Karşılıksız Gözeten, Merhamet Eden Allah’ın adıyla,
Allah, kim olduğunu hatırlatıyor
1) Elif, Lâm, Mim.
2) Allah, O’ndan başka ilah yoktur. O yaşayandır, ezelî ve ebedîdir.
3) Sana Kitab’ı kendisinden öncekini doğrulayıcı olarak mutlak bir gaye için indirdi. Tevrat ve İncil’i de indirmişti.
4) Bundan önce insanları hidayete erdirmek için (hakkı batıldan) ayıranı da indirdi. Muhakkak ki Allah’ın ayetlerini örtenler için şiddetli bir azap vardır. Allah azizdir, intikam alıcıdır.
5) Muhakkak ki, yerde ve göklerde hiçbir şey Allah'a gizli kalmaz.
6) Rahimlerde sizi istediği gibi şekillendiren O'dur. O'ndan başka ilah yoktur. O azizdir, hikmet ve hüküm sahibidir.
7) O, sana içinde Kitab’ın kaynağından, anlamı kesinleşmiş ayetler bulunan Kitab’ı indirdi. Diğerlerinin (anlamı insanlar için) teşbihe açıktır. Kalplerinde eğrilik olanlar, fitne çıkarmak için anlamı teşbihe dayalı olan ayetleri yorumlama amacıyla onların peşine düşerler. Fakat onların yorumunu ancak Allah bilir ve ilimde kök salanlar: “Ona inanıyoruz, onun tamamı Rabbimizdendir” derler. Akıl sahibi olanlardan başkası öğüt almaz.
Allah inananlara önemli bir dua öğretiyor
8) “Rabbimiz, bizi hidayete erdirdikten sonra kalplerimizi saptırma. Katından bize rahmet armağan et. Sen armağan edensin.
9) Rabbimiz, insanları şüphe götürmeyen bir günde toplayacak olan sensin.” Muhakkak ki Allah sözünde değişiklik yapmaz.
Küfürde direnenler
10) Küfürde direnenlerin malları ve evlatları Allah’a karşı kendilerine bir fayda sağlamaz. Onlar ateşin yakıtıdırlar.
11) Aynı Firavun’un yandaşları ve ondan öncekiler gibi... Ayetlerimizi yalanlamışlardı. Derken Allah onları günahlarıyla yakaladı. Allah, azabı şiddetli olandır.
12) Küfürde direnenlere: “Sizler yenilecek ve cehenneme doğru toplanacaksınız!” de. Ne kötü bir beşiktir!
13) Karşı karşıya gelen iki toplulukta sizin için bir ibret vardır. Birisi Allah yolunda savaşıyordu diğeri de küfür (yolunda) ki göz göre göre onları kendilerinin (iki) misli görüyorlardı. Allah istediğini ve dileyeni yardımıyla destekler. Basiret sahipleri için bunda bir ibret vardır.
Süslenmiş dünya hayatı ve bilinçliler
14) Yenilikler, çocuklar, kantarda birikmiş altın ve gümüşler, işaretli atlar, mahsuller ve hayvanlar için gösterilen tutkulu şehvet, insanlara süslü gösterildi. Bunlar, dünya hayatının zevkleridir. Varılacak yerin en güzeli ise Allah katındadır.
15) De ki: “Size bunlardan daha iyisini haber vereyim mi? Bilinç sahipleri için Rablerinin yanında, altından ırmaklar akan, içinde kalıcı olacakları cennetler, tertemiz birliktelikler ve Allah’ın rızası vardır.” Allah kullarını görendir.
16) O (bilinç sahipleri): “Rabbimiz, muhakkak ki iman ediyoruz. Günahlarımızı bağışla ve bizi ateş azabından koru!” derler.
17) (Onlar) sabırlı, güvenilir, adanmış, infak eden ve içten içe bağışlanma dileyenlerdir.
Allah’ın birliğinin kabulü ve Teslimiyet Dini’ne giriş
18) Allah, O’ndan başka ilah olmadığına şehadet eder; O’nun melekleri ve adaleti gözeten ilim sahipleri de. O’ndan başka ilah yoktur, (O), azizdir, hikmet ve hüküm sahibidir.
19) Muhakkak ki Allah nezdinde din teslimiyet. Ehli Kitab’ın kendilerine gelen ilimden sonra anlaşmazlığa düşmeleri, aralarında bulunan aşırılık sebebiyledir. Kim Allah’ın ayetlerini örterse, (bilsin ki) Allah hesabı çabuk görendir.
20) Artık seninle tartışırlarsa (onlara) de ki: “Ben, benliğimi Allah’a teslim ettim, bana uyanlar da.” Ve Ehli Kitab’a ve ümmîlere: “Teslim oldunuz mu?” de. Eğer teslim olurlarsa hidayete ermişlerdir. Eğer yüz çevirirlerse, sana düşen ancak bildirmektir. Allah kulları görmektedir.
Kâfirlerin akıbeti
21) Allah’ın ayetlerini örtenleri, haksız yere nebileri zapt edenleri ve insanlardan adalet ile emredenleri zapt edenleri acıklı bir azapla müjdele.
22) İşte onlar, dünya ve Ahiret’te yaptıkları boşa gidenlerdir. Onların yardımcıları yoktur.
23) Kendilerine Kitap’tan bir pay verilenleri görmedin mi? Aralarında hükmetsin diye Allah’ın Kitabı’na çağırıldıkları halde onlardan bir kısmı yüz çevirip geri dönüyorlar.
24) Bu, “Bize sayılı günler dışında asla ateş dokunamaz” demelerinden dolayıdır. Onları, dinleri hakkında uydurup durmaları aldattı.
25) Peki, onları şüphe götürmeyen ve her bir nefse kazandığının karşılığı verildiği ve kimsenin haksızlığa uğratılmadığı bir günde topladığımızda ne olacak?
Allah kendisini tanıtmaya devam ediyor
26) De ki: “Ey yönetimin hükümdarı Allah! İstediğine yönetimi verirsin ve istediğinden yönetimi alırsın. İstediğini aziz eder, istediğini zelil kılarsın. Hayır senin elindedir. Sen her şeye güç yetirensin.
