Karşılıksız Gözeten, Merhamet Eden Allah’ın adıyla,
Müminlerin özellikleri
1) Gerçek şu ki müminler kurtuluşa ermişlerdir.
2) Onlar salâtlarında tevazu içindedirler.
3) Boş sözlerden yüz çevirirler.
4) Zekâtı uygularlar.
5) İffetlerini korurlar.
6) Sadece eşleri veya antlaşmalarının hükmü altında olanlara karşı kınanmazlar.
7) O halde kim bunun ötesini ararsa, onlar sınırı aşanlardır.
8) Onlar emanetlerini ve antlaşmalarını gözetirler.
9) Onlar salâtlarını muhafaza ederler.
10) İşte onlar varis olanlardır;
11) içinde kalıcı oldukları Firdevs’e varis olacak olanlar.
Allah’ın insanı ve yeryüzündeki hayatı yaratması
12) Andolsun ki biz insanı balçık özünden yarattık.
13) Sonra onu döllenmiş bir yumurta olarak yerleşim mekanında şekillendirdik.
14) Sonra o döllenmiş yumurta ile bir embriyo yarattık, embriyoyla bir cenin yarattık, ceninle kemikleri yarattık, kemiklere et giydirdik sonra da onu son bir yaratışla inşa ettik. Yaratıcıların en güzeli olan Allah ne yücedir!
15) Bunun ardından siz muhakkak ki öleceksiniz.
16) Sonra Kıyamet Günü’nde mutlaka diriltileceksiniz.
17) Andolsun ki üstünüzde yedi yol yarattık. Biz yaratmadan gafil değiliz.
18) Ve gökten belirli bir miktar su indirdik ve onu yeryüzünde tutuyoruz. Muhakkak ki onu gidermeye de güç yetirenleriz.
19) Onunla sizin için hurmalıklardan ve üzümlüklerden bahçeler yaptık. Sizin için içlerinde çokça meyveler vardır ve onlardan yersiniz.
20) Ve Sina Dağı’nda yetişen, yiyenlere yağ ve katık bitiren bir ağaç...
21) Hayvanlarda da sizin için bir ibret vardır. İçindeki şeyden size içiririz. Ve sizin için onlarda çokça faydalar vardır ve onlardan yersiniz.
22) Hem onlar hem de gemiler üzerinde taşınırsınız.
Nuh Tufanı ve sapmış insanların tamamen yeryüzünden silinmesi
23) Andolsun ki Nuh’u kendi kavmine gönderdik de: “Ey kavmim! Allah’a kulluk edin. Sizin için O’ndan başka bir ilah yoktur. Hâlâ bilinçlenmez misiniz?” dedi.
24) Kavminden küfürde direnenlerin önde gelenleri: “Bu sizin benzeriniz olan bir beşerden başkası değildir! Size karşı üstünlük (elde etmek) istiyor. Eğer Allah isteseydi bir melek indirirdi. Biz önceki (gelip geçmiş) atalarımızdan böyle bir şey işitmedik” dediler:
25) “Bu, cinnet getirmiş bir adamdan başkası değildir. Hele bir süreye kadar onu gözetleyedurun.”
26) (Nuh): “Rabbim, yalanlamalarına karşı bana yardım et!” dedi.
27) Bunun üzerine ona: “Gözetimimiz (altında) ve vahyimizle gemiyi yap. Emrimiz gelip tandır kaynayınca, tüm eşlerden birer çift ve aleyhlerine söz geçmiş olanlar dışındaki ehlini ona yerleştir . Zulmedenler için bana başvurma. Onlar boğulacaklardır!” diye vahyettik.
28) Sen ve beraberindekiler gemiye yerleştiğinizde: “Bizi zalimler topluluğundan kurtaran Allah’a hamd olsun!” de.
29) Ve: “Rabbim, beni mübarek bir yere indir. Sen indirenlerin en hayırlısısın” de.
30) Muhakkak ki bunun hakkında deliller vardır ve biz muhakkak denemeden geçiririz.
Nuh peygamberden sonra insanlara sonsuz hayatı müjdeleyen elçiler gönderilmesi
31) Sonra onların arkasından başka bir nesil inşa ettik.
32) Kendi aralarından, onlara: “Allah’a kulluk edin. Sizin için O’ndan başka ilah yoktur. Hâlâ bilinçlenmez misiniz?” (desin) diye bir de resul gönderdik.
33) Kendi kavminden, küfürde direnen, Ahiret kavuşmasını yalanlayan ve kendilerine bu dünya hayatında genişlik verdiğimiz önde gelenleri: “Bu sizin benzeriniz olan bir beşerden başkası değildir! Sizin yediğinizden yiyor ve sizin içtiğinizden içiyor!” dedi(ler):
34) “Eğer sizin gibi bir beşere uyacak olursanız mutlaka hüsrana uğrayanlar olursunuz.
35) Size, siz ölüp de toprak ve kemik haline geldiğinizde çıkarılacağınızı mı vaadediyor?
36) Vaat edildiğiniz şey çok, çok uzak!
37) Dünya hayatından başkası yoktur. Ölürüz, yaşarız. Biz (bir daha) diriltilecek değiliz.
38) Bu adam sadece Allah’a yalanla iftira atıyor. Ona iman edecek değiliz.”
39) (Elçi): “Rabbim, yalanlamalarına karşı bana yardım et” dedi.
40) (Allah): “Yakında pişman olacaklar” dedi.
41) Derken onları gerçek bir patlama yakalayıverdi de onları bir süprüntü haline getirdik. Zalimler topluluğu uzak olsun!
42) Sonra onların ardından başka nesiller inşa ettik.
43) Hiçbir ümmet süresini öne çekemez, erteleyemez de.
