Karşılıksız Gözeten, Merhamet Eden Allah’ın adıyla,
Kâfirler Ahiret’te pişman olacaklar
1) Elif, Lâm, Ra. Bunlar, Kitab’ın ve apaçık okuma metninin delilleridir.
2) Küfürde direnenler, teslim olmuş kişiler olmayı nice kereler dileyecekler.
3) Bırakın onları; yesinler, faydalansınlar ve emeller onları oyalasın. Yakında bilecekler.
4) Bilinen bir kitabı olmaksızın beldelerden hiçbirini helak etmedik.
5) Toplumlar sonlarını öne çekemezler, erteleyemezler de.
6) Dediler ki: “Ey kendisine Zikir indirilen kişi! Şüphesiz sen cinlenmişsin.
7) Eğer sen doğru sözlülerdensen, bize melekleri getirmeli değil miydin?”
8) Biz melekleri bir gaye olmaksızın indirmeyiz. O zaman da onlara göz açtırılmaz.
9) Muhakkak ki Zikr’i biz indirdik ve muhakkak ki onun koruyucuları da biziz.
10) Andolsun ki senden önce geçmiş halklara da (resuller) gönderdik.
11) Onlara hiçbir resul gelmedi ki onunla alay etmiş olmasınlar.
12) Böylece o (alayı) suçluların kalplerine sokarız.
13) Ona iman etmezler. Öncekilerin sünneti de böyleydi.
14) Eğer onlar için gökten bir kapı açsak da onun içinde yükselecek olsalar,
15) mutlaka: “Gözlerimiz şekerlendi ; belki de büyülenmiş bir toplumuz” derlerdi.
Göklerin ve yerin donanımı
16) Ve andolsun ki gökte burçlar kıldık ve gözleyenler için onu süsledik.
17) Ve onu her türlü kovulmuş şeytandan koruduk.
18) İşitme hırsızlığı yapan hariç. Onu hemen apaçık bir alev takip eder.
19) Ve yeryüzünü yaydık, oraya denge unsurları attık ve orada her şeyden bir nizama göre bitirdik.
20) Ve onda hem sizin ve hem rızık vericisi olmadığınız kimseler için geçimlikler kıldık.
21) Hiçbir şey yoktur ki hazineleri katımızda olmasın. Onu belirlenmiş bir miktar dışında indirmeyiz.
22) Rüzgârları aşılayıcılar olarak gönderdik, böylece gökten su indirdik de onunla sizi suladık. Onun haznedarları da siz değilsiniz.
23) Ve muhakkak ki biz yaşatır ve öldürürüz. Varis olanlar da biziz.
24) Andolsun sizden öne geçenleri biliriz ve (yine) andolsun ki sizden geride kalanları da biliriz.
25) Muhakkak ki senin Rabbin, O, onları toplayacaktır. Muhakkak ki O, hüküm sahibidir, bilendir.
İnsanın yaratılışı ve İblis’in isyanı
26) Ve andolsun ki biz insanı kara balçıktan yarattık.
27) Ve cin. Onu da önceden nüfuz edebilen ateşten yarattık.
28) Hani Rabbin meleklere: “Ben kara balçıktan bir beşer yaratacağım” demişti:
29) “Onu dizayn edip ona ruhumdan üflediğimde onu hürmetle kabullenin ”
30) Ve meleklerin tümü topluca hürmet ettiler.
31) Ancak İblis, hürmet edenlerle beraber olmaya direndi.
32) (Allah): “Ey İblis! Sana ne oldu da hürmet edenlerle beraber olmadın?” dedi.
33) (İblis): “Kara balçıktan yarattığın bir beşere hürmet etmek için var olmadım!” dedi.
34) (Allah): “O halde çık oradan, artık sen kovuldun!” dedi:
35) “Muhakkak ki Din Günü’ne kadar lanet senin üzerinedir.”
36) (İblis): “Rabbim, diriltilecekleri güne kadar beni beklet!” dedi.
37) (Allah): “Muhakkak ki sen bekletilenlerdensin” dedi:
38) “Bilinen vaktin gününe kadar.”
39) (İblis): “Rabbim, beni saptırman sebebiyle yeryüzünde onlar için mutlaka süslemeler yapacağım ve hepsini saptıracağım” dedi:
40) “Onlardan sana samimi olan kulların müstesna.”
41) (Allah): “Bu, dosdoğru bana varan bir yoldur” dedi:
42) “Sapmışlardan sana uyanlar dışında muhakkak ki kullarım üzerine bir yetkin yoktur.”