27) Geceyi gündüze, gündüzü de geceye katarsın, ölüden diriyi çıkartırsın, diriden de ölüyü çıkartırsın. İstediğini hesapsız rızıklandırırsın."
Müminler kendilerine düşmanlık yapanları dost ve yönetici kabul etmemeli
28) Müminler, müminler dışında kâfirleri kendilerine dost edinmesinler. Kim bunu yaparsa, Allah ile bir ilişiği kalmamış olur. Ancak onlar hakkında bilinç sahibi olma gayeniz başka. Allah kendisi hakkında sizi uyarıyor. Dönüş Allah’adır.
29) De ki: “Allah, sinelerinizde olanı gizleseniz de, açığa vursanız da bilir. Göklerde olanı da yerde olanı da bilir. Allah, her şeye güç yetirendir.”
30) O günde her bir nefis, yaptığı hayırları hazır bulur ve ister ki kendisi ile kötülükleri arasında uzak bir mesafe olsun. Allah kendisi hakkında sizi uyarıyor. Allah kullarına karşı şefkatlidir.
31) De ki: “Eğer Allah'ı seviyorsanız bana uyun, ta ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah bağışlayandır, Merhamet Eden’dir.”
32) De ki: “Allah’a ve resule itaat edin.” Bundan sonra yüz çevirirlerse, muhakkak ki Allah kâfirleri sevmez.
İnsanlar arasından seçilmiş kişi ve aileler
33) Allah Adem’i, Nuh’u, İbrahim ailesi ve İmran ailesini halklar üzerine seçti.
34) Onlar birbirlerinin soyundandır. Allah işitendir, bilendir.
Meryem’in doğumu
35) İmran (soyundan) bir kadın: “Rabbim, ben özgür bir şekilde karnımdakini sana adadım, benden kabul buyur. Sen işitensin, bilensin” dedi.
36) Onu doğurunca: “Rabbim, onu kız doğurdum!” -Allah onun ne doğurduğunu biliyordu!- “Erkek, kız gibi değildir. Onun adını Meryem koydum ve onu ve soyunu kovulmuş şeytandan sana sığındırdım” dedi.
37) Rabbi onu güzel bir kabulle kabul etti ve onu güzel bir bitki (gibi) yetiştirdi ve Zekeriya’yı ona (bakmakla) sorumlu kıldı. Zekeriya onu (ziyaret amaçlı) mihraba her girişinde, yanında bir rızık bulurdu ve “Ey Meryem! Bu sana nereden (geliyor)?” derdi. (Meryem): “Bu, Allah katından (geliyor). Allah istediğini ve dileyeni hesapsız rızıklandırır” derdi.
Vaftizci Yahya peygamberin doğumu
38) Orada Zekeriya Rabbine dua etti: “Rabbim! Bana katından tertemiz bir soy bağışla. Muhakkak ki sen duayı işitensin.”
39) Bunun üzerine, mihrapta salâti ayakta tutarken melekler ona: “Muhakkkak ki Allah, seni, Allah’tan olan Kelime’yi doğrulayan, onurlu, kendine hakim ve salihlerden bir nebi olan Yahya ile müjdeliyor” diye seslendiler.
40) (Zekeriya): “Rabbim; bana ihtiyarlık erişmişken ve kadınım da kısır iken, benim nasıl oğlum olur?” dedi. (Allah ona): “Böyledir!” dedi. Allah istediğini yapar.
41) (Zekeriya): “Rabbim, bana bir alamet ver” dedi. (Allah ona): “Senin alametin, insanlarla üç gün işaretler haricinde konuşamayacak olmandır. Rabbini çokça an, sabah akşam (O’nu) tesbih et” dedi.
Meryem’in dünya üzerinde gelmiş geçmiş bütün kadınların üstünde tutulması
42) Hani melekler (Meryem’e): “Ey Meryem! Allah seni seçip arındırdı ve seni halkların kadınlarının üzerine seçti” demişlerdi:
43) “Ey Meryem! Kendini Rabbine ada, (O’nu) kabullen ve (Rabbinin emir ve yasaklarına) boyun eğenlerle beraber boyun eğ.”
44) İşte sana bu vahyettiğimiz, gayb olan haberlerdendir. Meryem’e kimin kefil olacağını belirlemek için kalem çektiklerinde sen yanlarında değildin. Aralarında tartıştıklarında da yanlarında değildin.
Meryem’e İsa’nın annesi olacağının müjdesi veriliyor
45) Melekler: “Ey Meryem! Allah seni adı Meryemoğlu İsa Mesih olan, kendisinden bir Kelime ile müjdeliyor. (O), dünya ve Ahiret’te yüzü ak ve (Allah’a) yakın olanlardandır.
46) Beşikte ve yetişkin olarak insanlarla konuşacaktır ve salihlerden olacaktır.
47) (Meryem): “Rabbim! Bana bir beşer dokunmadığı halde benim nasıl çocuğum olur?” dedi. Melekler: “Böyledir! Allah ne isterse yaratır. Bir işe karar verdiğinde ona sadece ‘Ol!’ der ve olur” dediler.
İsa’nın sözleri, Kur’an hakkındaki misyonu
48) Ve ona Kitap ve hikmeti, Tevrat ve İncil’i öğretecek.
49) Ve İsrailoğullarına resul olacak (ve onlara şunları diyecek): “Muhakkak ki ben size Rabbinizden bir delil ile geldim. Sizin için çamurdan bir kuş taslağı yapıyorum ve ona üflediğimde Allah’ın izniyle o bir kuş oluyor. Körleri ve cüzzamlıları iyileştiriyorum ve Allah’ın izniyle ölüleri diriltiyorum. Size ne yiyeceğinizi ve evlerinizde ne biriktireceğinizi haber veriyorum. Eğer siz müminseniz muhakkak ki bunlarda sizin için bir delil vardır.
