Karşılıksız Gözeten, Merhamet Eden Allah’ın adıyla,
Gerçeği örtme çabasıyla kendine yazık edenler
1) İnsanların hesap verme zamanı yaklaştı. Fakat onlar gaflet içinde yüz çevirmekteler.
2) Rablerinden kendilerine gelen yeni bir hatırlatmayı ancak eğlence amacıyla dinlerler.
3) Kalpleri eğlencededir. O zalimler: “Bu da ancak sizin gibi bir beşer değil mi?” Göre göre sihre mi kapılacaksınız?” diye gizlice fısıldaşırlar.
4) Dedi ki: “Rabbim, göklerde ve yerde konuşulanı bilir. O, işitendir, bilendir.”
5) “Hayır!” dediler: “Karmakarışık rüyalar. Belki onu uydurmuştur, belki de o bir şairdir. Öncekilere gönderildiği gibi bize bir delil getirseydi ya!”
6) Kendilerinden önce helak ettiğimiz beldelerden iman eden olmamıştı. Şimdi bunlar mı iman edecek?
Peygamberlere iman etmek için onların insanüstü varlıklar olması gerekmez
7) Biz senden önce kendilerine vahyedilen erlerden başkasını göndermedik. Bilmiyorsanız, o halde Zikir ehline sorun.
8) Ve biz onları (yemek) yemeyen bir bedende yaratmamıştık ve onlar ebedî de değillerdi.
9) Sonra verdiğimiz söze sadık kaldık ve onları ve istediklerimizi kurtardık. Aşırı gidenleri de helak ettik.
10) Andolsun ki size, içinde öğüdünüz bulunan bir Kitap indirdik. Hâlâ akletmez misiniz?
11) Zalim olan nice beldeleri kırıp geçirdik ve bunun ardından başka bir topluluk oluşturduk.
12) Azabımızı hissettikleri zaman ondan kaçıyorlardı.
13)“Kaçmayın ve dönün, içinde şımartıldığınız duruma ve yurtlarınıza. Çünkü sorgulanacaksınız!”
14) “Yazıklar olsun bize! Gerçekten biz, zalimlerden olduk!” dediler.
15) Onları biçilmiş (ekin), sönmüş (kül yığını) kılıncaya kadar yakarışları devam etti.
16) Biz göğü, yeri ve ikisinin arasındakileri eğlenenler olarak yaratmadık.
17) Eğer oyun vesilesi edinmek isteseydik onu katımızdan edinirdik. Eğer yapacak olsaydık.
18) Hayır! Biz hakkı batılın tepesine indiririz de onu dağıtır, o da yok olur. Yakıştırmalarınızdan ötürü yazıklar olsun size!
19) Göklerde ve yerde kim varsa O’nundur. O’nun huzurundakiler, O’na kulluklarından büyüklenmezler ve bıkmazlar.
20) Gece ve gündüz O’nu tesbih ederler. Usanmazlar.
İsa ve Üzeyir’i Allah’ın dışında ilahmış gibi görme hakkında
21) Yoksa kendilerini diriltmesi için yeryüzünden ilahlar mı edindiler?
22) Eğer her ikisinde Allah’tan başka ilahlar olsaydı fitne çıkardı. Yönetim’in Rabbi Allah, onların yakıştırmalarından münezzehtir!
23) O, yaptığı şeylerden sorgulanamaz. Onlar sorgulanır!
24) O’nun dışında ilahlar mı edindiler? De ki: “Delilinizi getirin! Benimle beraber olanların öğretisi ve benden önce olanların öğretisi budur.” Hayır! Onların çoğu gerçeği bilmiyorlar da yüz çeviriyorlar.
25) Senden önce hiçbir resul göndermedik ki, ona “Benden başka ilah yoktur. O halde bana kulluk edin” diye vahyetmiş olmayalım.
26) “Karşılıksız Gözeten, bir çocuk edindi” dediler. O, münezzehtir. Hayır! Onlar şerefli kullardır.
27) Onlar söz ile O’nun önüne geçemezler ve O’nun emrini yaparlar.
28) Elleri arasındakileri de arkasındakileri de bilir. Onlar, O’nun razı olduğu kimseden başkasına şefaat edemezler. O’nun korkusundan titrerler.