Cennet ve cehennem
43) Muhakkak ki hepsinin buluşma yeri cehennemdir.
44) Onun yedi kapısı vardır. Her bir kapı için onlardan bir grup ayrılmıştır.
45) Bilinçli olanlar cennetlerde ve pınar başlarındadır.
46) “Esenlik ve güvenlikle girin oraya!”
47) Sinelerinde düşmanlık (adına ne varsa) çekip alırız. Kardeşler olarak tahtlar üzerinde mukabele ederler.
48) Onlara orada bir yorgunluk dokunmaz, oradan çıkarılacak da değildirler.
49) Kullarıma benim bağışlayıcı ve Merhamet Eden olduğumu haber ver.
50) Azabıma gelince, o, acıklı bir azaptır.
İbrahim’e gelen elçiler ve İshak’ın müjdesi
51) Onlara İbrahim’in misafirlerinden haber ver.
52) Onun yanına girdiklerinde hemen “Selam!” dediler. (İbrahim): “Biz sizden ürperiyoruz!” dedi.
53) “Korkma” dediler: “Biz sana bilgin bir oğlan müjdeliyoruz.”
54) (İbrahim): “Bu büyüklüğüme rağmen mi beni müjdeliyorsunuz? Beni neyle müjdeliyorsunuz?” dedi.
55) “Seni gerçekle müjdeledik. O halde umut kesenlerden olma” dediler:
56) (İbrahim): “Sapmışlar dışında Rabbinin rahmetinden kim umudunu keser?” dedi.
Lut halkının helakı
57) (İbrahim): “Peki (başka) ne söyleyeceksiniz ey gönderilenler?” dedi.
58) “Biz suçlu bir topluma gönderildik” dediler:
59) “Lut ailesi hariç. Muhakkak ki hepsini kurtaracağız.
60) Kadını hariç. Onun geride kalanlardan olmasına karar kıldık.”
61) Böylelikle gönderilenler Lut ailesine geldiklerinde
62) (Lut onlara): “Sizler tanınmayan bir topluluksunuz” dedi.
63) (Resuller): “Hayır, bizler sana, onların kuşkuda oldukları şeyi getirdik” dediler:
64) “Ve sana gerçeği getirdik. Bizler doğru söyleyenleriz.
65) Hemen ailenle gecenin bir parçasında yola çık ve arkalarına uy. Sizden kimse geride kalmasın. Emrolunduğunuz yere gidin.”
66) Ve ona şu emri karar kıldık: “Sabaha çıkarlarken onların kökü kesilecektir!”
67) Şehir halkı müjdeleşerek geldi.
68) (Lut): “Bunlar benim misafirimdir. Beni mahcup etmeyin!” dedi:
69) “Allah’a karşı bilinçli olun. Beni üzmeyin!”
70) “Seni alemlerden men etmemiş miydik?” dediler.
71) (Lut): “Eğer yapacaksanız, şunlar benim kızlarım” dedi.
72) Ömrüne andolsun ki onlar şekerlenmişlikleri içinde bocalıyorlar.
73) Nihayet ağarma vaktinde o patlama onları yakaladı.
74) Oranın üstünü altına kıldık. Üzerlerine pişmiş taşlar yağdırdık.
75) Elbette bunda derin kavrayış sahipleri için deliller vardır.
76) Ve orası yol üzerinde durmaktadır.
77) Muhakkak ki bunda iman edenler için deliller vardır.
Eyke ve Hicr halklarının helakları
78) Eyke halkı da gerçekten zalim kimselerdi.
79) Böylece onlardan da intikamımızı aldık. Her ikisi de apaçık (gözler) üzerindendir.
80) Andolsun ki Hicr halkı da elçileri yalanlamıştı.
81) Onlara delillerimizi vermiştik de ondan yüz çevirmişlerdi.
82) Dağlardan güvenli evler yontuyorlardı.
83) Ardından, sabahladıklarında onları patlama yakalayıverdi.
84) Kazanmakta oldukları, kendilerinden hiçbir şeyi savamadı.
Kâinatı yaratan, Kur’an’ı göndermiştir ve Kıyamet’i de yaratacaktır
85) Gökleri, yeri ve bu ikisi arasındakileri bir gayenin dışında yaratmadık. Saat muhakkak ki gelecektir. O halde güzel bir tutumla hareket et.
86) Muhakkak ki Rabbin, yaratan ve bilenin ta kendisidir.