50) Tevrat’ın hakikatlerinden gelen önümdeki (Kitab’ı) doğrulayacağım ve size (Allah’tan izinsiz olarak) haram kılınmış şeyleri helal edeceğim. Muhakkak ki size Rabbinizden gelen bir kanıtla geldim, o halde Allah hakkında bilinç sahibi olun ve bana itaat edin.
51) Muhakkak ki Allah benim Rabbim ve sizin Rabbinizdir. O halde O’na kulluk edin! Dosdoğru yol işte budur.”
52) İsa onlardan (bir kısmında) küfrü hissedince: “Allah (yolunda) benim ensarım kimlerdir?” dedi. Havariler ona: “Bizler Ensarullahız! Biz Allah’a iman ettik. Bizim teslim olduğumuza şahit ol” dediler:
53) “Rabbimiz, indirdiğine iman ettik ve resule uyduk, artık bizi şahitlerle beraber yaz.”
Allah, İsa Mesih takipçilerine Kıyametten önce kâfirler üzerine elde edecekleri büyük zaferi müjdeliyor
54) Onlar tuzak kurdu, Allah da tuzak kurdu. Allah, tuzak kuranların en hayırlısıdır.
56) Böylelikle küfürde direnenleri hem dünyada hem de Ahirette şiddetli azaba uğratacağım. Onların yardımcıları yoktur.
57) (Allah) iman eden ve salih işler yapanlara da ödüllerini eksiksiz verir. Allah zalimleri sevmez.
58) Sana bu okuduklarımız, ayetlerden ve hikmet ve hüküm yüklü Zikir’dendir.
İsa’nın Adem gibi bir insan olması
59) Muhakkak ki Allah nezdinde İsa’nın örneği Adem’in örneği gibidir. Onu topraktan yarattı ve sonrasında ona: “Ol!” dedi ve oldu.
60) (Bu), Rabbinden gelen mutlak gerçektir. Öyle ise tereddüde düşenlerden olma.
61) Onun hakkında sana gelen ilimden sonra kim seninle tartışacak olursa de ki: “Gelin sizler ve bizler (de dahil olacak şekilde) bizim çocuklarımızı, sizin çocuklarınızı, bizim kadınlarımızı ve sizin kadınlarınızı çağıralım sonra dua edelim. Böylece Allah’ın lanetini, yalancılar üzerine kılalım.”
62) Muhakkak ki (İsa hakkında bu anlatılan) gerçek kıssadır. Allah’tan başka ilah yoktur. Muhakkak ki Allah, şüphesiz O, azizdir, hikmet ve hüküm sahibidir.
63) Buna rağmen eğer yüz çevirirlerse, muhakkak ki Allah bozguncuları bilir.
Allah, Ehli Kitab’ı Kur’an’a iman edenlerle birlikte İsa Mesih etrafında birleşmeye davet ediyor
64) De ki: “Ey Ehli Kitap, sizinle bizim aramızdaki ortak Kelime’ye gelin! Allah’tan başkasına kulluk etmeyelim ve O’na hiçbir şeyi ortak koşmayalım. Bazımız bazımızı Allah’ın dışında rabler edinmesinler.” Buna rağmen eğer yüz çevirirlerse: “Bizim (Allah’a) teslim olduğumuza şahit olun” deyin.
İbrahim’in inancı
65) Ey Ehli Kitap, Tevrat ve İncil ondan önce indirilmemesine rağmen niçin İbrahim hakkında tartışıyorsunuz? Akletmez misiniz?
66) Sizler (şimdiye kadar) bildiğiniz şeyler hakkında tartıştınız. Öyle ise şimdi neden hiç bilginiz olmayan bir konuda tartışıyorsunuz? Muhakkak ki Allah bilir, siz bilmezsiniz.
67) İbrahim Yahudi veya Hristiyan değildi. Fakat o (Allah’a) teslim olmuş bir Muvahhit idi ve müşriklerden de olmadı.
68) İnsanların İbrahim’e en yakın olanı, (kendi zamanında) ona uyanlar, bu nebi ve (Allah’a) iman edenlerdir. Muhakkak ki Allah müminlerin velisidir.
Ehli Kitap’tan herkes aynı değildir
69) Ehli Kitap’tan bir grup sizi saptırmayı istedi. Muhakkak ki kendilerinden başkasını saptıramazlar da bunun farkında değiller.
70) Ey Ehli Kitap! Sizler şahit olduğunuz halde Allah’ın delillerini niçin örtüyorsunuz?
71) Ey Ehli Kitap! Niçin hakka batılı katıyorsunuz. Niçin bile bile gerçeği gizliyorsunuz?
72) Ehli Kitap’tan bir grup (diğerine): “Gündüzün başlangıcında, iman etmiş olanlara indirilene iman edin, sonrasında ise onu yalanlayın, belki dönerler” dedi:
73) “Sizin dininize uyanlardan başkasına inanmayın!” De ki: “Muhakkak ki hidayet Allah’ın hidayetidir. Size verilenin bir benzeri, birine veriliyor diye veya size karşı (müminler) Rabbinizin katında delil getiriyorlar diye mi (böyle yapıyorsunuz)?” De ki: “Lütuf Allah’ın elindedir; onu istediğine ve dileyene verir. Allah lütfu geniş olandır, bilendir.
74) İstediğine ve dileyene rahmetini verir. Allah büyük lütuf sahibidir.”
75) Ehli Kitap’tan öylesi vardır ki kendisine yığınla emanet bıraksan onu iade eder ve onlardan öylesi vardır ki kendisine bir dinar emanet etsen başına dikilmedikçe onu iade etmez. Bunun nedeni onların: “Ümmîler hakkında bizim üzerimizde sorumluluk yoktur” demelerinden dolayıdır. Muhakkak ki Allah hakkında bile bile yalan söylüyorlar.
76) Aksine, kim sözünü yerine getirirse ve bilinçli olursa, muhakkak ki Allah bilinçli olanları sever.
77) Allah ile yaptıkları antlaşmayı ve yeminlerini az bir bedele satanlara (gelince), işte onlara Ahiret’te bir pay yoktur. Allah, Kıyamet Günü onlarla konuşmaz, onlara bakmaz ve onları temize çıkarmaz. Onlar için acılı bir azap vardır.
