mu? Onlar eşit olmazlar.
19) İman eden ve salih işler yapanlara gelince, yaptıklarına karşılık ağırlanacakları durulmaya değer cennetler onlar içindir.
20) Fasıkların varış yeri ise ateştir. Ne zaman oradan çıkmak isteseler oraya döndürülürler ve kendilerine: “Yalanlamakta olduğunuz ateş azabını tadın!” denir.
21) Andolsun ki onlara büyük azaptan önce daha yakın azaptan da tattıracağız. Umulur ki dönerler.
22) Kendisine Rabbinin ayetleri hatırlatıldıktan sonra onlardan yüz çevirenden daha zalim kim olabilir? Suçlulardan mutlaka intikam alacağız.
Muhammed’in Musa’dan farkı yoktur
23) Andolsun ki Musa’ya Kitab’ı vermiştik. O halde sen de ona kavuşmaktan şüpheye düşme. Biz onu İsrailoğullarına hidayet (vesilesi) kıldık.
24) Onlardan bir kısmını, sabrettikleri zaman emrimizle hidayete erdiren önderler kılmıştık. Ayetlerimize yakînen iman ediyorlardı.
25) Rabbin ayrılığa düştükleri konularda Kıyamet Günü aralarını ayıracak.
İbretlik örnekler
26) Kendilerinden önce yurtlarında dolaştıkları nice nesilleri helak etmemiz onları hidayete ulaştırmıyor mu? Muhakkak ki bunda ibretler vardır. Hâlâ işitmezler mi?
27) Kuru toprağa suyu sürükleyip onunla hayvanlarının ve kendilerinin yedikleri ekinleri bitirdiğimizi görmüyorlar mı? Hâlâ görmezler mi?
28) “Eğer doğru sözlülerseniz, şu fetih ne zamandır?” diyorlar.
29) De ki: “Fetih Günü, küfürde direnenlere iman etmeleri bir fayda sağlamaz ve onlara bakılmaz.
30) O halde onlardan yüz çevir. Bekle. Onlar da beklemektedirler.
Karşılıksız Gözeten, Merhamet Eden Allah’ın adıyla,
Evlatlıklar ve boşanılmak istenen kadınlar hakkında
1) Ey nebi, Allah hakkında bilinç sahibi ol. Kâfirlere ve münafıklara itaat etme. Muhakkak ki Allah bilendir, hikmet ve hüküm sahibidir.
2) Rabbinden sana vahyolunana uy. Muhakkak ki Allah, yaptıklarınızdan haberdardır.
3) Allah’a tevekkül et. Vekil olarak Allah yeter.
4) Allah bir adamın içine iki kalp kılmadı. Zıhar yaptığınız eşlerinizi de anneleriniz kılmadı. Evlatlıklarınızı da (öz) evlatlarınız kılmadı. Bunlar ağzınızdaki sözlerinizdir. Allah, hakkı söyler ve (doğru) yola iletir.
5) Onları babalarına nisbetle çağırın. Bu, Allah katında daha adaletlidir. Eğer babalarını bilmiyorsanız, o halde onlar, sizin din kardeşleriniz ve dostlarınızdır. Bu konuda hata olarak yaptıklarınızda üzerinize bir sorumluluk yoktur. Fakat kalplerinizin bile bile yaptıkları müstesna. Allah bağışlayandır, Merhamet Eden’dir.
Müminlerin hayatındaki insanların öncelik sırası
6) Nebi, müminler için kendilerine nazaran daha önceliklidir. Eşleri de onların anneleridir. Allah’ın Kitabı’na göre akrabalar da birbirleri için müminler ve muhacirlere nazaran daha önceliklidir. Dostlarınıza sağduyulu davranmanız müstesna. Bu, Kitap’ta yazılmış bulunmaktadır.
Her türlü zorluğa rağmen Allah yolunda mücadeleden kaçmama
7) Hani biz nebilerden söz almıştık; senden, Nuh’tan, İbrahim’den, Musa’dan, Meryemoğlu İsa’dan... Onlardan sağlam bir söz almıştık.