44) Sonra ardı ardına resullerimizi gönderdik. Her ümmete kendi resulü geldiğinde onu yalanladılar. Biz de bazılarını bazısının peşinden sürdük ve onları birer hikâye kıldık. İman etmeyen toplum uzak olsun!
Musa ve Harun’un gönderilmesi
45) Sonra Musa ve kardeşi Harun’u delillerimiz ve apaçık bir yetkiyle gönderdik
46) Firavun’a ve ileri gelenlerine. Bunun üzerine büyüklendiler. (Zaten) böbürlenen bir toplumdular.
47) “Toplumları bize kulluk eden ve bizim benzerimiz olan şu iki beşere mi iman edeceğiz?” demişlerdi.
48) Böylece o ikisini yalanladılar da helak edilenlerden oldular.
49) Andolsun ki biz Musa’ya belki hidayete ererler diye Kitab’ı verdik.
Meryem ve İsa’nın birer ‘delil’ kılınması
50) Meryem’in oğlunu ve annesini de bir delil kıldık. O ikisini yerleşime elverişli ve akarsuyu olan bir tepede barındırmıştık.
51) Ey resuller, temiz şeylerden yiyin ve salih işler yapın! Ben, yaptıklarınızı bilirim.
İnananların tek bir din altında yeniden birleşmesi
52) Muhakkak ki ümmetiniz tek bir ümmettir. Ben de Rabbinizim. O halde benim hakkımda bilinç sahibi olun!
53) (Fakat) aralarındaki işleri sayfalar halinde koparıp ayırdılar. Her bir fırka kendinde olanla sevinip (durmaktadır).
54) Artık sen onları bir süreye kadar dalgınlıkları içinde bırak.
55) Sanıyorlar mı ki kendilerini mal ve oğullarla desteklemiş olmamızla
56) onların iyiliğine koşuyoruz? Hayır! Onlar farkında değiller.
57) Muhakkak ki, Rablerinin haşyetinden titreyenler
58) ve Rablerinin delillerine iman edenler
59) ve Rablerine ortak koşmayanlar
60) ve Rablerine dönecekleri için verdiklerini kalpleri ürpererek verenler;
61) işte onlar, hayırlarda yarışmaktadırlar ve bunda öncüdürler.
İsa’nın ikinci kez gelişinden önceki Ehli Kitab’a Kur’an hakkında yapılan gönderme
62) Kimseye kapasitesinin dışında sorumluluk yüklemeyiz. Yanımızda gerçeği söyleyen bir kitap vardır ve onlara zulmedilmez.
63) Hayır, onların kalpleri bu mevzuda dalgınlık içindedir. Onların bundan başka işleri vardır ve hep onunla meşgûldürler.
64) Onların önde gelenlerini azapla yakaladığımızda hemen feryat ederler.
65) Bugün feryat etmeyin, çünkü bizden yardım görmeyeceksiniz.
66) Size ayetlerim okunduğunda topuklarınızın üzerinde geri dönüyordunuz.
67) O (okunmaya) karşı böbürlenip, geçip uzaklaşıyordunuz.
68) Onlar bu sözü incelemiyorlar mı? Yoksa onlara evvelki atalarına gelmeyen bir şey mi geldi?
69) Yoksa resullerini tanımadıkları için mi inkâr ediyorlar?
70) Yoksa onda delilik olduğunu mu söylüyorlar? Bilakis, onlara hakkı getirdi (fakat) onların çoğu haktan hoşlanmazlar.
71) Eğer hak onların arzularına uysaydı, göklerin, yerin ve içindekilerin düzeni bozulurdu. Hayır! Onlara öğütlerini getirdik de onlar öğütlerinden yüz çevirmekteler.
72) Yoksa onlardan bir vergi mi istiyorsun? Hâlbuki Rabbinin vergisi daha hayırlıdır. O, rızık verenlerin en hayırlısıdır.
73) Muhakkak ki sen onları doğru yola davet ediyorsun.
74) Ahiret’e iman etmeyenler ise yoldan sapanlardır.
75) Eğer biz onlara merhamet edip sıkıntılarını gidersek, azgınlıkları içinde ısrarla bocalamaya devam ederler.
76) Andolsun ki onları bir azapla yakalamıştık da yine Rablerine boyun eğmediler, tevazu sahibi olmadılar.
77) Onlara şiddetli bir azabın kapısı açıldığında onun içinde ümitsiz kalıverirler.
78) O’dur sizin için işitme, görme ve gönüller inşa eden. Ne kadar az şükrediyorsunuz!
79) Sizi yeryüzünde bitiren O’dur. O’na (döndürülüp) toplanacaksınız.
80) Hayat veren ve öldüren O’dur. Geceyi ve gündüzü farklılaştırmak da O’na aittir. Hâlâ akletmez misiniz?
81) Ne var ki, “Bunlar evvelkilerin dediklerinin benzeri” derler.
82) “Öldüğümüz; toprak ve kemik olduğumuzda diriltileceğiz, öyle mi” derler:
83) “Andolsun ki bu, bize olduğu gibi daha öncesinde atalarımıza da vaadedilmişti. Elbette ki bunlar ancak eskilerin masallarıdır!”
84) De ki: “Eğer biliyorsanız yeryüzü ve içindekiler kimindir?”
85) “Allah’ındır” diyecekler. Hâlâ öğüt almayacak mısınız?
86) De ki: “Yedi gök ve büyük yönetimin Rabbi kimdir?”
87) “Allah’a aittir” diyecekler. Hâlâ bilinçlenmeyecek misiniz?
88) De ki: “Eğer biliyorsanız, her şeyin yönetimi elinde olan, koruyup kollayan (fakat) kendisi korunmayan kimdir?”
89) “Allah’tır” diyecekler. De ki: “O halde nasıl böyle büyüleniyorsunuz?”