87) Andolsun ki sana ikililerden yediyi ve yüce Kur’an’ı verdik.
88) Onlardan bazı gruplara geçimlendirdiğimiz şeylere gözünü dikme ve onlar için üzülme. Müminler için kanatlarını ger.
89) Ve “Muhakkak ki ben apaçık bir uyarıcıyım” de.
90) Sanki bölüp ayıranlara indirmişiz gibi
91) Kur’an’ı parça (parça) kıldılar.
92) Rabbine andolsun ki onların tümünü sorgulayacağız
93) Yapmakta olduklarından ötürü.
94) O halde emrolunduğun şeyi çatlatırcasına bildir ve müşriklerden yüz çevir.
95) Alay edenlere karşı biz sana yeteriz.
96) Ki onlar Allah’la beraber başka ilah da edinmekteler. Yakında bilecekler.
97) Andolsun ki söylediklerinden ötürü göğsünün daraldığını biliyoruz.
98) O halde Rabbini hamd ile tesbih et ve kabullenenlerden ol.
99) Ve yakîn sana gelinceye kadar Rabbine kulluk et.
Karşılıksız Gözeten, Merhamet Eden Allah’ın adıyla,
Yaratan Allah, kullarını Kutsal Ruh ile görevlendirir
1) Allah’ın emri geldi, onda acele etmeyin. O, ortak koştuklarından münezzehtir ve yücedir.
2) (O), melekleri emrinden Ruh ile istediği ve dileyen kullarına “Benden başka ilah yoktur, öyleyse bana karşı bilinç sahibi olun” diye uyarmaları için indirir.
3) (O), gökleri ve yeri bir gaye ile yarattı. Ortak koştuklarından üstündür.
Hayvanlarla insanlar birbirleriyle ruhsal bağlantı içindedir
4) O, insanı döllenmiş bir yumurtadan yarattı, buna rağmen (o), apaçık bir düşmandır.
5) Hayvanları da yarattı. Onda sizin için bir ısınma ve faydalanma vardır ve ondan yersiniz.
6) Sizin için on(lar)da ruhsal bağlantı kurduğunuzda ve serbest bıraktığınızda bir güzellik vardır.
7) Ağırlıklarınızı sizin ancak canınınız zorluğuyla varabileceğiniz beldelere taşırlar. Muhakkak ki Rabbiniz kolaylık sağlayandır, Merhamet Eden’dir.
8) Kendisine binmeniz için ve süs (ettiğiniz) atlar, katırlar ve merkepler. Ve daha bilmediklerinizi de yaratmaktadır.
9) Doğru yol Allah’ındır. Eğri olanı da vardır. Şayet isteseydi, tümünüze hidayet ederdi.
Göklerde ve yerde olanlar Allah’ın emrine amadedir
10) O, sizin için gökten su indirendir. İçecekler ondan, ağaçların yeşermesi ondan olur.
11) Onunla sizin için ekinler, zeytin, hurma ağacı, üzümler ve her türlü meyveden bitirir. Muhakkak ki bunda, düşünen bir topluluk için deliller vardır.
12) Geceyi ve gündüzü size boyun eğdirdi. Güneş, ay ve yıldızlar da emriyle boyun eğmiş durumdadır. Muhakkak ki bunda akleden bir topluluk için deliller vardır.
13) Yerde sizin için ürettiği çeşitli renkleri de (size boyun eğdirdi). Muhakkak ki bunda öğüt alan bir topluluk için deliller vardır.
14) Kendisinden taze et yemeniz ve takınmalık süs çıkarmanız için denizi size boyun eğdirdi. Gemilerin onu yardığını ve onda (Allah’ın) lütfunu aradığını görürsün. Umulur ki şükredersiniz.
15) Ve sizi sarsmasın diye yeryüzüne denge unsurları attı. Ve ırmaklar, yollar... Umulur ki hidayete erersiniz.
16) Ve işaretler. O yıldızlarla yol bulurlar.
Kendi gücüyle yaratmaya gücü yetmeyen, ilah olarak kabul edilemez
17) Yaratan, yaratamayan gibi midir? Hiç öğüt almaz mısınız?
18) Eğer Allah’ın nimetlerini saysanız, onu sayamazsınız. Muhakkak ki Allah bağışlayandır, Merhamet Eden’dir.
19) Allah gizlediklerinizi de açığa vurduklarınızı da bilir.
20) Onların Allah’ın dışında yalvardıkları, hiçbir şey yaratamazlar, (asıl) onlar yaratılmışlardır.