78) Onlardan bir grup, Kitap’tan sanasınız diye Kitap’la dillerini eğip bükerler. Oysa o Kitap’tan değildir. Onlar “Bu, Allah katındandır” derler. Oysa o, Allah katından değildir. Onlar bile bile Allah hakkında yalan söylerler.
Tanrı, toplum önderlerine İsa’ya kul olunmayacağını ve Kelime olarak geldiğinde ona iman etmeleri gerektiğini bildiriyor
79) Allah’ın kendisine Kitab’ı, hikmeti ve nübüvveti verdiği bir insanın: “Allah dışında bana (da) kulluk edin!” demesi mümkün değildir. (O size) ancak: “Öğrettiğiniz ve ders verdiğiniz Kitab’a göre rabbiyyun olun!” der.
80) Ve size: “Melekleri ve nebileri kendinize rabler edinin!” diye de emretmez. Siz (Allah’a) teslim olduktan sonra o size hiç küfrü emreder mi?
81) Hani Allah, nebilerden: “Ben size Kitap ve hikmetten verip sonra yanınızda olanı doğrulayıcı bir resul geldiğinde ona mutlaka iman edecek ve ona yardım edeceksiniz!” diye bir söz almıştı. (Onlara): “Kabul ettiniz mi? Bu kısıtlamaları üzerinize aldınız mı?” dedi. (Onlar): “Kabul ettik!” dediler. (Allah): “Öyleyse şahit olun ve Ben de sizinle beraber şahit olanlardanım” dedi.
82) Bundan sonra artık kim yüz çevirirse, işte onlar fasıkların ta kendileridir.
Allah’ın gönderdiği resullerin müminler nazarındaki eşitliği
83) Göklerde ve yerde kim varsa ister istemez O’na teslim olmuş olup, O’na döndürülecekken hâlâ Allah’ın Dini’nden başkasını mı arıyorlar?
84) De ki: “Biz Allah’a, bize indirilene, İbrahim, İsmail, İshak, Yakup ve onun soyuna indirilene, Musa’ya, İsa’ya ve nebilere Rablerinden verilene iman ettik. Onların hiçbiri arasında ayırım yapmayız ve biz O’na teslim olanlarız.”
85) Ve kim (Allah’a) teslimiyetten başka bir din ararsa, bu, kendisinden kabul edilmeyecek ve o, Ahiret’te hüsrana uğrayanlardan olacaktır.
Kâfirlerin Ahiret’te kazandıkları
86) İman ettikten, resulün hak olduğuna tanık olduktan ve kendilerine açık deliller geldikten sonra küfre giren bir toplumu, Allah nasıl hidayete eriştirir? Allah zalimler topluluğunu hidayete eriştirmez.
87) Onların cezası, Allah’ın, meleklerin ve insanların toplu lanetinin üzerlerine olmasıdır.
88) Orada kalıcıdırlar; azapları hafifletilmez ve kendilerine bakılmaz.
89) Pişman olanlar ve durumlarını düzeltenler hariç. Muhakkak ki Allah bağışlayandır, Merhamet Eden’dir.
90) Muhakkak ki iman ettikten sonra küfre giren ve sonrasında da küfürlerini arttıranların pişmanlıkları kabul edilmeyecektir. İşte onlar sapmışların ta kendileridir.
91) Muhakkak ki küfre girip bu şekilde ölenler (affedilmeleri için) dünya dolusu altını fidye olarak sunsalar bile hiçbirinden kabul edilmez. Onlar için acılı bir azap vardır. Onların yardımcıları da yoktur.
Gerçek erdemlilik
92) Sevdiğiniz şeylerden infak edinceye kadar gerçek erdemliliğe erişemezsiniz. Her ne infak ederseniz Allah onu bilir.
Allah’ın insanlara bütün temiz yiyecekleri helâl kılması
93) Tevrat indirilmeden önce, İsrail’in kendisine haram kıldığı dışında, tüm yiyecekler İsrailoğullarına helâldi. De ki: “Eğer doğru sözlülerseniz Tevrat’ı getirip okuyun.”
94) Artık bundan sonra kim Allah’a yalanla iftira ederse, işte onlar zalimlerin ta kendileridir.
95) De ki: “Allah doğru söyledi! Öyleyse siz Muvahhit olan İbrahim’in Dini’ne uyun. O, müşriklerden değildi.”
Allah’a adanmış İlk Mabet ve Ehli Kitap içinden bir grubun küfrü
96) Muhakkak ki kutlu ve halklara hidayet vesilesi olan, insanlar için kurulmuş ilk ev Bekke’deki (mabet)tir.
97) İbrahim’in makamı delilleriyle oradadır ve kim oraya girerse güvende olur. Güç yetirip bir yolunu bulan insanlar, Allah için o eve konferansa gitmeli. Kim bunu tanımazdan gelirse (bilsin ki) Allah kimseye muhtaç değildir.
98) De ki: “Ey Ehli Kitap! Niçin Allah’ın delillerini örtüyorsunuz? Allah yapmakta olduklarınız üzerine şahittir.”
99) De ki: “Ey Ehli Kitap! Tanıklar olduğunuz halde, niçin iman edenleri Allah yolundan, onu eğri göstererek men etmeye çabalıyorsunuz? Allah yaptıklarınızdan habersiz değildir.
100) Ey iman edenler! Kendilerine Kitap verilenlerden (böyle) bir gruba itaat ederseniz, sizi imanınızdan sonra kâfirlere döndürürler.
101) Size Allah’ın ayetleri okunuyorken ve O’nun resulü aranızdayken, nasıl olur da küfre girersiniz? Kim Allah’a sarılırsa dosdoğru bir yola iletilmiş olur.
Allah, iman edenlerin birlik olmalarını istiyor
102) Ey iman edenler! Allah hakkında, hakkıyla bilinç sahibi olun. (O’na) teslim olmadan ölmeyin.