8) Doğruculara doğruluklarını sormak için. Kâfirlere ise acıklı bir azap hazırlamıştır.
9) Ey iman edenler! Allah’ın üzerinizdeki nimetini hatırlayın. Hani size ordular gelmişti de onların üzerine bir rüzgâr ve sizin görmediğiniz ordular göndermiştik. Allah, yaptıklarınızı görmekteydi.
10) Hani size hem yukarınızdan hem de aşağınızdan gelmişlerdi de gözler kaymış, kalpler de gırtlaklara dayanmıştı. Allah hakkında (türlü türlü) zanlara kapılmıştınız.
11) İşte orada müminler sınanmış, şiddetli bir sarsıntıyla sarsılmışlardı.
12) Münâfıklar ve kalplerinde hastalık olanlar: “Allah ve resulünün bize vaad ettiği bir aldatmadan başkası değildi” diyorlardı.
13) Onlardan bir grup: “Ey Yesripliler, artık tutunamazsınız, geri dönün!” demişti. Onlardan bir grup da nebiden: “Evlerimiz açıkta kaldı” diyerek izin istiyordu. Oysa (evleri) korumasız kalmamıştı; (fakat) kaçmaktan başka bir şey istemiyorlardı.
14) Eğer (şehrin) her yanından girilseydi, sonra da kargaşa çıkarmaları istenseydi bunu yapmakta elbette çok az gecikirlerdi.
15) Andolsun ki öncesinde arkalarını dönmeyeceklerine dair Allah’a söz vermişlerdi. Allah’a verilen söz sorulacaktır.
16) De ki: “Eğer ölümden veya öldürülmekten kaçıyorsanız, kaçmanız size fayda sağlamaz. O zaman da az (bir süre) dışında geçindirilmezsiniz.”
17) De ki: “Eğer sizin için bir kötülük veya rahmet istese Allah’a karşı size kim engel teşkil edebilir? Onlar, Allah’ın dışında kendilerine ne bir dost ne de yardımcı bulabilirler.
18) Muhakkak ki Allah içinizden alıkoyanları ve kardeşlerine: “Bize katılın!” diyenleri bilmektedir. Bunlar, pek azı dışında savaşa katılmazlar.
Münafıkların müminlere karşı tavırları
19) Size karşı hırslıdırlar. Eğer korkulacak (bir durum) gelirse üzerini ölüm (baygınlığı) kaplamış gibi gözlerini sana çevirerek baktıklarını görürsün. Korku gidince de hayra karşı hırs gösteriyormuş gibi, sizi, sivri dilleriyle incitirler. İşte bunlar iman etmemişlerdir. Allah, yaptıklarını boşa çıkarmıştır. Bu, Allah için kolaydır.
20) Onlar (düşman) birliklerinin gitmediklerini sanıyorlar. Eğer birlikler gelse, çölde Araplar arasında olup hakkınızdaki haberleri (uzaktan) sormayı dilerler. Gerçi aranızda olsalar pek azı dışında savaşmazlardı.
Gerçek müminlerin savaş anındaki hisleri
22) Müminler (düşman) birliklerini gördüklerinde: “Bu, Allah’ın ve resulünün bize vaadettiğidir. Allah ve resulü, doğru söylemiştir” dediler. Bu, onların iman ve teslimiyetlerinden başka bir şeyi arttırmadı.
23) Müminlerden öyle adamlar vardır ki Allah’a karşı verdikleri söze sadık kalmışlardır. Onlardan kimi adağını yerine getirdi kimi de beklemektedir. Onlar (hiçbir) bedele (karşılık sözlerini) değiştirmediler.
24) Bu Allah’ın doğrucuları doğruluklarından ötürü ödüllendirmesi, münafıkları da isterse cezalandırması veya pişmanlıklarını kabul etmesi içindir. Allah bağışlayandır, Merhamet Edici’dir.
25) Allah, küfürde direnenleri, hiçbir hayra ulaşamadan, öfkeleriyle geri çevirdi. Savaşta Allah müminlere yetti. Allah güç sahibidir, azizdir.