29) Onlardan kim: “Ben O’nun dışında bir ilahım!” derse artık onu cehennemle cezalandırırız. Zalimlerin cezası işte budur.
Allah kâinatı yaratandır
30) Küfürde direnenler gökler ve yer bitişikken o ikisini ayırdığımızı görmediler mi? Her şeyi sudan canlı kıldık. Hâlâ iman etmiyorlar mı?
31) Ve onları sarsar diye yeryüzünde denge unsurları yarattık. Ve yolu bulmaları için onda geniş geçitler yarattık.
32) Ve göğü de korunmuş bir tavan yaptık. (Fakat) onlar hâlâ onun delillerinden yüz çeviriyorlar.
33) Geceyi, gündüzü, güneşi ve ayı yaratan O’dur. Her biri bir yörüngede yüzmektedir.
34) Senden önce hiçbir insana ölümsüzlük vermedik. Sen ölürsen onlar kalıcı mı olacaklar?
35) Her nefis ölümü tadacaktır. Sizi sınamak için iyi ve kötüyle imtihan ederiz. Ve bize döndürülürsünüz.
Kâfirlerin akıbeti
36) Küfürde direnenler seni gördüklerinde seni ancak alay konusu edinirler (ve): “İlahlarınız hakkında konuşan bu mudur?” (derler). Onlar Karşılıksız Gözeten’in öğütlerini tanımazdan gelenlerdir.
37) İnsan aceleci yaratılmıştır. Size delillerimi göstereceğim, acele etmeyin.
38) “Eğer doğru sözlülerseniz bu vaad ne zamandır?” diyorlar.
39) Küfürde direnenler, yüzlerinden ve sırtlarından ateşi savamayacakları ve kendilerine
yardım da edilmeyeceği anı bir bilselerdi.
40) Nitekim ansızın gelecek ve şaşıracaklar. Ne reddetmeye güçleri yetecek ne de kendilerine bakılacak.
41) Andolsun ki senden önceki resullerle de alay edilmişti, fakat içlerinden alay edenleri, o alaya aldıkları şey kuşatıverdi.
42) De ki: “Sizi gece-gündüz Karşılıksız Gözeten’den kim koruyabilir?” Hayır! Onlar Rablerinin öğüdünden yüz çevirmekteler.
43) Yoksa kendilerine karşı bizi engelleyebilecek ilahları mı var? Onların kendilerine bile yardım etmeye güçleri yetmez. Biz de sahip çıkmayız.
44) Nitekim onların da atalarının da ömürleri uzun oluncaya kadar geçimlerini sağladık. Yeryüzünü çevresinden eksilttiğimizi görmüyorlar mı? Buna rağmen onlar mı üstün gelecek?
45) De ki: “Ben sizi vahiyle uyarıyorum. (Fakat) sağırlar, uyarıldıklarında çağrıyı işitemezler.
46) Onlara Rablerinin azabından bir esinti dokunsa: “Yazıklar olsun bize; biz zalimlerden olduk!” derler.
47) Kıyamet Günü, tartı adaletle kurulur da kimseye en ufak bir şekilde zulmedilmez. Bir hardal tanesi ağırlığında da olsa onu getiririz. Hesap görücüler olarak biz yeteriz.
Ders çıkarılması gereken bazı peygamber kıssaları
48) Andolsun ki Musa ve Harun’a, bilinçli olanlar için bir ışık ve öğüt olarak (hak ile batılı) ayırt edeni verdik.
49) Onlar bilemedikleri halde Rablerinden korkarlar, Saat’ten de ürkerler.
50) İşte bu, ona indirdiğimiz mübarek bir hatırlatmadır. O halde onu inkâr mı ediyorsunuz?
51) Andolsun ki önceden İbrahim’e olgunluk vermiştik. Biz onu pek iyi biliyorduk.
52) Hani babasına ve kavmine: “Adandığınız bu temsiller nedir?” demişti.
53) “Biz atalarımızı onlara kulluk eder bulduk” dediler.
54) “Andolsun ki siz ve atalarınız apaçık bir sapmışlık içindeymişsiniz” dedi.
55) “Sen gerçekle mi geldin yoksa eğlenenlerden misin?” dediler.
56) (İbrahim): “Hayır!, Rabbiniz, göklerin ve yerin Rabbidir, onları yaratandır. Ben de buna şahitlik edenlerdenim” dedi,
57) (ve sonrasında): “Allah’a yemin olsun ki arkanızı dönüp gittikten sonra putlarınıza tuzak kuracağım” (diye mırıldandı).