103) Topluca Allah’ın ipine sarılın ve ayrılığa düşmeyin. Allah’ın üzerinizdeki nimetini hatırlayın; hani sizler düşmanken, kalplerinizin arasını birleştirdi de O’nun nimetiyle kardeşler oldunuz. Siz, ateşten bir çukurun kenarındayken, oradan sizi kurtardı. Allah ayetlerini işte böyle açıklıyor. Umulur ki hidayete erersiniz.
Allah, müminler içinden, insanları hayra davet etmeye adanmış bir topluluk oluşmasını istiyor
104) Ve sizden hayra davet eden, sağduyuyu emreden ve sınır tanımazlıktan men eden bir topluluk oluşsun. İşte onlar mutluluğa erenlerdir.
105) Kendilerine açıklamalar geldikten sonra ayrılığa ve anlaşmazlığa düşenler gibi olmayın. İşte onlar için büyük bir azap vardır.
106) O gün bazı yüzler ağarır, bazıları ise kararır. Yüzleri kararanlara: “İman ettikten sonra küfre girdiniz, öyle mi? O halde küfrünüzden ötürü tadın azabı!” (denir).
107) Fakat yüzleri ağaranlar Allah’ın rahmetindedirler. Onlar orada kalıcıdırlar.
108) İşte bunlar Allah’ın ayetleridir. Mutlak bir gaye için onu sana okuyoruz. Allah insanlara haksızlık etmek istemez.
109) Göklerde ve yerde ne varsa Allah’ındır. Tüm işler Allah’a döndürülür.
Ehli Kitap’tan iman edenler ve kâfir olanlar
110) Siz, insanlar için çıkarılmış hayırlı bir topluluk oldunuz. Sağduyuyu emreder, sınır tanımazlıktan men eder ve Allah’a iman edersiniz. Ehli Kitap da (sizin gibi) iman etseydi onlar için daha hayırlı olurdu. Onlardan iman edenler vardır fakat çoğu fasıktırlar.
111) Onlar size eziyetten başka zarar veremezler. Sizinle savaşırlarsa size arkalarını dönüp kaçarlar. Sonra yardım da görmezler.
112) Allah'ın ipine ve insanların ipine sarılanlar hariç nerede olurlarsa olsunlar onlara aşağılık damgası vuruldu. Onlar Allah'ın gazabına uğradılar ve yoksulluğa mahkum edildiler. Bu, Allah'ın delillerini örtmelerinden ve haksız yere nebileri zapt etmelerindendir. İşte bu, onların isyankâr ve haddi aşmış olmalarındandır.
113) Hepsi bir değildir. Ehli Kitap’tan bir topluluk geceleri kalkıp Allah’ın ayetlerini okurlar ve itaat ederler.
114) Allah’a ve Ahiret’e iman ederler, sağduyuyu emreder, sınır tanımazlıktan men eder ve hayırlı (işlerde) koşuşurlar. İşte onlar salihlerdendir.
115) Hayır olarak ne yaptılarsa asla örtülmeyecektir. Allah bilinç sahiplerini bilir.
116) Küfürde direnenlere malları veya evlatları Allah’a karşı hiç bir fayda sağlamaz. İşte onlar ateş halkıdır ve orada kalıcıdırlar.
117) Onların bu dünya hayatı adına yaptıkları infakın örneği, kendi kendilerine zulmeden bir halkın ekinlerine dondurucu bir rüzgârın isabet edip onu helak etmesi gibidir. Allah onlara zulmetmedi, fakat onlar kendi kendilerine zulmediyorlardı.
118) Ey iman edenler! Sizden olmayanları sırdaş edinmeyin. Size zarar vermekten geri durmazlar. Sizin için sıkıntı temenni ettiler. Kinleri ağızlarından taşmaktadır. Sinelerinde gizledikleri (kin ve öfke) ise daha büyüktür. Eğer aklediyorsanız, size ayetleri açıkladık.
119) İşte siz böylesiniz; onları seversiniz fakat onlar sizi sevmezler. Siz Kitab’ın tamamına iman edersiniz. Onlar sizinle karşılaştıklarında: “İman ettik” derler, fakat kendi başlarına kaldıklarında kinlerinden parmaklarını ısırırlar. De ki: “Ölün kininizden!” Muhakkak ki Allah sinelerde olanı bilir.
120) Size bir iyilik dokunsa tasalanırlar, bir kötülük isabet etse buna rahatlarlar. Eğer sabırlı ve bilinçli olursanız onların hileleri size zarar veremez. Allah onların yaptıklarını kuşatır.
Müminler için Bedr Savaşı’ndan çıkartılacak dersler
121) Hani bir sabah ailenden ayrılıp müminleri savaş için mevzilere yerleştirmiştin. Allah işitendir, bilendir.
122) Hani sizden iki grup bozulmaya yüz tutmuştu. (Hâlbuki) Allah, o ikisinin de velisiydi. Müminler Allah’a tevekkül etsinler!
123) Andolsun ki Allah size Bedir’de en güçsüz anınızda yardım etti. Öyleyse Allah hakkında bilinç sahibi olun. Umulur ki şükredenlerden olursunuz.
124) Hani sen müminlere: “Rabbinizin, indirilen meleklerden üç bin tanesi ile yardım etmesi size kafi gelmiyor mu?” diyordun.
125) Bilakis! Eğer sabreder ve bilinçli olursanız, size ansızın gelseler bile Rabbiniz size nişanlı meleklerden beş bini ile yardım eder.
126) Allah bunu sizin için bir müjde ve kalplerinizin tatmin olmasından başka (bir sebepten ötürü) kılmadı. Yardım sadece aziz, hikmet ve hüküm sahibi Allah katındandır.
127) (O yardım), küfürde direnenlerden bir tarafı kesmek veya onları perişan ederek umutsuzca geri dönmelerini sağlamak içindir.
Ahiret'te peygamberin kimseyi kurtaramayacağına dair
128) Emir hakkında sana (düşen) bir şey yoktur. (Allah isterse) pişmanlıkları(nı) kabul eder, (isterse de) zalim olmalarından dolayı onlara azap eder.