21) Ölüdürler; diri değildirler. Ne zaman diriltileceklerinin de farkına varamazlar.
22) Sizin ilahınız bir tek ilahtır. Ahiret’e iman etmeyenlerin kalpleri ise sınır tanımaz ve onlar büyüklenmektedir.
Allah’ın nimetlerini ve ayetlerini hiçe sayıp büyüklenenlerin akıbeti
23) Şüphesiz Allah onların gizlediklerini ve açıkladıklarını bilir. O, büyüklenenleri sevmez.
24) Onlara: “Rabbiniz size ne indirdi?” denilse, onlar: “Eskilerin masallarıdır!” derler.
25) Kıyamet gününde kendi yüklerinin tamamını ve bilgisizce saptırdıklarının yüklerinden de (bir kısmını) yüklenirler. İyi bilin, yüklendikleri şey ne kötüdür!
26) Onlardan öncekiler planlar kurmuşlardı da Allah’ın (azabı) onlara binalarının temellerinden geldi, böylece üstlerinden tavanları da üzerlerine çöktü. Azap onlara hiç fark edemedikleri bir yerden geldi.
27) Sonra (Allah) onları Kıyamet Günü’nde rezil edecek ve: “Kendileri için başkaldırmış olduğunuz ortaklarım nerede?” diyecek. Kendilerine ilim verilmiş olanlar: “Bugün rezillik ve kötülük, kâfirlerin üzerinedir!” diyecekler.
28) Kendilerine zulmedenler vefat ettirilirken teslim olmuş bir şekilde: “Biz kötülük adına bir şey yapmadık ki!” derler. Hayır! Allah yaptıklarınızı bilendir.
29) Haydi içinde kalıcı olacağınız cehennemin kapılarından girin. Büyüklenenlerin ağırlandıkları yer ne kötüdür!
Allah’tan geleni kabul edenlerin akıbeti
30) Ve bilinçli olanlara: “Rabbiniz size ne indirdi?” denildiğinde: “Hayr!” dediler. Bu dünyada iyilik yapanlara güzellik vardır. Ahiret yurdu ise daha hayırlıdır. Bilinçlilerin yurdu ne nimettir!
31) Adn cennetleri; oraya girerler. Onun altından ırmaklar akar, diledikleri her şey içindedir. Allah bilinçlileri işte böyle ödüllendirir!
32) Melekler vefat ettirdikleri temiz kimselere: “Esenlik üzerinize olsun, yapmış olduklarınıza (karşılık) girin cennete!” derler.
Sahte ilahlar ve inançlar üretenler
33) Kendilerine meleklerin gelmesinden veya Rabbinin emrinin gelmesinden başka neyi gözetliyorlar? Onlardan öncekiler de böyle yapmıştı. Allah onlara zulmetmedi fakat onlar kendilerine zulmediyorlardı.
34) Bu yüzden yaptıklarının kötülükleri onlara isabet etti ve alay ettikleri şey onları kuşattı.
35) Ortak olanlar: “Eğer Allah isteseydi biz de, atalarımız da O’nun dışında bir şeye kulluk ettirmezdik; ve O’nun (haram kıldığının) dışında (hiç)bir şeyi haram kılmazdık” dediler. Onlardan öncekiler de böyle yapmışlardı. O halde resullere düşen apaçık tebliğden başkası mıdır?
36) Andolsun ki bütün ümmetlere sahte ilah ve inançlardan sakınıp Allah’a kulluk etsinler diye bir resul gönderdik. Onlardan kimine Allah hidayet etti, kimi için ise sapmışlık üzerine hak oldu. Yeryüzünde dolaşın da yalanlayanların sonu nice olmuş görün.
37) Onların hidayetini ne kadar istesen de Allah saptırdığına hidayet etmez. Onların yardımcı yoktur.
38) Var güçleriyle: “Allah ölüleri diriltmeyecek” diye Allah’a yemin ettiler. Bilakis! Bu, O’nun üzerinde hak olan bir vaattir, fakat insanların çoğu bilmezler.
39) Hakkında ihtilafa düştükleri şeyi onlara açıklamak ve küfürde direnenlerin, kendilerinin yalancı olduklarını bilmeleri için.
40) İstediğimiz zaman (herhangi) bir şey için sözümüz ona sadece “Ol!” dememizdir, ardından olur.
Zulüm altında kalmamak için Allah yolunda hicret edenler
41) Zulmedildikten sonra Allah için hicret edenleri dünyada muhakkak ki güzelce yerleştireceğiz. Ahiretteki ödülleri ise daha büyüktür. Keşke bilselerdi!