90) Hayır! Biz onlara hakkı getirdik (fakat) onlar kesinlikle yalancıdırlar.
İsa ‘Allah’ın Oğlu’ değildir, Allah evlat edinmemiştir ve O’ndan başka ilah yoktur
91) Allah evlat edinmemiştir. Onunla beraber hiçbir ilah yoktur. Öyle olsaydı her ilah yarattığını götürürdü ve muhakkak bazıları bazılarına üstün gelirdi. Allah, onların yakıştırmalarından münezzehtir.
92) Gaybı da, tanık olunanı da bilir. Onların yakıştırdıkları ortaklardan yücedir.
93) De ki: “Rabbim, eğer bana onlara vadettiğini göstereceksen,
94) Rabbim, o halde beni o zalimler toplumunun içinde kılma!”
95) Muhakkak ki onlara vadettiğimiz şeyleri sana göstermeye güç yetiririz.
96) Kötülüğü en güzel olanla defet. Biz onların yakıştırmalarını biliriz.
97) Ve: “Rabbim, şeytanların kışkırtmalarından sana sığınırım” de:
98) “ve onların bana yaklaşmalarından da sana sığınırım!”
99) Onlardan birine ölüm geldi mi: “Rabbim, beni geri gönder!” der:
100) “Orada terk ettiğim şeylerde salih işler yaparım.” Asla! Bu (ancak) onun söylediği bir sözdür. Diriltilecekleri güne kadar önlerinde bir kavuşma sınırı vardır.
101) Suretlere üflendiğinde artık o gün aralarında ne akrabalık ilişkileri ne de birbirlerinin (halini) sorma olacak.
102) Kimin tartısı ağır basarsa, işte onlar kurtuluşa erenlerdir.
103) Kimin tartıları hafif gelirse işte onlar cehennemde kalacaklarından ötürü kendilerini hüsrana uğratanlardır.
104) Ateş yüzlerini yalar ve orada kasılıp kalırlar.
105) Size ayetlerim okunduğunda onları yalanlayanlar sizler olmadınız mı?
106) “Rabbimiz, bedbahtlığımız bizi yendi, biz sapmış bir toplum olduk.
107) Rabbimiz, bizi bundan çıkar. Eğer (bir daha zulme) dönersek işte o zaman zalimlerden oluruz.
108) (Allah): “Sinin orada ve benimle konuşmayın” der.
109) Muhakkak ki kullarımdan bir kısmı: “Rabbimiz, iman ettik, bizi bağışla, bize merhamet et, Sen merhametlilerin en hayırlısısın” derlerdi de
110) siz de onları alaya alırdınız. Ta ki (bu gülmeniz) beni anmanızı (tamamen) size unutturdu. Onlara gülüp dururdunuz.
111) Bugün sabretmelerinin karşılığını onlara verdim. İşte onlar kazananlardır.
112) (Allah): “Yeryüzünde kaç yıl kaldınız?” dedi.
113) “Bir gün veya günün bir kısmı kadar. Sayanlara sor” dediler.
114) (Allah): “Ancak az bir süre kaldınız. Keşke bunu bilmiş olsaydınız” dedi:
115) “Sizi boşuna yarattığımızı ve bize döndürülmeyeceğinizi mi sandınız?”
116) Gerçek hükümdar olan Allah pek yücedir. O’ndan başka ilah yoktur. Yüce yönetimin Rabbidir.
117) Kim hakkında hiçbir delil olmadığı halde Allah’la beraber başka ilahlara yalvarırsa hesabı muhakkak ki Rabbinin katındadır. Muhakkak ki kâfirler kurtuluşa eremezler.
118) De ki: “Rabbim, bağışla, merhamet et, Sen merhametlilerin en hayırlısısın.”
Karşılıksız Gözeten, Merhamet Eden Allah’ın adıyla
Zina edenlere uygulanacak ceza
1) Bir sure ki onu indirdik ve belki öğüt alırsınız diye içinde indirdiğimiz apaçık ayetleri yasa kıldık.
2) Zina eden kadın ile zina eden erkeğin her birisini yüz kere celdeleyin. Eğer Allah’a ve Ahiret Günü’ne iman ediyorsanız, Allah’ın Dini’ni (uygulamada) onlara karşı acıma (hissi) sizi tutmasın. O ikisinin bu azabına müminlerden bir topluluk da şahit olsun.
3) Zina eden bir erkek, zina eden veya müşrik olan bir kadından başkasını nikahlamaz. Zina eden bir kadın da zina eden veya müşrik olan bir erkekten başkasını nikahlamaz. Bu, müminlere haram kılınmıştır.
Kişiyi zina ile suçlayabilmek kolay değildir
4) Özgür bir kadını suçlayan ve sonrasında da dört şahit getirmeyenleri seksen kere celdeleyin ve onların şahitliğini asla kabul etmeyin. Onlar fasıkların ta kendileridir.
5) Ancak bundan sonra pişmanlığını arz eden ve ıslah olanlar hariç. Muhakkak ki Allah bağışlayandır, Merhamet Eden’dir.
6) Kendi eşini suçlayan ve şahit getiremeyenler, kendisinin doğru söyleyenlerden olduğuna dair dört kez Allah’ı şahit tutması gerekir.
7) Beşincisinde, eğer yalancılardansa Allah’ın lanetinin kendi üzerine olmasını (diler).
8) Kadının dört kere Allah’ı şahit tutarak erkeğin yalan söyleyenlerden olduğunu (söylemesi) azabı üzerinden kaldırır.
9) Beşincisinde, eğer o doğru sözlülerdense Allah’ın gazabının üzerine olmasını (diler).