129) Göklerde ve yerde ne varsa Allah’ındır. (O), istediğini ve dileyeni affeder, dileyene de azap eder. Allah bağışlayandır, Merhamet Eden’dir.
Allah’ın müminlerden yapmalarını istediği şeyler
130) Ey iman edenler, kat kat arttırılmış faizi yemeyin. Allah hakkında bilinç sahibi olun. Umulur ki kurtuluşa erersiniz.
131) Kafirler için hazırlanmış ateş hakkında da bilinç sahibi olun.
132) Allah'a ve resüle itaat edin. Umulur ki rahmete erişirsiniz.
133) Rabbinizden (gelen) bir bağışlanmaya ve genişliği gökler ve yer kadar olan, bilinç sahipleri için hazırlanmış cennete koşuşun.
134) Onlar bollukta ve darlıkta infak ederler, öfkelerini yutarlar ve insanları affederler. Allah iyilik yapanları sever.
135) Onlar ki aşırıya kaçtıklarında veya kendilerine zulmettiklerinde Allah’ı anarlar ve böylece günahlarının bağışlanmasını dilerler. Allah’tan başka günahları kim bağışlar? Ve onlar yaptıkları şeylerde bile bile ısrar etmezler.
136) Onların ödülleri Rablerinden bir bağışlanma ve altlarından ırmaklar akan, içlerinde kalıcı olacakları cennetlerdir. (Böyle) yapanların ödülü ne de güzeldir!
137) Sizden önce nice sünnetler gelip geçmiştir. Yeryüzünde dolaşın da yalancıların akıbetinin nasıl olduğunu görün.
138) Bu, insanlar için bir bildiri, bir hidayet ve bilinç sahipleri için bir öğüttür.
139) Gevşemeyin ve üzülmeyin. Müminseniz sizler üstünsünüz.
140) Eğer size bir sıkıntı dokunduysa o topluluğa da benzer bir sıkıntı dokunmuştur. Biz o günleri insanlar arasında döndürür dolaştırırız, ta ki Allah iman edenleri belli etsin ve böylece sizden şahitler edinsin. Allah zalimleri sevmez.
141) (Bu), iman edenleri arındırır, kâfirleri ise mahveder.
142) Yoksa siz Allah içinizden cihad edenleri belli etmeden ve sabredenleri belli etmeden cennete gireceğinizi mi sandınız?
143) Siz, ölümle karşılaşmadan önce onu temenni ediyordunuz. İşte onu gördünüz (ama gene de ona atılmak için) bekleyip duruyordunuz.
Müminlere, girmek üzere oldukları savaşta uymaları gereken emirler telkin ediliyor
144) Muhammed sadece bir resuldür. Ondan önce de resuller gelip geçmiştir. Eğer ölür veya öldürülürse siz, topuklarınız üzerinden gerisin geriye mi döneceksiniz? Kim gerisin geriye dönerse Allah’a asla zarar veremez. Allah yakında şükredenlerin karşılığını verecektir.
145) Kimse Allah’ın izni olmadan ölemez. Belirlenmiş bir süresi vardır. Kim dünya nimetini isterse ona, ondan veririz ve kim Ahiret nimetini isterse ona, ondan veririz. Yakında şükredenlerin karşılığını vereceğiz.
146) Nice nebiler vardır ki onlarla birlikte birçok rabbiyyun Allah yolunda kendilerine isabet eden (elemlere) rağmen gevşemeden ve boyun eğmeden savaştılar. Allah sabredenleri sever.
147) Onların sözleri: “Rabbimiz, günahlarımızı ve işimizdeki aşırılıklarımızı bağışla. Ayaklarımızı sabit kıl ve kâfirler toplumuna karşı bize yardım et!” demekten başka birşey olmadı.
148) Böylece Allah onlara hem dünya nimetini ve hem de Ahiret’in güzel nimetini verdi. Allah iyilik yapanları sever.
149) Ey iman edenler, eğer küfürde direnenlere itaat ederseniz, sizi topuklarınız üzerinde çeviririler ve böylece hüsrana uğrayanlara dönersiniz.
150) Bilakis! Sizin mevlanız Allah’tır. O, yardım edenlerin en hayırlısıdır.
151) O’ndan gelen bir yetki olmadan Allah’a ortak koşmalarından dolayı küfürde direnenlerin kalplerine bir korku salacağız. Varacakları yer ateştir. Zalimlerin kalacağı yer ne kötüdür!
Allah müminlere girdikleri savaşı niçin kaybettiklerini açıklıyor
152) Andolsun ki Allah size olan vaadine sadık kaldı. O’nun izniyle onları kırıp geçiyordunuz. Fakat sevdiğiniz şeyi size gösterdikten sonra isyan ettiniz, (size verilen) emir hakkında tartıştınız ve bozuldunuz. Sizden kiminiz dünyayı, kiminiz ise Ahiret’i arzuluyordu. Sonra sizi sınamak için onları (elde etmekten) sizi geri çevirdi. Ve andolsun ki sizi affetti. Allah müminlere karşı lütuf sahibidir.
153) Hani siz uzaklaşıyor ve dönüp kimseye bakmıyordunuz. Resul arkanızdan sizi çağırıyordu. Böylece size keder üstüne keder isabet etti, ta ki kaybettiğiniz şeyler ve size isabet eden (musibetler) için üzülmeyesiniz. Allah yaptıklarınızdan haberdardır.
154) Bu kederden sonra üzerinize güvenlik hissi veren bir huzur indirdi ki içinizden bir grubu sarsın. Diğer grup ise kendi canının derdine düştü. Allah hakkında cahilce zanda bulunuyorlar; “Bu olayda bizim bir yetkimiz var mı?” diyorlar. De ki: “Yetkinin tamamı Allah’a aittir.” Sana söylemedikleri şeyi içlerinde gizliyorlar; diyorlar ki: “Bu konuda bizim bir yetkimiz olsaydı burada öldürülmezdik.” De ki: “Evinizde dahi olsaydınız, öldürülmesi yazılmış olanlar kalkıp düşecekleri yere giderlerdi.” Bu, Allah’ın içinizde olanı sınaması ve kalplerinizde olanı temize çıkarması içindir. Allah sinelerde olanı bilir.