42) Onlar sabredenler ve Rablerine tevekkül edenlerdir.
43) Senden önce gönderdiklerimiz kendilerine vahyettiğimiz erlerden başkası değildi. Bilmiyorsanız Zikir ehline sorun.
44) Açıklamalar ve bilgelik dolu sahifeler... Sana da Zikr’i indirdik ki insanlara, kendilerine indirileni açıklayasın. Umulur ki düşünürler.
Geride kalan zalimler helak edilir
45) Kötülükleri planlayanlar, Allah’ın kendilerini yerin (dibine) geçirmesine veya farkında olmadıkları bir yerden onlara azabın gelmesine karşı güvende midirler?
46) Ya da dönüp dururlarken kendilerini yakalamasına? Ki onlar kaçabilecek de değiller.
47) Ya da bir korku üzere kendilerini yakalamasına? Rabbin kolaylık sağlayandır, Merhamet Eden’dir.
Allah’tan başka, her şeyin kendisine kulluk ettiği herhangi bir ilah yoktur
48) Allah’ın yarattığı (herhangi) bir şeyin gölgelerinin sağdan ve soldan nasıl Allah’a itaat ederek döndüklerini görmediler mi?
49) Canlılar ve meleklerden göklerde ve yerde ne varsa Allah’a itaat ederler ve büyüklenmezler.
50) Üstlerinde olan Rablerinden korkarlar ve ne emredilirse yaparlar.
51) Allah: “İki ilah edinmeyin. O, ancak tek bir ilahtır. O halde yalnız benden korkun!” dedi.
52) Göklerde ve yerde ne varsa O’nundur. Din daima O’nundur. Buna rağmen Allah’tan başkasına mı yöneliyorsunuz?
53) Nimetlerden size (varan) ne varsa Allah’tandır. Size sıkıntı dokunsa O’na yalvarırsınız.
54) Sonra sıkıntıyı sizden giderdiğinde, içinizden bir kısmı Rablerine ortak koşarlar.
55) kendilerine verdiklerimize nankörlük etmek için. Faydalanın, yakında bileceksiniz!
56) Kendilerini rızıklandırdığımız şeylerden, bilmeyenlere bir pay ayırıyorlar. Allah’a andolsun ki iftiralarınızdan ötürü sorgulanacaksınız!
Allah’ın nimetlerini hatırlamayanlar, hoşlanmadıkları bir şeyle karşılaştıklarında bu konuda Allah’ı suçlamaktan geri kalmazlar
57) Kızları Allah’a isnad ederler. Münezzehtir O! Hoşlandıklarını da kendilerine.
58) Onlardan birine kız (çocuğu) müjdelendiğinde yüzü kararır ve yutkunur durur.
59) Kendisine müjdelenen şeyin kötülüğünden dolayı kavminden gizlenir. O (müjdeyi) aşağılanarak tutsun mu yoksa onu toprağa mı gömsün? Ne kötü hüküm veriyorlar!
60) Ahiret’e iman etmeyenlerde kötünün örneği vardır. En yüce örnek Allah’a aittir. O, azizdir, hikmet ve hüküm sahibidir.
61) Eğer Allah, insanları zulümlerinden dolayı yakalasaydı orada hiçbir canlı bırakmazdı. Fakat onları belirli bir süreye kadar ertelemektedir. Artık süreleri geldiğinde ne bir saat ertelenirler ne de öne alınırlar.
62) Hoşlanmadıklarını Allah’a isnad ederler. En güzelin kendilerine ait olduğu hakkında dilleri yalan tasvir ediyor. Şüphesiz onlar için ateş vardır ve onlar terk olunacaklardır.
63) Allah’a andolsun ki senden önceki toplumlara da (resuller) gönderdik. Şeytan onlara yaptıklarını süsledi. Bugün de onların dostu odur. Onlar için acıklı bir azap vardır.
Allah’ın muhtelif nimetleri
64) Biz sana Kitab’ı, hakkında ihtilaf ettikleri şeyleri onlara açıklaman ve iman eden bir topluluğa hidayet ve rahmet olması dışında (bir amaçla) indirmedik.
65) Allah gökten su indirir ve onunla yeryüzünü ölümünden sonra diriltir. Muhakkak ki bunda işiten bir topluluk için bir delil vardır.
66) Sizin için hayvanlarda da bir ibret vardır. Size fışkıyla kan arasında, içenlere lezzet veren halis süt içiriyoruz.