Peygambere atılan bir zina ithamı karşısına müminlerin nasıl davranmaları gerektiğine dair açıklama
10) Ya Allah’ın size fazlı ve rahmeti olmasaydı? Muhakkak ki Allah pişmanlıkları kabul edendir, hikmet ve hüküm sahibidir.
11) O uydurmayı getirenler içinizden bir topluluktur. Onun sizin için bir kötülük olduğunu sanmayın. Bilakis, o sizin için bir hayırdır. Onlardan her biri o günahtan kazanmıştır. Onlardan o (günahın) en büyüğünü sırtlanan için ise büyük bir azap vardır.
12) O (yalanı) işittiğinizde, mümin erkeklerin ve mümin kadınların kendileri için hayırlı bir zanda bulunmaları ve “Bu apaçık bir iftira!” demeleri gerkmez miydi?
13) Bunun için dört şahit getirmeleri gerekmez miydi? Dört şahit getirmezlerse onlar Allah katında yalancı kimselerdir.
14) Eğer dünyada ve Ahiret’te Allah’ın size lütfu ve rahmeti olmasaydı, bu daldığınız şeyden dolayı size büyük bir azap dokunurdu.
15) Onu dillerinizle aktarıyor ve bilgi sahibi olmadığınız halde ağızlarınızla konuşuyordunuz. Onu önemsiz bir şey sanmıştınız, (fakat) o, Allah katında büyüktür.
16) Onu işittiğinizde: “Bu konu hakkında konuşmak bize düşmez, sen bundan münezzehsin, bu büyük bir iftiradır!” demeniz gerekmez miydi?
17) Eğer müminler iseniz, böyle bir şeye asla dönmemeniz için Allah size öğüt vermektedir.
18) Allah size ayetleri açıklıyor. Allah bilendir, hikmet ve hüküm sahibidir.
Müminler zinanın kendi aralarında yayılmasını önlemeye çalışmalıdır
19) Fuhşun müminler arasında yaygınlaşmasını isteyenlere dünya ve Ahiret’te acıklı bir azap vardır. Allah bilir, siz bilmezsiniz.
20) Ya Allah’ın size lütfu ve rahmeti olmasaydı? Muhakkak ki Allah kolaylık gösterendir, merhamet edendir.
21) Ey iman edenler! Şeytan’ın adımlarına uymayın. Kim şeytanın adımlarına uyarsa, (bilsin ki) o, fuhşu ve sınır tanımazlığı emreder. Eğer Allah’ın size lütfu ve rahmeti olmasaydı hiç biriniz asla temize çıkamazdı. Oysa ki Allah, istediğini ve dileyeni arındırır. Allah işitendir, bilendir.
22) Sizden maddi imkan ve refah sahibi olanlar yakınlara, yoksullara, Allah yolunda hicret edenlere vermemezlik etmesinler. Affetsinler ve aldırmasınlar. Allah’ın sizi bağışlamasını istemez misiniz? Allah bağışlayandır, Merhamet Eden’dir.
İspatlanamayacak bir zina ithamı kişiye dünyayı ve Ahiret’i kaybettirir
23) Bir şeyden haberi olmayan özgür (ve) mümin kadınları suçlayanlar, dünyada ve Ahiret’te lanetlenmişlerdir. Onlar için büyük bir azap vardır.
24) O günde, dilleri, elleri ve ayakları yapmakta oldukları şeylere şahitlik edecektir.
25) O gün Allah onlara hak ettikleri karşılığı verecektir ve Allah’ın apaçık bir gerçek olduğunu bileceklerdir.
26) Lekelenmiş kadınlar lekelenmiş erkekler için, lekelenmiş erkekler de lekelenmiş kadınlar içindir. Temiz kadınlar temiz erkekler için, temiz erkekler de temiz kadınlar içindir. Onlar söylediklerinden uzaktırlar. Onlar için bağışlanma ve bol bir rızık vardır.
Zina ithamına uğramamak için alınacak tedbirler
27) Ey iman edenler! Kendi evlerinizden başka evlere izin alana ve ehline selam verene kadar girmeyin. Bu sizin için daha hayırlıdır. Umulur ki öğüt alırsınız.
28) Eğer orada kimseyi bulamazsanız, oraya size izin verilinceye kadar girmeyin. Eğer size geri dönmeniz söylenirse geri dönün. Bu sizin için daha temizdir. Allah yaptıklarınızı bilendir.
29) İçine yerleşilmemiş fakat sizin için orada bir geçimlik bulunan evlere girmenizde bir sakınca yoktur. Allah açığa vurduğunuzu da gizlediğinizi de bilir.
30) Müminlere söyle gözlerini sakınsınlar, iffetlerini korusunlar. Bu onlar için daha temizdir. Muhakkak ki Allah, onların yaptıklarından haberdardır.
31) Mümin kadınlara söyle gözlerini sakınsınlar ve iffetlerini korusunlar. Kendiliğinden görünenleri hariç, alımlı yerlerini açmasınlar ve örtülerini yırtmaçlarının üzerine koysunlar. Alımlı yerlerini kocalarından veya babalarından veya kocalarının babalarından veya oğullarından veya kocalarının oğullarından veya kardeşlerinden veya kardeşlerinin oğullarından veya kız kardeşlerinin oğullarından veya kendi kadınlarından veya antlaşma altında hükmettiklerinden veya arzu sahibi olmayan erkek hizmetkârlardan veya kadınların mahrem yerlerini anlamayan çocuklardan başkasına göstermesinler. Gizledikleri alımlı yerleri bilinsin diye ayaklarını yere vurmasınlar. Hep birlikte Allah’a pişmanlığınızı sunun ey iman edenler. Umulur ki kurtuluşa erersiniz.