Ehli Kitap’tan olup kâfirleri destekleyenler
26) Ehli Kitap’tan onlara arka çıkanları da kalelerinden indirdi ve onların kalplerine korku saldı. Bir kısmını etkisiz hale getiriyor, bir kısmını da esir alıyordunuz.
27) Ve sizi onların topraklarına, yurtlarına, mallarına ve henüz ayak basmadığınız bir toprağa varis kıldı. Allah her şeye güç yetirendir.
Din hizmetine benliklerini adamış kadınlar
28) Ey nebi! Eşlerine: “Eğer dünya hayatını ve süsünü istiyorsanız gelin size geçimliğinizi vereyim de sizi güzel bir biçimde bırakayım” de:
29) “Ama eğer Allah’ı, resulünü ve Ahiret yurdunu istiyorsanız, Allah sizden iyi davrananlara büyük bir mükâfat hazırlamıştır.”
30) Ey nebinin kadınları! Sizden kim apaçık bir fuhuşla gelirse, onun azabı iki kat olarak arttırılır. Bu, Allah için kolaydır.
31) Sizden kim Allah’a ve resulüne adanır ve salih iş yaparsa ona ödülünü iki kez veririz. Hem onun için bol rızık da hazırladık.
32) Ey nebinin kadınları! Siz kadınlardan herhangi birisi gibi değilsiniz. Eğer bilinçliyseniz cilveli konuşmayın; nitekim kalbinde hastalık bulunan kişi umutlanır. Sözü sağduyuyla söyleyin.
33) Evlerinizde vakarlı olun ve önceden cahiliye (dönemindeki) gibi süslenip (kendinizi) sergilemeyin. Salâti ayakta tutun ve zekâtı verin. Allah’a ve resulüne itaat edin. Ey ev halkı! Allah’ın istediği sizden pisliği gidermek ve sizi tertemiz yapmaktır.
34) Evlerinizde okunan Allah’ın ayetlerini ve hikmeti anın. Allah lütuf sahibidir, haberdar olandır.
Ahiret’te büyük mükâfat sahibi olacak müminler
35) Teslim olan erkekler ve teslim olan kadınlar, iman eden erkekler ve iman eden kadınlar, adanmış erkekler ve adanmış kadınlar, doğrucu erkekler ve doğrucu kadınlar, sabırlı erkekler ve sabırlı kadınlar, mütevazı erkekler ve mütevazı kadınlar, yardımsever erkekler ve yardımsever kadınlar, savm eden erkekler ve savm eden kadınlar, ırzlarını koruyan erkekler ve kadınlar, Allah’ı çokça hatırlayan erkekler ve kadınlar; işte Allah bunlar için bir bağışlanma ve büyük bir ödül hazırlamıştır.
Peygamberin birisine verdiği görev tartışmaya kapalıdır
36) Allah ve resulü bir işte hüküm verdiği zaman mümin bir erkeğin ve kadının kendilerine verilen o işte seçim hakkı yoktur. Kim Allah’a ve resulüne isyan ederse, artık apaçık bir sapmışlık içerisinde olur.
Mümin erkekten boşanıp kendisini dine hizmete adayan kadın
37) Hani Allah’ın kendisini nimetlendirdiği ve senin de kendisini nimetlendirdiğin kişiye: “Eşini yanında tut, Allah hakkında bilinçli ol!” diyordun (fakat) insanlardan korkarak Allah’ın açığa vuracağı şeyi içinde gizliyordun. (Hâlbuki) hak olan Allah’tan korkmandı. Nihayet Zeyd onunla ilişkisini kesince onu sana nikâhladık ki evlatlıkların ilişkilerini kestikleri kadınlarla beraber olmaları hususunda müminler üzerine bir zorluk olmasın. Allah’ın emri yerine getirilmiştir.