67) Hurma meyvelerinden ve üzümlerden sarhoşluk ve güzel bir rızık edinirsiniz. Bunda, akleden bir topluluk için bir delil vardır.
68) Ve Rabbin bal arısına: “Dağlardan, ağaçlardan ve (insanların) kurdukları kovanlardan kendine evler edin” diye vahyetti:
69) “Sonra bütün meyvelerden ye, böylece Rabbinin sana sunduğu yollarda gezin.” Onun karınlarından insanlar için şifa olan değişik renklerde bir şurup çıkar. Bunda, düşünen bir topluluk için bir delil vardır.
70) Allah sizi yaratır sonra sizi vefat ettirir. İçinizden kimi de bilgiden sonra bir şey bilmemesi için hayatın en düşük haline döndürülür. Muhakkak ki Allah bilendir, güç yetirendir.
71) Allah rızıkta kiminizi kiminizden üstün kıldı. Üstün kılınanlar, antlaşma altında hükmettiklerine rızıklarını onda eşit olacak şekilde vermezler. O halde Allah’ın nimetini mi inkâr ediyorlar?
72) Allah, size nefislerinizden eşler var etti. Eşlerinizden de size çocuklar ve torunlar var etti. Sizi temiz şeylerden rızıklandırdı. Buna rağmen batıla iman edip Allah’ın nimetini mi görmezden geliyorlar?
İnsana faydası olmayanlara kulluk edilmez
73) Allah’ın dışında kendilerine göklerden ve yerden hiçbir şeyle rızık vermeye malik olmayan ve buna güçleri de yetmeyecek olanlara mı kulluk ediyorlar?
74) Allah’a benzetmeler yakıştırmayın. Allah bilir, siz bilmezsiniz.
75) Allah örnek veriyor: Hüküm altında olup bir şeye güç yetiremeyen bir hizmetçi ve kendisini katımızdan güzel bir rızıkla rızıklandırdığımız ve ondan gizliden ve açıktan infak eden kişi. Bunlar eşit midir? Hamd Allah’adır. Hayır, onların çoğu bilmezler.
76) Ve Allah örnek veriyor: İki kişiden biri bir şeye gücü yetmeyip velisine bağımlı bir dilsiz. Nereye gönderse hayır getirmez. O, hiç adaletle emreden ve doğru yolda olan kişi gibi olur mu?
İnsanı yoktan var eden Allah, onu tekrar diriltecektir
77) Göklerin ve yerin gaybı Allah’a aittir. Saat’in emri yalnız bir göz kırpması kadar veya daha da yakındır. Muhakkak ki Allah her şeye güç yetirendir.
78) Allah sizi annelerinizin içinden çıkardığında bir şey bilmiyordunuz. Size işitme, görme ve gönüller verdi. Umulur ki şükredersiniz.
79) Göğün boşluğunda (Allah’ın yasalarına) boyun eğmiş kuşları görmediler mi? Onları tutan Allah’tan başkası değildir. Muhakkak ki bunda iman eden bir toplum için deliller vardır.
İnsanların hayvanlardan elde ettikleri helâl nimetler
80) Allah evlerinizden sizin için dinlenme yeri, hayvanların derilerinden göç günü ve ikamet günü için hafif evler, yünlerinden, yapağılarından ve kıllarından eşya ve bir müddet geçimlik yapmıştır.
81) Allah, yarattığı şeylerden size gölgelikler kıldı. Sizin için dağlardan sığınaklar var etti. Sizin için sıcaktan koruyan giysiler ve savaşlarınızda sizi koruyan giysiler var etti. İşte O, size nimetini böyle tamamlamaktadır. Umulur ki teslim olursunuz.
82) Eğer (yüz) çevirirlerse, sana düşen apaçık bir tebliğdir.
83) Allah’ın nimetlerinin farkına varırlar, sonra onu tanımazdan gelirler. Onların çoğu kâfirdir.
Ortak tutulanlar, Ahiret’te kendilerini Allah’a ortak tutanları terkedecekler
84) Her toplumdan bir şahit çıkaracağımız gün, küfürde direnenlere ne izin verilir ne de düzeltme fırsatı.
85) Zulmedenler azabı gördüklerinde, onlardan hafifletilmez, bekletilmezler de...
86) Ve ortak koşanlar, ortak saydıklarını gördüklerinde: “Rabbimiz, senin dışında ortak sayıp çağırdıklarımız işte bunlardır” derler. Onlar da hemen: “Siz yalancısınız!” diyerek onlara laf atarlar.