Zinanın önüne geçmek için evliliği kolaylaştırmak müminlerin görevidir
32) Eğer fakir iseler, içinizden bekâr olanları, erkek ve kadın hizmetkârlarınızdan salih olanları evlendirin. Allah onları lütfuyla zengin eder. Allah lütfu geniş olandır, bilendir.
33) Evlenme imkânı bulamayanlar, Allah lütfundan onları zengin edinceye kadar sakınsınlar . Antlaşmalı olarak hükmettikleriniz, (evlilik) sözleşmesi yapmak istediklerinde, eğer bunun hayırlı olacağını düşünüyorsanız o halde onların sözleşmesini yapın. Allah’ın size verdiği maldan da onlara verin. Eğer özgür kalmak isterlerse, dünya hayatının geçici menfaatinin peşine düşerek sakın genç kadınlarınızı taşkınlığa zorlamayın. Eğer biri onları zorlarsa, Allah zorlanmalarından sonra (onlar için) bağışlayandır, merhamet edendir.
34) Andolsun ki size açıklayıcı gerçekler, sizden önce gelip geçenlerden örnekler ve bilinç sahipleri için bir öğüt indirdik.
Ne doğuya ne de batıya ait bir zeytin ağacından Allah’ın nurunun yayılması
35) Allah göklerin ve yerin nurudur. O’nun nurunun örneği içinde çerağ bulunan bir kandil gibidir. Çerağ bir cam içindedir. Cam ise incimsi bir yıldız gibidir ki ne doğuya ne de batıya ait olan bir zeytin ağacından yakılır. Onun yağı neredeyse ateş dokunmasa bile ışık verir. Nur üstüne nur. Allah istediğini ve dileyeni nuruna iletir. Allah insanlara örnekler veriyor. Allah her şeyi bilendir.
36) (O nur), Allah tarafından, içinde O’nun isminin anılmasına ve O’nun tesbih edilmesine izin verdiği evlerde bulunur. Oralarda O, sabah-akşam tesbih edilir.
37) Onlar öyle kişilerdir ki ne ticaret ne de alış-veriş, onları Allah’ı anmaya, salâti ikame etmeye ve zekâtı vermeye karşı oyalayabilir. Onlar, kalplerin ve gözlerin değişeceği bir günden korkarlar.
38) Bu yaptıklarından ötürü Allah onları en iyi şekilde ödüllendirir ve onlara lütfundan arttırır. Allah istediği ve dileyen kişileri hesapsız rızıklandırır.
Kâfirlerin amelleri boşa gidecektir
39) Küfürde direnenlerin amelleri düzlükteki bir serap gibidir. Susayan onu su sanır. Fakat ona gelince hiçbir şey bulamaz (fakat) yanında Allah’ı bulur. O’da hesabını tam olarak görür. Muhakkak ki Allah, hesabı çabuk görendir.
40) Yahut (kendisi) dalga üstünde bir dalganın, onun da üstünde bir bulutun kapladığı engin bir denizdeki karanlıklar (içinde gibidir). Birinin üstünde ötekinin olduğu karanlıklar. Ne zaman elini çıkarsa onu dahi göremez. Allah kime bir ışık kılmadıysa, artık onun için bir ışık yoktur.
41) Göklerde ve yerde bulunan(lar) ve dizi halinde uçan kuşların Allah’ı tesbih ettiğini görmedin mi? Hepsi salâtini ve tesbihini bilir. Allah onların yaptıklarını bilendir.
Göklerin ve yerin hakimîyeti Allah’ındır
42) Göklerin ve yerin hükümranlığı Allah’a aittir. Dönüş Allah’adır.
43) Allah’ın bulutları sürüklediğini, sonra aralarını birleştirdiğini, sonrasında da onları yığıntı haline getirdiğini görmedin mi? Sonra bunların arasından yağmur çıktığını görürsün. Gökten, içindeki (bulut) dağlarından dolu indirir de istediğine de dileyene onu isabet ettirir, istediğinden ve dileyenden de onu savar. Onun şimşeğinin parıltısı neredeyse gözleri götürür.
44) Allah, gece ve gündüzü evirip çevirir. Muhakkak ki bunda basiret sahipleri için bir ibret vardır.
Allah’ın yeryüzündeki hayatı evrim ile başlatması
45) Allah bütün canlıları sudan yaratmıştır. Onlardan kimi karnı üzerinde dolaşır, kimi iki ayak üzerinde dolaşır kimi de dördü üzerinde dolaşır. Allah ne isterse yaratır. Muhakkak ki Allah her şeye güç yetirendir.
46) Andolsun ki biz açıklayıcı ayetler indirdik. Allah istediğini ve dileyeni doğru yola iletir.
Bir resul geldiğinde ona nasıl tabi olunması gerektiği hakkında
47) “Allah’a iman ettik ve resulüne uyduk” derler. Sonra bunun ardından onlardan bir grup yüz çevirir. Onlar mümin kimseler değildirler.
48) Aralarında hükmetmesi için Allah’a ve resulüne çağrıldıkları zaman onlardan bir grup hemen yüz çevirir.
49) Eğer hak kendilerinden yana olursa, ona gönüllü gelirler.
50) Bunların kalplerinde hastalık mı var? Yoksa şüphe mi ediyorlar? Yoksa Allah ve resulünün kendilerine haksızlık yapacağından mı korkuyorlar? Hayır! Onlar zalimlerin ta kendileridir!
51) Müminlerin ise aralarında hükmetmesi için Allah ve resulüne çağrıldıklarındaki sözü: “İşittik ve itaat ettik!”tir. İşte onlar kurtuluşa erenlerdir.
52) Kim Allah’a ve resulüne itaat eder, Allah’tan korkar ve O’nun hakkında bilinçlenirse, işte onlar kazananlardır.