58) Nihayet kendisine dönmeleri için en büyükleri dışında hepsini parçaladı.
59) “İlahlarımıza bunu kim yaptı?” dediler: “Muhakkak ki o, zalimlerdendir!”
60) “İbrahim denilen bir gencin onlardan bahsettiğini işittik” dediler.
61) “O halde onu insanların gözü önüne getirin ki şahit olsunlar” dediler.
62) “İlahlarımıza bunu sen mi yaptın ey İbrahim?” dediler.
63) (İbrahim): “Belki en büyükleri yapmıştır. Konuşabilirlerse onlara sorun” dedi.
64) Bunun üzerine kendi kendilerine dönüp: “Gerçekten de zalimsiniz siz!” dediler.
65) Sonra (eski) kafalarına döndüler: “Andolsun ki bunların konuşmadıklarını sen de bilirsin!” (dediler).
66) (İbrahim): “O halde siz, Allah’ın dışında size hiçbir faydası ve zararı olmayan şeylere mi kulluk ediyorsunuz?” dedi:
67) “Size de Allah’ın dışında kulluk ettiklerinize de yuh olsun! Hâlâ akletmeyecek misiniz?”
68) “Bir şey yapacaksanız, yakın onu da ilahlarınıza yardım edin” dediler.
69) “Ey ateş, İbrahim’e serin ve salim ol” dedik.
70) Onlar ona tuzak kurmak istedilerse de biz onları hüsrana uğrattık.
71) Hem onu hem Lut’u alemler için mübarek kıldığımız yere (ulaştırıp) kurtardık.
72) Ve ona İshak’ı ve ayrıca Yakub’u bağışladık. Hepsini salih kimseler kıldık.
73) Ve onları emrimizle hidayet eden önderler kıldık ve onlara hayır işleri yapmalarını, salâti ayakta tutmalarını ve zekât vermeyi vahyettik. Onlar (yalnız) Bize kulluk ederlerdi.
74) Lut’a da hüküm ve ilim verdik ve onu pis işler yapılan bir beldeden kurtardık. Muhakkak ki onlar kötü, fasık kimselerdi.
75) Ve onu rahmetimizin içine kattık. O, salihlerdendi.
76) Ve Nuh... Hani daha önce dua etmişti de ona icabet etmiştik. Böylece onu ve yakınlarını büyük bir sıkıntıdan kurtarmıştık.
77) Delillerimizi yalanlayan bir kavme karşı ona yardım etmiştik. Muhakkak ki onlar kötü bir toplumdu, nihayetinde hepsini boğduk.
78) Ve Davut ve Süleyman... Hani halkın koyunlarının içine yayıldığı bir ekin hakkında hükmediyorlardı. Biz onların hükümlerine şahit olanlardık.
79) Biz Süleyman’a bunu kavrattık. Her ikisine de hüküm ve ilim vermiştik. Dağlara ve kuşlara boyun eğdirdik ki Davut ile beraber tesbih etsinler. Bunu bizler yaptık.
80) Ve sizin için ona, savaşınızda sizi koruması için zırh yapma sanatını öğrettik. Hâlâ şükretmez misiniz?
81) Süleyman’ın emrine fırtına gibi rüzgârı verdik. Mübarek topraklara onun emriyle akıp giderdi. Biz, her şeyi biliriz.
82) Onun için dalgıçlık yapan ve bu türden başka işler de yapan şeytanlardan da (emrine vermiştik). Onları biz koruyorduk.
83) Ve Eyüp... Hani Rabbine “Gerçekten bana sıkıntı dokundu. Sen merhametlilerin en merhametlisisin!” diye seslenmişti.
84) Nihayetinde ona icabet etmiştik de onda sıkıntıdan yana ne varsa gidermiştik. Kulluk edenlere bir rahmet ve öğüt olması için ona ailesini ve onlarla beraber bir mislini daha verdik.
85) Ve İsmail, İdris ve Zülkifl. Hepsi sabredenlerdendi.
86) Onları rahmetimizin içine kattık. Onlar salihlerdendi.