87) O gün Allah’a teslim olurlar ve onlara iftira atanlar onlardan uzaklaşır.
88) Küfürde direnenlere ve Allah yolundan alıkoyanlara, bozguncu olmalarından ötürü azap üstüne azap ekledik.
Kur’an’ın gönderilme amacı
89) Her topluma kendi nefislerinden üzerlerine bir şahit çıkaracağımız gün, seni de bunlara karşı şahit olarak getireceğiz. Bu Kitab’ı sana, her şeyi açıklasın, hidayet, rahmet ve müminlere müjde olsun diye indirdik.
90) Muhakkak ki Allah adaleti, iyilik yapmayı ve yakınlara vermeyi emreder. Haddi aşmayı, sınır tanımazlığı ve aşırılığı da yasak eder. Size öğüt vermektedir. Umulur ki öğüt alırsınız.
Müminler, yaptıkları antlaşmalara riayet etmelidir
91) Antlaşma yaptığınız zaman Allah’ın ahdini yerine getirin. Pekiştirdikten sonra yaptığınız antlaşmalarınızı bozmayın, çünkü Allah’ı üzerinize kefil kıldınız. Allah, yaptığınızı bilmektedir.
92) İpini sağlamca eğirdikten sonra çözen kadın gibi olmayın. Bir topluluk diğer topluluktan daha fazla diye yeminlerinizi birbirinize girme aracı edinmeyin. Muhakkak ki Allah, onunla sizi sınar. Hakkında ihtilafa düştüğünüz şeyleri muhakkak ki size Kıyamet Günü’nde açıklayacaktır.
93) Eğer Allah dileseydi hepinizi bir tek ümmet yapardı. Fakat dileyeni saptırır, istediğini ve dileyeni hidayete erdirir. Elbette ki yaptıklarınızdan sorguya çekileceksiniz.
94) Antlaşmalarınızı birbirinize girme (vasıtası) edinmeyin. Sonra ayaklarınız sağlam (basmaktayken) kayar ve Allah yoluna engel olduğunuzdan ötürü kötülüğü tadarsınız. Sizin için büyük bir azap olur.
95) Allah’ın ahdini az bir bedel karşılığı satmayın. Eğer biliyorsanız, Allah nezdinde bu, sizin için daha hayırlıdır.
96) Sizin yanınızda olan tükenir, Allah’ın yanında olan kalıcıdır. Muhakkak ki sabredenleri ödüllendireceğiz. Onların ödülleri, yaptıklarının daha güzeliyledir.
Şeytanın iman edenler üzerinde bir yetkisi yoktur
97) Erkek olsun, kadın olsun, mümin olup kim iyi işler yaparsa ona temiz bir hayat yaşatırız ve onları ödüllendiririz. Onların ödülleri, yaptıklarının daha güzeliyledir.
98) Kur’an’ı okuyacağın zaman kovulmuş şeytandan Allah’a sığın.
99) Muhakkak ki onun, iman edenler ve Rablerine tevekkül edenler üzerinde bir yetkisi yoktur.
100) Onun yetkisi, onu dost edinenler ve onu ortak tutanlar üzerindedir.
Allah, ayetlerinin gerçek manalarını defaatle halis kullarına vahyeder
101) Bir ayetin yerine bir ayet bedellediğimizde -ki Allah neyi indirdiğini bilir-, “Sen iftiracısın!” derler. Bilakis! Onların çoğu bilmezler.
102) De ki: “Kutsal Ruh, onu Rabbinden bir gerçek olarak iman edenleri sağlamlaştırması için, teslim olanlara da hidayet ve müjde olarak indirmiştir.”
103) Andolsun ki onların “Bunu ona bir beşer öğretiyor!” dediğini biliyoruz. Saparak kendisine yöneldikleri kişinin dili yabancıdır. Bunun dili ise apaçık Arapçadır.
104) Allah’ın ayetlerine iman etmeyenlere Allah hidayet etmez. Onlar için acıklı bir azap vardır.
105) Yalanı ancak Allah’ın ayetlerine iman etmeyenler iftira ederler. Asıl yalancılar, onların ta kendileridir.
İman ettikten sonra kâfir olanlar
106) Kim iman ettikten sonra Allah’ı tanımazdan gelip -kalbi imanla dolu olduğu halde zorlanması haricinde- göğsünü küfre açmışsa, onların üstünde Allah’tan bir gazap vardır. Onlar için büyük bir azap vardır.