155) Şeytan, iki topluluğun anlaşmazlık gününde sizden geri dönenleri kazandıkları şeyler yüzünden kaydırmak istedi. (Fakat) andolsun ki Allah onları affetti. Allah bağışlayandır, yumuşak muamele edendir.
156) Ey iman edenler, küfre girip yeryüzünde yolculuğa çıkan veya savaşa katılanlara: “Onlar bizimle kalsalardı ölmezler, öldürülmezlerdi” diyenler gibi olmayın. Allah bu (düşünceyi) onların kalplerine bir hasret olarak yerleştirdi. Allah diriltir ve öldürür. Allah yaptıklarınızı görendir.
Allah yolunda ölmenin ödülü
157) Muhakkak ki Allah yolunda öldürülür veya ölürseniz, Allah’tan, onların topladıklarından daha hayırlı bir bağışlanma ve rahmet vardır.
158) Ve muhakkak ki ölürseniz veya öldürülürseniz Allah’ın (huzurunda) toplanacaksınız.
159) Allah’tan sana bir rahmet olarak onlara yumuşak davrandın. Eğer kaba ve katı kalpli olsaydın mutlaka senin etrafından dağılırlardı. O halde onları affet, bağışlanmalarını dile ve işler(inde) onlara danış. Karar verince de Allah’a tevekkül et. Allah kendisine tevekkül edenleri sever.
160) Eğer Allah size yardım ederse artık size galip gelecek yoktur. Eğer sizi terk ederse, artık ondan sonra kim size yardım edebilir? Öyleyse müminler Allah’a tevekkül etsinler.
161) Bir nebinin ihanet etmesi (söz konusu) olamaz. Kim ihanet ederse Kıyamet Günü ihanet ettiğiyle gelir. Sonrasında ise herkese ne kazandıysa verilir. Onlara haksızlık yapılmaz.
162) Allah’ın rızasını gözetenler Allah’tan (gelen) bir gazaba uğramış ve barınağı cehennem olan kimse gibi midir? Ne kötü bir varış yeridir!
163) Allah nezdinde onlar derece derecedir. Allah onların yaptıklarını görendir.
164) Andolsun ki Allah müminleri kendi aralarından onlara O’nun ayetlerini okuyup, onları arındıran ve onlara Kitab’ı ve hikmeti öğreten bir resul göndermekle lütufta bulundu. Onlar öncesinde apaçık bir sapmışlık içindeydiler.
165) Onların başına getirdiğiniz musibetin bir misli sizin başınıza geldiğinde: “Bunun nedeni nedir?” mi dediniz? De ki: “Bu, kendinizdendir!” Muhakkak ki Allah her şeye güç yetirendir.
166) İki topluluğun anlaşmazlık günü, size gelen musibet Allah’ın izniyleydi ve müminlerin belli olması
167) ve münafıklık yapanların belli olması içindi. O (sizinle anlaşamayan gruba): “Gelin ve Allah yolunda savaşın veya savunmada bulunun!” denildiğinde onlar: “Eğer savaşmayı bilseydik muhakkak ki size uyardık” demişlerdi. O gün onlar küfre imandan daha yakındılar. Kalplerinde olmayanı ağızlarıyla söylüyorlardı. Allah onların gizlediklerini bilir.
168) Onlar oturdukları (yerden) kardeşleri hakkında: “Bize itaat etselerdi öldürülmezlerdi” diyenlerdir. De ki: “Eğer doğru sözlülerseniz o halde ölümü kendinizden savın!”
169) Allah yolunda öldürülenleri sakın ölü zannetmeyin. Bilakis! Onlar Rableri katında diri olup rızıklandırılmaktadırlar.
170) Allah’ın onlara kendi lütfundan verdiğiyle mutludurlar ve onlara (henüz) gerilerinden (ulaşamamış) olanları, kendileri için bir korku ve üzüntü olmadığı hakkında müjdelemek (isterler).
171) (Onlar) Allah’tan (gelecek) bir nimeti, bir lütfu ve Allah’ın muhakkak ki müminlerin ödülünü boşa çıkarmayacağını müjdelemektedirler.
172) (Onlar) kendilerine bir yara isabet ettikten sonra (bile) Allah ve resulüne icabet eden kimselerdir. Onlar içinden güzel davrananlar ve bilinç sahibi olanlara büyük bir ödül vardır.
173) (Onlar) kendilerine: “İnsanlar size (karşı) toplandı, onlardan çekinin!” denildiğinde imanı artan ve: “Allah bize yeter, O ne güzel vekildir!” diyenlerdir.
174) Böylece kendilerine bir kötülük dokunmadan Allah’tan bir nimet ve bir lütufla döndüler. Allah’ın rızasını gözetmişlerdi. Allah büyük lütuf sahibidir.
175) Şeytan ise ancak kendisini veli edinenleri korkutur. Şu halde eğer müminseniz onlardan korkmayın, benden korkun.
Kâfirler Allah’a zarar veremez
176) Küfürde koşanlar seni üzmesinler. Onlar Allah’a asla bir şeyle zarar veremezler. Allah onları Ahiret’te bir pay sahibi kılmamayı istiyor. Onlar için büyük bir azap vardır.
177) Onlar imana karşılık küfrü satın alanlardır. Allah’a bir zarar veremezler. Onlar için acılı bir azap vardır.
178) Küfürde direnenler sanmasınlar ki onlara mühlet vermemiz kendileri için bir hayırdır. Onlara ancak günahlarını arttırmaları için mühlet veriyoruz. Onlar için alçaltıcı bir azap vardır.
179) Allah, müminleri, pisi temizden ayırıncaya kadar içinde bulunduğunuz bu durumda terk edecek değildir. Allah size gaybı bildirecek de değildir, fakat Allah, resullerinden istediğini (bu iş için) seçer. O halde Allah’a ve resullerine iman edin. İman ettiğiniz ve bilinç sahibi olduğunuz takdirde sizin için büyük bir ödül vardır.