53) Kendilerine emrettiğinde çıkacaklarına dair var güçleriyle Allah’a yemin ettiler. De ki: “Yemin etmeyin. İtaatiniz bilinmektedir. Muhakkak ki Allah, yaptıklarınızdan haberdardır.
54) De ki: “Allah’a itaat edin ve resule itaat edin!” Eğer yüz çevirirseniz onun üzerine (düşen kendi) yükümlülüğü, sizin üzerinize (düşen) de, sizin yükümlülüğünüzdür. Eğer ona itaat ederseniz hidayete erersiniz. Resule düşen apaçık tebliğden başkası değildir.
55) Allah’ın sizden iman eden ve salih işler yapanlara vaadi; onları kendilerinden öncekileri halife kıldığı gibi yeryüzüne halife kılmak, onları razı olduğu dinde sağlamlaştırmak ve korkularına bedel, onları güvende kılmaktır. Onlar bana kulluk ederler, hiçbir şeyi bana ortak koşmazlar. Bundan sonra kim küfre girerse, işte onlar fasıktırlar.
56) Salâti ayakta tutun, zekâtı verin ve resule itaat edin. Umulur ki merhamet olunursunuz.
57) Sakın küfürde direnenlerin yeryüzünde kaçabileceklerini sanma. Onların varacakları yer ateştir. Ne kötü bir varış yeridir!
Evlerde uygulanması istenen ahlak kuralları
58) Ey iman edenler! Antlaşma ile hükmettikleriniz ve sizden ergenliğe varmamış olanlar, üç vakitte sizden izin istesinler: Sabah salâtinden önce, öğleyin elbiselerinizi çıkarttığınız vakit ve akşam salâtinden sonra. Bu üçü sizin için mahremdir. Bunların dışında size de onlara da sakınca yoktur. Sizin yanınıza gelip gidebilirler, bazınız da bazınızın yanına… Allah ayetlerini size, işte böyle açıklamaktadır. Allah bilendir, hikmet ve hüküm sahibidir.
59) Çocuklarınız ergenliğe varınca kendilerinden öncekilerin izin istediği gibi izin istesinler. Allah ayetlerini size, işte böyle açıklamaktadır. Allah bilendir, hikmet ve hüküm sahibidir.
60) Oturup kalmış, evlenme umudu olmayan kadınların alımlı yerlerini göstermemek kaydıyla (dış) elbiselerini bırakmalarında sakınca yoktur. Sakınmaları, onlar için daha hayırlıdır. Allah işiten, bilendir.
61) Köre güçlük yoktur, topala güçlük yoktur, hastaya da güçlük yoktur. Kendi evlerinizde veya babalarınızın evlerinde veya annelerinizin evlerinde veya erkek kardeşlerinizin evlerinde veya kız kardeşlerinizin evlerinde veya amcalarınızın evlerinde veya halalarınızın evlerinde veya dayılarınızın evlerinde veya teyzelerinizin evlerinde veya anahtarlarına sahip olduğunuz evlerde ya da arkadaşlarınızın evlerinde yiyip (içmenizde) bir sakınca yoktur. Beraber veya ayrı ayrı yiyip (içmenizde) de bir sakınca yoktur. Evlere girdiğinizde birbirinize Allah katından mübarek ve temiz bir esenlik ile selam verin. Allah ayetlerini size, işte böyle açıklamaktadır. Umulur ki akledersiniz.
Müminlerden peygambere göstermeleri beklenen saygı
62) Müminler öyle kimselerdir ki Allah’a ve resulüne iman etmişlerdir ve toplu bir iş üzerine onunla beraberken, ondan izin almaksızın gitmezler . Muhakkak ki senden izin isteyenler Allah’a ve resulüne iman edenlerdir. Eğer bazı durumları için, senden izin isterlerse onlardan istediğine izin ver ve onlar için Allah’tan bağışlanma dile. Allah bağışlayandır, merhamet edendir.
63) Resulün yaptığı çağrıyı birinizin diğerine yaptığı çağrı gibi saymayın. Allah, arkalardan sıvışıp gidenlerinizi bilmektedir. Onun emrine aykırı davrananlar artık kendilerine isabet edecek bir belaya veya acıklı bir azaba karşı sakınsınlar.
64) İyi bilin ki göklerde ve yerde ne varsa Allah’ındır. O sizin ne üzere olduğunuzu elbette bilir. O’na döndürüldükleri gün yaptıklarını kendilerine haber verecektir. Allah her şeyi bilendir.
Karşılıksız Gözeten, Merhamet Eden Allah’ın adıyla,
Peygambere dinini gönderen Allah’ın sıfatları
1) Alemlere uyarıcı olması için kuluna (hak ile batılı) ayıranı indiren ne yücedir!
2) Göklerin ve yerin hakimiyeti O’na aittir, bir çocuk edinmemiştir, O’nun hakimiyette bir ortağı yoktur. Her şeyi yaratmıştır ve ona belli bir kader takdir etmiştir.
3) O’nun dışında ilahlar edindiler ki onlar bir şey yaratamazlar, (çünkü) onlar yaratılmışlardır. Kendilerine ne bir zarar ne de yarar sağlamaya güçleri yetmez. Onlar ölüm, hayat ve (tekrar) diriltme konusunda güç sahibi değildirler.
Kâfirlerin Muhammed’i yalanlaması
4) Küfürde direnenler: “Bu (Kur’an) ancak (Muhammed’in) düzmece bir iftirasıdır. Başka bir topluluk da ona yardım etmiştir” dediler. Bu şekilde onlar zulüm ve yalanla geldiler.
5) Ve: “Yazdırdığı şey eskilerin masallarıdır, sabah-akşam kendisine okunuyor” dediler.