38) (Bu), Allah’ın kendisine farz kıldığını yerine getirme hususunda nebi için bir güçlük olmaması içindir. (Bu), önceden gelip geçmiş (ümmetlerde de uygulanmış) Allah’ın bir sünnetidir. Allah’ın emri belirlenmiş ve uygulanmıştır.
39) Onlar Allah’ın risaletini tebliğ ederler, O’ndan korkarlar ve Allah’ın dışında kimseden korkmazlar. Hesap görücü olarak Allah yeter.
40) Muhammed sizden herhangi bir adamın babası değildir, fakat Allah’ın resulüdür ve nebilerin mührüdür. Allah her şeyi bilendir.
Allah’ın çokça anılması
41) Ey iman edenler! Allah’ı çokça anın.
42) Sabah akşam O’nu tesbih edin.
43) O, sizi karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için melekleriyle birlikte destekler. O, müminlere Merhamet Eden’dir.
44) O’na kavuştukları gün selamlaşmaları “Selam” şeklinde olur. Onlar için güzel bir ödül hazırlanmıştır.
Peygamber, müminleri Allah’tan bir lütuf ile müjdeler
45) Ey nebi! Muhakkak ki seni bir şahit, müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik.
46) Ve O’nun izniyle Allah’a çağıran bir davetçi ve aydınlatan bir lamba olarak...
47) Müminlere Allah’tan büyük bir lütuf olacağını müjdele.
48) Kâfirlere ve münafıklara itaat etme. Eziyetlerine aldırma ve Allah’a tevekkül et. Vekil olarak Allah yeter.
Kendini peygamberin hizmetine adayan kadınlar
49) Ey iman edenler! Mümin kadınlarla nikahlanıp sonra da onlara dokunmadan boşanırsanız üzerlerine sayacağınız bir iddet yoktur. O halde onlara geçimliklerini verin ve onları güzel bir biçimde bırakın.
50) Ey nebi! Sana ücretlerini verdiğin eşlerini, Allah’ın sana bağışladığı antlaşma altında hükmettiklerini, amcanın kızlarından, halalarının kızlarından, dayının kızlarından, teyzelerinin kızlarından seninle birlikte hicret etmiş olanları, bir de nebi isterse nefsini nebiye hibe eden mümin kadını sana helal kıldık. Bu (izdivaç türü) müminlerden ayrı olarak sadece sana mahsustur. Biz onlara eşleri ve antlaşma altında hükmettikleri hakkında emrettiğimiz şeyleri bilmekteyiz. Bu, sana bir güçlük olmaması içindir. Allah bağışlayandır, Merhamet Eden’dir.
51) Onlardan istediğini bekletir istediğini de barındırırsın. Uzaklaştırdığını tekrar istemende senin için bir sakınca yoktur. Bu, onların gözlerinin aydın olması, üzülmemeleri ve kendilerine verdiğinle hepsinin hoşnut olmaları için en uygunudur. Allah, kalplerinizde olanı bilir. Allah bilendir, yumuşak muamele edendir.
52) Bundan başka kadınları (alman) ve güzellikleri hoşuna gitse bile bunları başkalarıyla değiştirmen sana helâl değildir. Antlaşma altında hükmettiklerin hariç. Allah her şeyi gözetleyendir.
Peygamberin evine girerken gözetilmesi gereken kurallar
53) Ey iman edenler! Size izin verilmesi müstesna, nebinin evlerine yemek vaktini gözetlemeden girmeyin. Fakat çağrıldığınızda girin, yemeği yediğinizde de dağılın. Söze de dalmayın. Bu ona eza veriyordu fakat sizden çekiniyordu. Allah haktan çekinmez. O kadınlardan bir geçimlik istediğinizde perde arkasından isteyin. Bu, sizin kalpleriniz için de onların kalpleri için de daha temizdir. Allah resulüne eza vermeniz ve onun eşlerini ondan sonra nikahlamanız sizin için asla söz konusu olamaz. Muhakkak ki bu, Allah katında pek büyüktür.
54) Bir şeyi açığa vursanız da gizleseniz de Allah her şeyi bilendir.