87) Ve Zünnûn... Hani öfkeyle gitmişti de kendisine güç yetiremeyeceğimizi sanmıştı. Derken karanlıklar içinde: “Senden başka ilah yoktur. Sen münezzehsin. Ben zulmedenlerden oldum!” diye seslendi.
88) Bunun üzerine ona icabet ettik ve onu tasadan kurtardık. Biz iman edenleri işte böyle kurtarırız.
89) Ve Zekeriya... Hani Rabbine: “Rabbim, beni tek başıma bırakma. Sen mirasçıların en hayırlısısın!” diye seslenmişti.
90) Bunun üzerine ona icabet ettik ve ona Yahya’yı bağışladık. Kendisi için karısının durumunu düzelttik. Muhakkak ki onlar hayırlarda yarışırlar, umut ve korkuyla bize yalvarırlardı. Onlar bize karşı tevazu sahibiydiler.
91) O ırzını koruyan kadın da... Onun içindekine ruhumuzdan üflemiş, onu ve oğlunu alemler için bir delil kılmıştık.
İnananlar tek bir ümmettir
92) İşte bu, sizin topluluğunuzdur. Tek bir topluluk! Ben de sizin Rabbinizim. O halde bana kulluk edin.
93) Fakat onlar, işlerini aralarında parçaladılar. Hepsi bize dönecekler.
94) Her kim salih işler yapar ve mümin olursa, çabalamasına nankörlük edilmez. Muhakkak ki onu yazmaktayız.
95) Kendilerini helak ettiğimiz bir beldenin geri dönmesi yasaktır.
Kıyamet’e yakın vuku bulacak Yecüc ve Mecüc istilası
96) Ta ki Yecüc ve Mecüc açıldığında onlar her tepeden akın ederler.
97) Artık vaad yaklaşmıştır. Küfürde direnenlerin gözleri donakalacaktır: “Yazıklar olsun bize! Bundan gafildik. Bilakis biz kendimize zulmetmişiz” (diyeceklerdir).
98) Hem siz hem de Allah’ın dışında kulluk ettikleriniz cehennemin yakıtısınız. Sizler oraya gireceksiniz.
99) Eğer onlar ilah olsalardı oraya girmezlerdi. (Fakat) hepsi orada kalıcıdırlar.
100) Onlar için orada inleme vardır. Orada hiçbir şey de işitmezler.
101) Bizden kendilerine güzellik geçmiş olanlara gelince, işte onlar oradan uzaklaştırılmıştır.
102) Onun uğultusunu işitmezler. Canlarının arzuladığı şeyler içinde kalıcıdırlar.
103) O en büyük korku onları üzüntüye sokmaz. Onları melekler “İşte bu, size vaadedilmiş gününüzdür” diye karşılayacaklar.
104) O gün kitap sayfalarını dürer gibi gökleri katlarız. İlk yaratılışa başladığımız gibi onu iade ederiz. (Bu), üzerimize bir vaaddir. Muhakkak ki biz bunu yapıcılarız.
105) Andolsun ki biz Zikir’den sonra Zebur’da da: “Muhakkak ki yeryüzü iyi kullarıma miras kalacaktır!” diye yazdık.
106) Muhakkak ki bu, kulluk eden bir topluluk için tebliğdir.
Allah’ın birliğine davet, alemlerin de birleşmesine vesiledir, alemlere rahmettir
107) Ve seni, alemlere rahmet olmaktan başka bir şey için göndermedik.
108) De ki: “Muhakkak ki bana ilahınızın ancak bir ilah olduğu vahyolunuyor. Artık teslim olacak mısınız?”
109) Eğer yüz çevirirlerse: “Size düzgünce duyurdum. Vaadolunduğunuz şey, yakın mı uzak mı bilemem” de:
110) “Muhakkak ki O, sözün açık olanını da bilir, gizlediğinizi de bilir.
111) Bilemem, belki de bu sizin için bir belâ ve belli bir süreye kadar faydalanmadır.”
112) Dedi ki: “Rabbim, hak ile hükmet. Sizin yakıştırmalarınıza karşı, Karşılıksız Gözeten Rabbimizden yardım istenir.”
Karşılıksız Gözeten, Merhamet Eden Allah’ın adıyla,
Ölümden sonraki diriliş
1) Ey insanlar, Rabbiniz hakkında bilinç sahibi olun! Saat’in sarsıntısı büyük bir olaydır!