6) De ki: “O’nu göklerin ve yerin sırlarını bilen indirdi. Muhakkak ki O, bağışlayandır, Merhamet Eden’dir.”
7) Ve: “Bu nasıl bir resul? Yemek yiyor, çarşılarda geziniyor. Ona, kendisiyle birlikte uyarıcı olacak bir melek indirilmeli değil miydi?
8) Yahut ona bir hazine atılsaydı veya içinden yiyeceği bir bahçesi olsaydı ya!” O zalimler: “Muhakkak ki siz ancak büyülenmiş bir kişiye uyuyorsunuz!” dediler.
9) Bak nasıl senin hakkında benzetmeler yaptılar da saptılar. Artık yol bulamazlar.
10) İsterse senin için bundan daha hayırlısı olarak, altlarından ırmaklar akan bahçeler yapan ve senin için saraylar yapan (Allah) ne yücedir!
11) Hayır! Onlar Saat’i yalanladılar. Saat’i yalanlayanlar için ateş hazırladık.
12) (Ateş) onları uzak bir yerden görünce onun öfkesini ve iniltisini duyarlar.
13) Zincirlenmiş olarak onun dar bir yerinden atıldıklarında orada yok oluşu çağırırlar.
14) “Bugün bir kere yok oluşu çağırmayın, birçok defa yok oluşu çağırın!”
15) De ki: “Bu mu daha hayırlı yoksa bilinç sahiplerine vadedilmiş, kalıcı olan cennet mi? Orası onlar için bir ödül ve varış yeridir.”
16) Onlar için orada istedikleri vardır, kalıcıdırlar. Bu, Rabbinin kendisini sorumlu tuttuğu bir vaaddir.
Kur’an’ın müslümanlar tarafından unutulması
17) Hem onları hem de Allah’ın dışında kulluk ettiklerini toplayacağı gün: “Siz mi bu kullarımı saptırdınız yoksa kendileri mi yoldan saptılar?” der.
18) (Kulluk edilenler): “Sen münezzehsin! Senin dışında dostlar edinmemiz bize yaraşmaz. Fakat onlar ve atalarını nimetlendirdin, onlar da Zikr’i unuttular ve helâke uğrayan bir topluluk oldular.”
19) (Kulluk ettikleriniz) böylelikle söylediklerinizi yalanladılar. Artık (o azabı) ne geri çevirmeye ne de (kendinize) yardım etmeye gücünüz yeter. Sizden kim zulmettiyse ona büyük bir azap tattırırız.
20) Biz senden önce de yemek yiyen ve çarşılarda gezinenlerden başkasını resul olarak göndermedik. Bazılarınızı bazılarınız için fitne unsuru kıldık. Sabredebilecek misiniz? Rabbin her şeyi görendir.
21) Bize kavuşmayı ummayanlar: “Bize melekler indirilmeli ya da Rabbimizi görmeli değil miydik?” derler. Andolsun ki kendi kendilerine büyüklendiler ve büyük bir azgınlıkla isyan ettiler.
22) Melekleri görecekleri gün müjde yoktur. (Onlar) o gün suçlulara: “Bu size tamamen yasaktır” derler.
23) İşledikleri her amelin önüne geçtik, böylece onu saçılmış zerrecikler kıldık.
24) O gün cennet ehlinin yerleşim ve dinlenme yerleri daha hayırlı ve daha güzeldir.
25) Göğün bulutlar halinde parçalandığı ve meleklerin bölük bölük indirileceği gün,
26) işte o gün gerçek hakimiyet tamamıyla Karşılıksız Gözeten’indir ve kâfirler için çetin bir gündür.
27) O gün zalim, ellerini ısırarak: “Keşke resulle beraber bir yol edinmiş olsaydım!” der:
28) “Yazıklar olsun bana, keşke filanı dost edinmeseydim!
29) Andolsun ki bana geldikten sonra beni Zikr’den saptırdı.” İşte şeytan, insanı böyle terk eder.
30) Resul de: “Rabbim, muhakkak ki toplumum bu okuma metnini terk edilmiş hale getirdi” der.
31) Böylelikle her nebiye suçlulardan düşmanlar kıldık. Hidayet edici ve yardımcı olarak Rabbin yeter.
Kur’an tüm sorulara cevap vermiştir
32) Küfürde direnenler: “Kur’an ona toptan indirilseydi ya!” dediler. Oysa biz onu senin gönlüne sabitlemek için pekiştire pekiştire okuyoruz.
33) Onların sana getirdiği hiçbir örnek yoktur ki, biz sana gerçek ve en güzel açıklamasını getirmiş olmayalım.
34) Yüzükoyun cehennemde toplanacak kimselere gelince, onların yeri çok kötü, yolları da sapmıştır.
Resullerine düşman olan önceki toplumların helakı
35) Andolsun ki Musa’ya Kitab’ı verdik ve onunla birlikte kardeşi Harun’u yardımcı kıldık.
36) Ve: “Siz ikiniz, delillerimizi yalanlayan şu topluluğa gidin” dedik. Sonunda onları yerle bir ettik.
37) Nuh kavmini de resulleri yalanladıklarında boğduk ve onları insanlar için bir ibret kıldık. Zalimlere acıklı bir azap hazırladık.
38) Ad’ı, Semud’u, Ress halkını ve bunların arasında (gelip geçen) birçok nesli de (helak ettik).
39) Her birine örnekler getirdik, hepsini darmadağın ettik.
40) Andolsun ki onlar felâket yağmuru yağdırılan o beldeye vardılar. Onu görmediler mi? Hayır, onlar dirilmeyi ummuyorlar.
41) Seni gördüklerinde muhakkak ki seni sadece alay konusu edinirler: “Allah’ın bir resul olarak gönderdiği bu mu?