Risalete hizmet eden kadınların dikkat etmeleri gereken kurallar
55) O kadınlar için, babaları, oğulları, kardeşleri, erkek kardeşlerinin oğulları, kız kardeşlerinin oğulları, diğer kadınlar ve antlaşma altında hükmettikleri hakkında sakınca yoktur. Allah hakkında bilinçli olun. Allah her şeye şahittir.
56) Allah ve melekleri peygambere destek olmaktadır. Ey iman edenler, siz de onu destekleyin ve ona tam bir teslimiyetle teslim olun.
57) Allah ve resulüne eza edenlere Allah, dünyada ve Ahiret’te lanet etmiştir ve onlar için alçaltıcı bir azap hazırlamıştır.
58) Mümin erkeklere ve mümin kadınlara yapmadıkları şeyler yüzünden eziyet edenler de bir iftira ve apaçık bir günah yüklenmişlerdir.
59) Ey nebi! Eşlerine, kızlarına ve müminlerin kadınlarına paşminalarını üstlerine salmalarını söyle. Bu, onların (bu şekilde) tanınmaları ve eza görmemeleri için daha uygundur. Allah, bağışlayandır, Merhamet Eden’dir.
Müminler arasına fitne sokanların etkisiz hale getirilmesi
60) Andolsun ki eğer münâfıklar, kalplerinde hastalık olanlar ve şehirde ortalığı karıştıranlar (yaptıklarından) vazgeçmezlerse seni onların üzerine salarız, sonra da az bir müddet dışında artık orada sana yakın kalamazlar.
61) Lanetlenirler. Nerede yakalanırlarsa etkisiz hale getirilebilirler.
62) (Bu), önceden gelip geçmiş (ümmetlerde de uygulanmış) Allah’ın bir sünnetidir. Allah’ın sünnetinde değişiklik bulamazsın.
63) İnsanlar sana Saat hakkında soruyorlar. De ki: “Muhakkak ki onun ilmi Allah katındadır. Ne bilirsin, belki de Saat pek yakındır!”
64) Muhakkak ki Allah kâfirleri lanetlemiştir ve onlar için ateş azabı hazırlamıştır.
65) Orada ebedî olarak kalıcıdırlar. Kendilerine ne bir dost ne de yardımcı bulabilirler.
66) Yüzleri ateşte çevrildiği gün: “Keşke Allah’a itaat etseydik, resule itaat etseydik” derler.
67) Ve: “Rabbimiz, muhakkak ki şeyhlerimize ve büyüklerimize itaat ettik (fakat) onlar bizi yoldan saptırdılar” derler:
68) Rabbimiz onlara azaptan iki kat ver ve onları büyük bir lanet ile lanetle.”
Müminlerin peygamber hakkında ileri-geri konuşmaması
69) Ey iman edenler! Musa’ya eza verenler gibi olmayın. Allah, onu, hakkında söylenenlerden temize çıkardı. O, Allah katında yüzü aktır.
70) Ey iman edenler! Allah hakkında bilinçli olun ve doğru söz söyleyin
71) ki Allah amellerinizi düzeltsin, günahlarınızı bağışlasın. Kim Allah’a ve resulüne itaat ederse muhakkak ki büyük bir başarı elde etmiştir.
72) Muhakkak ki biz sorumluluğu göklere, yere ve dağlara sunduk da onu yüklenmekten kaçındılar ve ondan korktular. Onu insan yüklendi. (Fakat) o, zalim ve cahildir.
73) Allah, münâfık erkekleri, münâfık kadınları, müşrik erkekleri ve müşrik kadınları cezalandıracak, mümin erkeklerin ve mümin kadınların pişmanlıklarını kabul edecektir. Allah bağışlayandır, Merhamet Eden’dir.
Copyright © 2021- ESHATOLOJİK Kur'an ÇEVİRİSİ / AÇIKLAMALI KUR'AN TERCÜMESİ - TÜM HAKLARI SAKLIDIR
We use cookies to analyze website traffic and optimize your website experience. By accepting our use of cookies, your data will be aggregated with all other user data.