2) Onu gördüğünüz gün, her emziren anne emzirdiğini unutur ve her gebe, yüklendiğini bırakır. İnsanları şekerlenmiş görürsün. Halbuki onlar şekerlenmiş değildir. Fakat Allah’ın azabı çok şiddetlidir.
3) İnsanlardan bazıları, bütün inatçı şeytanlara uyup bilgisizce Allah hakkında mücadele ederler.
4) O (konu) hakkında, “Kim ona dönerse muhakkak ki o, onu şaşırtır ve onu ateş azabına ulaştırır” diye yazılmıştır.
5) Ey insanlar! Eğer diriliş hakkında şüpheniz varsa, size açıkça gösterelim diye, sizi (önce) topraktan sonra döllenmiş yumurtadan sonra embriyodan sonra biçimli biçimsiz bir ceninden yarattık. İstediğimizi belirlenmiş bir süreye kadar rahimlerde tutuyoruz. Sonra sizi bir çocuk olarak çıkartırız sonra kuvvetli çağınıza erersiniz. Sizden kiminiz vefat ettirilir, kiminiz de bildikten sonra bilmeme durumuna gelsin diye ömrün en aşağı ucuna geri çevrilir. Yeryüzünü kurumuş görürsün, üzerine su indirdiğimiz zaman ise silkelenir, gürleşir ve her güzel çiftten bitirir.
6) Bundan dolayı Allah hakikatin ta kendisidir. O, ölülere hayat verir. O, her şeye güç yetirendir.
7) Ve muhakkak ki Saat gelecektir. Onda şüphe yoktur. Allah mezardakileri diriltecektir.
İnsanların çoğu Allah hakkında mücadele edip, O’nu hakkıyla tanımazlar
8) İnsanlardan bazıları yol göstericisi ve aydınlatıcı bir kitabı olmaksızın bilgisizce Allah hakkında mücadele ederler.
9) Allah’ın yolundan saptırmak için kasılarak (bunu yapar). Dünyada onun için rezillik vardır. Kıyamet Günü’nde de ona yakıcı azabı tattıracağız.
10) Bu, senin ellerinin yaptıkları yüzündendir. Şüphesiz Allah, kulları için zulmedici değildir.
11) İnsanlardan öylesi vardır ki Allah’a ucundan kulluk eder. Kendisine bir hayır dokunsa onunla tatmin olur. Kendisine bir belâ dokunsa yüz üstü döner. Dünyayı da Ahiret’i de kaybeder. İşte bu apaçık bir hüsrandır.
12) Allah’ın dışında, kendisine zarar veremeyecek ve fayda da sağlayamayacak şeylere yalvarır. Bu, uzak bir sapmışlıktır.
13) Zararı, yararından daha yakın olana yalvarır. (O), ne kötü bir dost, ne kötü bir uyruktur.
14) Muhakkak ki Allah, iman eden ve salih işler yapanları altlarından ırmaklar akan cennetlere koyacaktır. Allah, istediğini yapar.
15) Kim Allah’ın dünya ve Ahiret’te kendisine yardım edemeyeceğini sanıyorsa, bir yolla göğe uzansın, sonra da (Allah ile olan ilişkisini tamamen) kessin de bu plânı öfkesini giderebilecek mi baksın!
16) İşte biz onu, apaçık ayetler olarak indirdik. Allah, istediğini ve dileyeni hidayete erdirir.
Allah Kıyamet Günü’nde insanlar arasında hüküm verecektir
17) Allah, Kıyamet Günü’nde iman edenler, Yahudiler, Sabiîler, Hristiyanlar, Mecusiler ve ortak koşanlar arasında hüküm verecektir. Allah, her şeye şahittir.
18) Göklerde ve yerde olanların, güneşin, ayın, yıldızların, dağların, ağaçların, canlıların ve insanların birçoğunun Allah’a itaat ettiğini görmedin mi? Birçoğu da azabı hak eder. Allah’ın alçalttığını kimse değerli yapamaz. Muhakkak ki Allah istediğini yapar.
19) Bunlar, Rableri hakkında çatışan iki düşman kesimdir. Küfürde direnenler için ateşten elbiseler biçilecek, başlarından aşağı kaynar sular dökülecektir.
20) Onunla içlerinde olanlar ve derileri eritilir.
21) Onlar için demirden topuzlar vardır.