42) Eğer haklarında kararlılık göstermeseydik neredeyse bizi ilahlarımızdan saptıracaktı.” Azabı gördüklerinde kimin yol bakımından sapmış olduğunu öğrenecekler.
43) Hevasını kendine ilah edineni gördün mü? Şu halde sen mi ona vekil olacaksın?
44) Yoksa onların çoğunun dinlediğini ve aklettiğini mi sanıyorsun? Onlar hayvanlar gibidir. Bilakis, yol bakımından daha da sapmışlardır.
İnsanlar için zamanın tayin edilmesi
45) Rabbinin gölgeyi nasıl uzattığını görmedin mi? Eğer dileseydi onu durgun yapardı. Sonra güneşi ona delil kıldık.
46) Sonra onu tutup kolayca kendimize çektik.
47) Geceyi sizin için bir örtü, uykuyu dinlenme kılan ve gündüzü de diriliş yapan O’dur.
Hayatın devamı için gökten su indirilmesi
48) Rahmetinin önünde rüzgârları müjdeleyici olarak gönderen O’dur. Biz, gökten temiz su indirdik.
49) ki onunla ölü bir beldeyi canlandıralım ve yarattığımız nice nimetleri ve insanları onunla sulayalım.
Açıklanmış olmasına rağmen Kur’an’ı örtmede direnenler
50) Andolsun ki onu öğüt alırlar diye aralarında çeviregeldik fakat insanların çoğu küfürde direndi.
51) Eğer isteseydik her beldeye bir uyarıcı gönderirdik.
52) O halde kâfirlere boyun eğme ve onunla onlara karşı büyük bir cihad ver.
Hayatı var etmesine karşın kâfirlerin Allah’tan başkalarına da kulluk etmesi
53) İki denizi salan O’dur. Bu taze ve tatlıdır, şu tuzlu ve acı. İkisinin arasına geçişi engelleyen bir kavuşma sınırı koymuştur.
54) İnsanı sudan yaratan ve ona soy ve sıhriyyet veren O’dur. Rabbin güç yetirendir.
55) Allah’ın dışında, kendilerine fayda sağlayamayan ve zarar da veremeyenlere kulluk ederler. Kâfir, Rabbine sırtını dönendir.
56) Seni müjdeleyici ve uyarıcı olmandan başka bir şey için göndermedik.
57) De ki: “Ben sizden, Rabbinin yolunu tutan kişiler olmanız dışında bir ücret istemiyorum.”
58) Ölmeyip diri kalana tevekkül et ve O’nu hamd ile tesbih et. Kullarının günahlarından O’nun haberdar olması yeter.
59) O, gökleri, yeri ve ikisinin arasındakileri altı günde yaratan ve sonrasında da yönetime kurulandır. Karşılıksız Gözeten’dir. Haberi olana sor bunu.
60) Kendilerine: “Karşılıksız Gözeten’e itaat edin!” dense: “Karşılıksız Gözeten de neymiş? Senin bize emrettiğine mi itaat edeceğiz?” derler. Bu, onların nefretlerini arttırır.
61) Gökte burçlar kılan ve oraya bir lamba ve aydınlatıcı ayı yerleştiren ne yücedir!
62) O, öğüt almak isteyenler veya şükretmek isteyenler için geceyle gündüzü birbirini izler kıldı.
Gerçek müminlerin özellikleri
63) Karşılıksız Gözeten’in kulları yeryüzünde tevazu ile yürürler. Cahiller onlara hitap edince “Selam” derler.
64) Onlar Rablerine kıyamda hürmet ederek geceye varırlar.
65) Onlar: “Rabbimiz, bizden cehennem azabını sav, muhakkak ki onun azabı çekilmezdir” derler:
66) “Orası ne kötü bir yerleşim ve dinlenme yeridir!”
67) Onlar infak ettiklerinde ne israf ederler ne de cimrilik yaparlar. İkisi arasında dengeli olurlar.
68) Onlar Allah’la beraber başka ilahlara yalvarmazlar, haklı olmalarının dışında Allah’ın yasakladığı bir canı öldürmezler ve zina etmezler. Kim bu günahı işlerse cezasını bulur.
69) Kıyamet Günü de azabı ikiye katlanır ve orada aşağılık olarak kalıcı olur.
70) Pişmanlığını arz edenler, iman eden ve salih işler yapanlar hariç... İşte Allah onların kötülüklerini iyiliklerle değiştirir. Allah bağışlayandır, Merhamet Eden’dir.
71) Kim pişmanlığını arz eder ve salih işler yaparsa muhakkak ki pişmanlığı kabul edilmiş olarak Allah’a döner.
72) Onlar yalan yere şahitlik etmezler. Boş sözle karşılaştıklarında hoşgörü ile oradan geçip giderler.
73) Onlar ki kendilerine Rablerinin ayetleri hatırlatıldığında onların üzerine sağır ve kör olarak kapanmazlar.
74) Onlar: “Rabbimiz, bize göz aydınlığı olacak eşler ve çocuklar bağışla. Bizi bilinç sahiplerine önder eyle!” derler.
75) Onlar sabretmelerinden ötürü köşklerle ödüllendirilecek ve orada temenni ve esenlikle karşılanacaklar.
76) Orada kalıcıdırlar. Ne güzel bir yerleşim ve dinlenme yeridir!
77) De ki: “Duanız olmadıktan sonra Rabbim size niçin değer versin? Andolsun ki yalanlamanız kaçınılmaz oldu. ”
Copyright © 2021- ESHATOLOJİK Kur'an ÇEVİRİSİ / AÇIKLAMALI KUR'AN TERCÜMESİ - TÜM HAKLARI SAKLIDIR
We use cookies to analyze website traffic and optimize your website experience. By accepting our use of cookies, your data will be aggregated with all other user data.