180) Ve Allah’ın kendi lütfundan verdiği şeylerde cimrilik edenler hesap etmesinler ki (o verilenler) onlar için bir hayırdır. Aksine, o (verilenler) onlar için bir şerdir. Cimrilik ettikleri şeyler Kıyamet Günü’nde onların boyunlarına dolanacak. Göklerin ve yerin mirası Allah’ındır. Allah yaptıklarınızdan haberdardır.
181) Andolsun ki Allah: “Allah fakirdir, biz ise zenginiz” diyenlerin sözlerini işitti. Onların söylediklerini ve nebileri haksız yere zapt etmelerini yazacağız ve onlara “Yakıcı azabı tadın!” diyeceğiz.
182) “İşte bu, kendi ellerinizle sunduğunuz şeyler (sebebiyle)dir.” Allah kullara haksızlık edici değildir.
183) Onlar: “Muhakkak ki Allah bize ateşin yiyeceği bir kurban getirmediği takdirde hiçbir resule iman etmememiz hususunda emretti” dediler. De ki: “(Mademki sizin iddia ettiğiniz gibi) benden önce gelen resuller açık deliller ve o söylediğiniz şeyle geldiler ve sizler de doğru sözlülerseniz, o halde niçin onları zapt ettiniz?”
184) Fakat seni yalanlarlarsa (bil ki) senden önce de açık deliller, bilgelik dolu sahifeler ve aydınlatıcı Kitab’ı getiren nice resulleri de yalanlamışlardı.
Dünya hayatı ve müminlerin karşılaşacağı imtihanlar
185) Her nefis ölümü tadacaktır. Kıyamet Günü ecirleriniz size tastamam verilir. (O vakit) kim ateşten uzaklaştırılır ve cennete girdirilirse artık kurtulmuştur. Dünya hayatı aldatıcı bir zevkten başka bir şey değildir.
186) Muhakkkak ki mallarınız ve canlarınızla imtihan olunacaksınız. Sizden önce kendilerine Kitap verilenler ve müşriklerden birçok zarar verici söz işiteceksiniz. Sabretmek ve bilinçli olmak elbette ki gayret gerektiren işlerdendir.
187) Hani Allah kendilerine Kitap verilenlerden: “Onu mutlaka insanlara açıklayacaksınız ve gizlemeyeceksiniz” diye söz almıştı. Onlar onu arkalarına attılar ve az bir fiyata sattılar. Satın aldıkları şey ne kötüdür!
188) Getirdikleri şey ile sevinen ve yapmadıklarıyla övülmekten hoşlananları hesaba katma, onların azaptan kurtulacaklarını da sanma. Onlar için acıklı bir azap vardır.
189) Göklerin ve yerin hakimiyeti Allah'ındır. Allah her şeye güç yetirendir.
Allah müminlere kendi büyüklüğünü ve kudretinin örneklerini ve kendisine duanın nasıl yapılacağını öğretiyor
190) Muhakkak ki göklerin ve yerin yaratılışında ve geceyle gündüzün art arda gelişinde akıl sahipleri için deliller vardır.
191) Onlar ayaktayken, otururken ve yanları üzere (yatarken) Allah’ı anarlar ve göklerin ve yerin yaratılışı hakkında düşünürler: “Rabbimiz, sen bunu boş yere yaratmadın. Sen münezzehsin, bizi ateş azabından koru.
192) Rabbimiz, sen kimi ateşe sokarsan elbette ki onu rezil etmişsindir. Zalimlerin yardımcıları yoktur.
193) Rabbimiz, muhakkak ki biz ‘Rabbinize iman edin!’ diye, imana davet eden davetçiyi işittik ve iman ettik. Rabbimiz, günahlarımızı bağışla, kötülüklerimizi ört ve bizi erdemli kişilerle beraber vefat ettir.
194) Rabbimiz, resullerin (üzerinden) bize vadettiklerini ver ve bizi Kıyamet Günü’nde rezil etme! Muhakkak ki Sen vaadinden dönmezsin!”
195) Rableri (onların dualarına) icabet etti: “Muhakkak ki ben, ister erkek olsun ister kadın, sizden çalışanın amelini boşa çıkarmam, hepiniz eşitsiniz. Benim yolumda hicret edenlerin, yurtlarından kovulanların, eziyete uğrayanların, mücadele edenlerin ve zapt edilenlerin günahlarını örteceğim ve onları altlarından ırmaklar akan cennetlere girdireceğim.” Bu, Allah katından bir karşılıktır. Karşılığın en güzeli Allah katındandır.
Kâfirlerin bu dünyada üstün gibi gözükmeleri sadece dünya hayatı ile sınırlıdır
196) Küfürde direnenlerin ülkelerde (özgürce) dolaşmaları seni aldatmasın.
197) (Bu), az bir yararlanmadır. Sonrasında varacakları yer cehennemdir. O, ne kötü bir beşiktir.
198) Fakat Rableri hakkında bilinç sahibi olanlar için Allah tarafından içinde kalıcı olacakları altlarından ırmaklar akan cennetler vardır. Erdemliler için Allah katındaki şeyler daha hayırlıdır.
199) Ve muhakkak ki Ehli Kitap arasından öyle kimseler vardır ki Allah’a, size indirilene ve kendilerine indirilene iman ederler. Allah’a (karşı) tevazu sahibidirler ve Allah’ın ayetlerini az bir karşılığa satmazlar. Onların ödülü Rableri katındadır. Muhakkak ki Allah, hesabı çabuk görendir.
200) Ey iman edenler, sabredin, karşılıklı sabır gösterin, iletişim halinde olun ve Allah hakkında bilinç sahibi olun. Umulur ki kurtuluşa erersiniz.
Copyright © 2021- ESHATOLOJİK Kur'an ÇEVİRİSİ / AÇIKLAMALI KUR'AN TERCÜMESİ - TÜM HAKLARI SAKLIDIR
We use cookies to analyze website traffic and optimize your website experience. By accepting our use of cookies, your data will be aggregated with all other user data.