22) Her defasında o kederden çıkmak isteseler yine oraya döndürülürler (de kendilerine): “Tadın yakıcı azabı!” (denilir).
23) Muhakkak ki Allah, iman eden ve salih işler yapanları altlarından ırmaklar akan cennetlere koyacaktır. Orada altından ve inciden bileziklerle süslenecekler. Elbiseleri de ipektendir.
24) Onlar sözün en temizine iletilmişlerdir ve övülen yola ulaştırılmışlardır.
Allah, dinini İbrahim ile yeryüzüne oturtmuştur
25) Küfürde direnenlere, Allah’ın yolundan ve içerisinde oranın yerlisi ile ziyarete gelenler için eşit kıldığımız Mescid-i Harem’den alıkoyanlara ve orada sapmışlık ve zulme yeltenenlere acıklı bir azap tattıracağız.
26) Hani İbrahim’i Beyt’in mekanına yerleştirdiğimizde ona: “Bana hiçbir şeyi ortak tutma ve evimi ziyaret edenler, oraya yerleşenler, (buyruklarıma) boyun eğip (onlara) hürmet gösterenler için temiz tut!” demiştik:
27) “Ve Hacc’ı insanlara duyur. Sana, yayan ve binekler üstünde bütün uzak yollardan gelsinler.
28) Kendileri için (birtakım) menfaatlere şahit olsunlar ve kendilerine bilinmeyen nimetleri verdiği için belirlenmiş günlerde Allah’ın ismini ansınlar. O halde onlardan yiyin ve sıkıntı içinde bulunan fakirleri de nimetlendirin.
29) Sonra yükümlülüklerini tamamlasınlar, adaklarını yerine getirsinler ve eski Beyti ziyaret etsinler.
30) Kim Allah’ın yasaklarını yüceltirse, bu, onun için Rabbinin katında daha hayırlıdır. Ve size okunanlar dışındaki nimetler helâl kılındı. O halde putperestliğin pisliğinden kaçının ve yalan sözden de kaçının.
Kur’an’daki Din’de birtakım ibadet ritüelleri yerine “Allah’a teslim olma” vardır
31) Allah için, O’na ortak koşmaksızın Muvahhit olun. Kim Allah’a ortak koşarsa, o, sanki gökten düşüp bir kuşun kapıverdiği veya rüzgârın kendisini ıssız bir yere sürüklediği nesne gibidir.
32) Bu böyledir; kim Allah’ın kanunlarını yüceltirse bu kalplerin bilinçliliğindendir.
33) Onlarda sizin için belirlenmiş bir süreye kadar bir faydalanma vardır. Onların vardığı yer Eski Beyt’tir.
34) Bilinmeyen nimetleri kendilerine rızık olarak vermesinden ötürü Allah’ın ismini anmaları için her bir ümmete ibadet usülleri kıldık. Sizin ilahınız bir tek ilahtır, O’na teslim olun. Bağlananları müjdele.
35) Onlar Allah anılınca kalpleri ürperen, kendilerine dokunan bir şey karşısında sabreden, salâti ayakta tutan ve kendilerini rızıklandırdığımız şeylerden infak eden kimselerdir.
Allah adına kurban edildikleri sanılan hayvanların etleri ve kanları asla Allah’a ulaşmaz
36) Geçimlikleri sizin için Allah’ın işaretlerinden kıldık. Onlarda hayır vardır. Onlar sırada diziliyken üzerlerine Allah’ın ismini anın. Yanları üzerine düştüklerinde onlardan yiyin ve kanaat edene de isteyene de yedirin. İşte onları size böyle amade kıldı. Umulur ki şükredersiniz.
37) Onların etleri ve kanları asla Allah’a ulaşmaz, fakat sizden O’na ancak bilinçliliğiniz ulaşır. Böylece onlara sizin için boyun eğdirdi ki sizi hidayete erdirdiği üzere Allah’ın büyüklüğünü anasınız. İyilik yapanları müjdele.
38) Muhakkak ki Allah, iman edenlerden (kötülükleri) defeder. Allah hiçbir hain kâfiri sevmez.
Müminler, kendileriyle savaşanlarla savaşabilirler
39) Kendilerine savaş açılanlara, zulme uğramaları sebebiyle (savaş için) izin verildi. Muhakkak ki Allah, onlara yardım etmeye güç yetirendir.