107) Bunun sebebi, onların dünya hayatını Ahiret’ten daha çok sevmeleridir. Muhakkak ki Allah, kâfirler topluluğuna hidayet etmez.
108) İşte onlar Allah’ın, kalplerini, kulaklarını ve gözlerini mühürlediği kimselerdir. Gafiller işte onlardır.
109) Hiç şüphesiz onlar, Ahiret’te ziyana uğrayanlardır.
Zulümden kurtulmak için Allah yolunda hicret edenler
110) Sonra Rabbin, muhakkak ki baskıya uğradıktan sonra hicret edenler, cihad edenler ve sabredenlerle beraberdir. Muhakkak ki Rabbin, bundan sonra da bağışlayandır, Merhamet Eden’dir.
111) O gün gelir herkes kendi nefsi adına mücadele eder ve her nefse yaptığı geri döndürülür. Onlara zulmedilmez.
112) Allah örnek veriyor: Rızkı her yerden bolca gelen, güven içinde tatmin olmuş bir kent... Derken Allah’ın nimetine nankörlük ettiler. Allah da bu yaptıklarından ötürü onlara açlık ve korku elbisesini tattırdı.
113) Andolsun ki onlara kendilerinden bir resul geldi, ama onu yalanladılar. Böylece onlar zalimlik yapmaktayken azap kendilerini yakaladı.
Ölü hayvan yemek haramdır
114) Allah’ın sizi rızıklandırdığı helâl ve temiz şeylerden yeyin. Kulluğu O’na yapıyorsanız Allah’ın nimetine karşı şükredin.
115) Size sadece ölü, kan, domuz eti ve Allah’tan başkasına sunulmuş (yiyecek) haram kılınmıştır. Kim zarurette kalırsa, suistimal etmemek ve sınırı aşmamak koşuluyla (yiyebilir). Allah bağışlayandır, Merhamet Eden’dir.
116) Dillerinizin yalanına dayanarak “Bu helâldir, bu haramdır” demeyin. Çünkü Allah’a iftira etmiş olursunuz. Muhakkak ki Allah’a yalanla iftira atanlar kurtuluşa eremezler.
117) Az bir menfaat. Onlar için acıklı bir azap vardır.
118) Sana anlattığımız şeyleri daha önceden Yahudilere de haram kılmıştık. Biz onlara zulmetmedik, fakat onlar kendi kendilerine zulmettiler.
119) Sonra Allah, muhakkak ki cehaletinden kötülük işleyen, sonra pişmanlığını sunan ve ıslah olanlarla beraberdir. Muhakkak ki Allah bundan sonra bağışlayıcıdır, Merhamet Eden’dir.
120) Muhakkak ki İbrahim Allah’a adanmış Muvahhit bir ümmetti ve müşriklerden olmadı.
121) O’nun nimetlerine şükrederdi. (Allah da) onu seçti ve doğru yola iletti.
122) Ve ona bu dünyada bir güzellik verdik. Muhakkak ki o, Ahiret’te de salihlerdendir.
123) Sana, müşriklerden olmamış Muvahhit İbrahim’in inanç ve hayat tarzına uymanı vahyettik.
124) Cumartesi yasağı, o konuda ihtilafa düşenlere yapıldı. Muhakkak ki Rabbin, Kıyamet Günü’nde ihtilaf ettikleri konu hakkında aralarında hükmedecektir.
Tebliğin nasıl yapılması gerektiği hakkında
125) Rabbinin yoluna hikmetle ve güzel öğütle davet et. Onlarla güzel bir şekilde mücadele et. Muhakkak ki Rabbin, kendi yolundan sapanları en iyi bilendir ve hidayete erenleri de en iyi bilendir.
126) Eğer cezalandıracaksanız, size verilen cezanın dengiyle cezalandırın. Eğer sabrederseniz, muhakkak ki bu, sabredenler için daha hayırlıdır.
127) Sabret. Sabrın ancak Allah’adır. Onlar için üzülme. Kurdukları tuzaklardan ötürü sıkıntıya düşme.
128) Muhakkak ki Allah bilinçlilerle beraberdir ve onlar iyilik yapanlardır.
Copyright © 2021- ESHATOLOJİK Kur'an ÇEVİRİSİ / AÇIKLAMALI KUR'AN TERCÜMESİ - TÜM HAKLARI SAKLIDIR
We use cookies to analyze website traffic and optimize your website experience. By accepting our use of cookies, your data will be aggregated with all other user data.