40) Onlar sırf “Rabbimiz Allah’tır” dedikleri için haksız yere yurtlarından çıkarıldılar. Eğer Allah, insanların bazılarını bazılarıyla defetmese, manastırlar, kiliseler, yardımlaşma evleri ve içinde Allah’ın isminin çokça anıldığı mescitler yıkılırdı. Muhakkak ki Allah, kendisine yardım edenlere yardım eder. Şüphesiz Allah güçlüdür, yücedir.
41) Onlar öyle kimselerdir ki kendilerini dünyada bir konuma yerleştirsek salâti ayakta tutar, zekâtı verir, sağduyuyu emreder ve sınır tanımazlığı yasaklarlar. İşlerin sonu Allah’a aittir.
Peygamberlerin yalanlanması
42) Seni yalanlarlarsa, onlardan önce Nuh, Ad ve Semud kavimleri de yalanlamışlardı.
43) Ve İbrahim kavmi ve Lut kavmi de...
44) Medyen halkı da... Musa’yı da yalanlamışlardı. Bunun üzerine o kâfirlere mühlet verdim, sonra da onları yakaladım. (Sınır) tanımamanın sonu nasılmış?
45) Zulmediyorlarken helak ettiğimiz nice beldeler vardır ki (şimdi) damları yıkılmış, kuyuları ve yüksek sarayları terk edilmiş (haldedir).
46) Düşünecek kalplere veya duyacak kulaklara sahip olmak için yeryüzünde dolaşmıyorlar mı? Doğrusu şu ki gözler kör olmaz, sinelerdeki kalpler kör olur.
47) Allah vaadinden asla dönmeyeceği hâlde senden azabın çabuklaştırılmasını istiyorlar. Muhakkak ki Allah katında bir gün, sizin saymanızla bin yıl gibidir.
48) Zulmediyorlarken kendilerine öncesinde mühlet verdiğim sonrasında ise yakaladığım nice beldeler vardır. Dönüş banadır.
49) De ki: “Ey insanlar, ben sizin için apaçık bir uyarıcıyım!”
50) İman edenler ve salih işler yapanlara bağışlanma ve bol rızık vardır.
51) Ayetlerimizi etkisizleştirmeye çalışanlara gelince, işte onlar cehennem ehlidir.
Peygamberlerin basireti
52) Senden önce hiçbir resul veya nebi göndermedik ki, ümit ettiğinde şeytan onun temennisine bir şey karıştırmış olmasın. Fakat Allah, şeytanın karıştırdığı şeyi ortadan kaldırır sonra Allah ayetlerini sağlamlaştırır. Allah bilendir, hikmet ve hüküm sahibidir.
53) Şeytanın karıştırdığı şeyi de kalplerinde hastalık olanlar ve katı kalpliler için bir fitne sebebi kıldık. Muhakkak ki zalimler, uzak bir ayrılık içindedirler.
54) Bir de kendilerine ilim verilenlerin, o (ümitte) Rabbinden gelen bir gerçek olduğunu bilmeleri, böylece ona iman etmeleri ve kalplerinin ona bağlanması için. Muhakkak ki Allah, iman edenleri doğru yola iletir.
Kıyamet Saati gelince
55) Küfürde direnenler, kendilerine Saat ansızın gelinceye veya kökleri kesen bir günün azabı gelinceye kadar kuşkularından vazgeçmezler.
56) Mülk o gün tamamıyla Allah’ındır. Aralarında hükmeder. İman edenler ve salih işler yapanlara gelince; onlar nimetlerle dolu cennetlerdedirler.
57) Ayetlerimizi tanımazdan gelenler ve yalanlayanlar için ise alçaltıcı bir azap vardır.
58) Allah yolunda hicret edenler, savaşanlar veya ölenleri Allah güzel bir rızıkla rızıklandıracaktır. Muhakkak ki Allah, rızıklandıranların en hayırlısıdır.
59) Onları razı olacakları bir yere koyacaktır. Muhakkak ki Allah bilendir, yumuşak muamele edendir.
60) Bu böyledir. Kim kendisine uygulanan eziyete aynısıyla karşılık verir de bunun sonrasında aşırılığa uğrarsa Allah ona muhakkak ki yardım edecektir. Muhakkak ki Allah affedendir, bağışlayandır.
Göklerdeki ve yerdeki düzeni kuran Allah’tır
61) Bu böyledir, çünkü Allah geceyi gündüze katar, gündüzü de geceye katar. Muhakkak ki Allah işitendir, görendir.
62) Bu böyledir, çünkü Allah gerçeğin ta kendisidir ve şüphesiz O’nun dışında yalvardıkları ise batılın ta kendisidir. Muhakkak ki Allah yücedir, çok büyüktür.
63) Görmedin mi Allah gökten su indirir de yeryüzü yemyeşil oluverir. Muhakkak ki Allah lütuf sahibidir, her şeyden haberdar olandır.
64) Göklerde ve yerde ne varsa O’nundur. Allah, bir şeye ihtiyacı olmayandır, hamd edilendir.
65) Görmedin mi Allah, yerde olanları ve emri ile denizde akıp gitmekte olan gemiyi size boyun eğdirdi. O, izni olmaksızın yere düşmesin diye göğü de tutuyor. Muhakkak ki Allah insanlar için kolaylık sağlayandır, merhamet edendir.
66) Size hayat veren, sonra öldüren sonra yine hayat veren O’dur. Muhakkak ki insan nankördür.
Başka toplumların ibadet usulleri hakkında tartışmama
67) Her bir ümmet için ibadet usulleri kıldık, onlar onu izlerler. O halde bu konuda seninle tartışmasınlar. Sen onları Rabbine çağır. Muhakkak ki sen doğruya ulaştın.
68) Eğer seninle tartışırlarsa: “Allah sizin yaptıklarınızı daha iyi bilendir!” de.
69) Allah, ihtilafa düştüğünüz konular hakkında Kıyamet Günü’nde aranızda hüküm verecektir.
70) Bilmez misin ki Allah göklerde ve yerde ne varsa bilir. Muhakkak ki bunlar bir kitaptadır. Bu, Allah için kolaydır.
Allah’tan başka ilahlar edinenlerle müminlere öğüt
71) Onlar, Allah’ın dışında, hakkında hiçbir delil indirmediği ve bilgi sahibi olmadıkları şeylere kulluk ediyorlar. Zalimler için hiç bir yardımcı yoktur.
72) Onlara apaçık ayetlerimiz okununca küfürde direnenlerin yüzlerindeki inkârı tanırsın. Neredeyse kendilerine ayetlerimizi okuyanlara saldıracaklar. De ki: “Size bundan daha kötüsünü haber vereyim mi? Ateş! Allah küfürde direnenlere onu vaat etmiştir. Ne kötü bir varış yeridir!
73) Ey insanlar, size bir örnek veriliyor, o halde onu dinleyin! Allah’ın dışında yalvardıklarınız bir araya toplansalar bir sinek bile yaratamazlar. Eğer sinek onlardan bir şey kapacak olsa, onu dahi geri alamazlar. İsteyen de istenilen de güçsüz.
74) Allah’ın kadrini hakkıyla takdir edemediler. Muhakkak ki Allah kuvvetlidir, yücedir.
75) Allah, meleklerden ve insanlardan resuller seçer. Muhakkak ki Allah işitendir, görendir.
76) Hali hazırdaki durumlarını ve geçmişlerini bilendir. Tüm işler Allah’a döndürülür.
77) Ey iman edenler! Rabbinize boyun eğin, itaat edin, kulluk edin ve hayırlar işleyin. Umulur ki kurtuluşa erersiniz.
78) Allah için hakkıyla cihad edin. O sizi seçti ve atanız İbrahim’in inanç ve hayat tarzı olan dininde sizin için güçlük kılmadı. Resulün üzerinize şahit olması ve sizin de insanlar üzerine şahit olmanız için sizi daha önce de şimdi de ‘teslim olmuşlar’ olarak adlandırdı. O halde salâti ayakta tutun, zekâtı verin ve Allah’a bağlanın. O, sizin mevlanızdır. O, ne güzel mevla, ne güzel yardımcıdır.
Copyright © 2021- ESHATOLOJİK Kur'an ÇEVİRİSİ / AÇIKLAMALI KUR'AN TERCÜMESİ - TÜM HAKLARI SAKLIDIR
We use cookies to analyze website traffic and optimize your website experience. By accepting our use of cookies, your data will be aggregated with all other user data.